DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, A Haber ve ATV ortak yayınına katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Yeni Havalimanı’nda gerçekleştirilen A Haber – ATV ortak yayını “Cumhurbaşkanı İle Gündem Özel” programında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Heyecan ve coşku dolu olduklarını dile getiren Erdoğan, “Buraya ilk adımı atmış olmak bize ayrı bir gurur, ayrı bir sevinç verdi. Öncelikle bu 5 firmamıza çok çok teşekkür ediyorum. Onların bu cesareti, girişimci ruhu olmasaydı, böyle bir eser meydana gelmezdi. Kolay bir eser değil.” dedi.
İstanbul Yeni Havalimanı’nın devasa bir araziye inşa edildiğini belirten Erdoğan, 76,5 milyon metrekarelik bir alanda böyle bir havalimanının tesis edildiğini, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda da buranın açılışını yapacaklarını söyledi.
Bu açılışla, Türkiye’nin yılda 90 milyon yolcu kapasiteli bir havalimanına kavuşacağını ifade eden Erdoğan, bu havalimanının dünyanın ilkleri arasına gireceğini, 2023’ten itibaren de yılda 150 milyon yolcu kapasitesine ulaşacak bir numara olacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, havalimanının ferah, huzur dolu olduğunu, tamamlandığında freeshoplar ve yeşillikleriyle çok daha güzel hale geleceğini, bulundukları kısmın bile insanı büyülediğini dile getirdi.
“Bu havalimanına neden karşı çıkıyorlar?” sorusu üzerine Erdoğan, şu yanıtı verdi:
“Dünyada siyasi tarihe baktığımızda, özellikle bu komünist rejim mensupları veya heveslileri, hiçbir zaman bu tür yatırımlara taraftar olmazlar. Sonlara doğru onlar bile aslında bu işe alıştılar. Çok ideal yatırımları, altyapıda yaptılar. Örneğin SSCB’nin altyapı yatırımları, gerçekten çok muhteşemdir. Oralarda 4 gidiş, 4 geliş yollar görürsünüz. Havalimanları öyle. Ama bizdekiler, onlar gibi dahi olamadılar. Onları dahi yakalayamadılar. Bay Kemal konuşuyor. Sabiha Gökçen ile alakalı konuşuyor. Sabiha Gökçen’i, bizden önceki iktidar yaptı. Ellerine sağlık ama işletemedi. O, ona bile karşı çıkıyor. Teşekkür et be. Biz geldik, Sabiha Gökçen’i biz işlettik. Sonra ne oldu? Sabiha Gökçen, ihtiyaca cevap veremez hale geldi. Veremez hale gelince, biz yeni bir terminal binası daha yaptık. Şimdi yeni bir pist daha yapıyoruz. Sabiha Gökçen ihtiyaca cevap veremez durumda olmanın yanında, terminallerle de güçlendirildi. Ama şu anda sorun Bay Kemal’e ‘Sabiha Gökçen’de ne yapılıyor?’ diye, haberi yoktur.”
Sabiha Gökçen’i dünyaya açtıklarını, Malezya sermayesinin Sabiha Gökçen ile Türkiye’ye girdiğini ama CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bundan bile haberinin olmadığını dile getiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“O meydanlardaki o Gezici takımlar var ya bunların hali bu. Bir dikili ağacınız, bir dikili taşınız olsun. Yok bunlarda böyle bir şey. Şu altında bulunduğumuz çatıda şu ana kadar çalıştırılan insan sayısı 32 bin kişi. Tam manasıyla işletmeye girdiği andan itibaren burada istihdam edilecek insan sayısı 100 bin. Niye bu insanların ekmeğine karşı çıkıyorsunuz?”
Erdoğan, İstanbul Yeni Havalimanı 29 Ekim’de işletmeye açıldığı andan itibaren Atatürk Havalimanı’nı Millet Bahçesi’ne dönüştürmek için çalışmaya başlayacaklarını söyledi.
İstanbul Yeni Havalimanı’nın ihtiyacı rahat rahat göreceğini ifade eden Erdoğan, “Bu konuyla ilgili olarak da biz artık çevreci, bu noktada da devrimci bir ruha sahibiz. Bununla beraber biz tüm dünyaya bir mesaj vereceğiz. Biz aynı zamanda çevreciyiz. Biz aynı zamanda yeşili şehrin içine işliyoruz. Bütün bunlarla beraber, orada müze noktasında bunları da gerçekleştireceğiz. Havalimanımızı da en güzel şekliyle tüm dünyanın ve insanlığın hizmetine sunacağız.” diye konuştu.
Muhalefetin AK Parti döneminde yapılan projeleri “yıkma”, “durdurma” vaatlerinin olduğu hatırlatılarak, bu konudaki düşüncesinin sorulması üzerine Erdoğan, “yıkım” söylemlerinden en ilgincinin “Sarayı başına yıkacağım” ifadesi olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “(Sarayı başına yıkacağım) diyor. Bu saray kimin? Benim mi? Bu saray milletin. Bu sarayı geldiler bombaladılar. Kim bombaladı? FETÖ’cüler. Demek ki sen de o bombalayanlardansın. O çevrede 29 şehidimiz var, yaralılar 36. Ne farkın var senin onlardan?” ifadelerini kullandı.
Aynı kişinin (Muharrem İnce) “Kanal İstanbul’u durduracağım” dediğini aktaran Erdoğan, “Bir yapacağın iş göster, bir eser göster. Gidiyorsun BMW’yi geziyorsun. Güzel, bir şeyler öğrenirsin belki.” diyerek, yerli ve milli otomobil yapımı için bu sektörün içinde bulunan 5 firmayı bir araya getirmek suretiyle bu adımı attıklarını dile getirdi.
Erdoğan, “Bundan niye rahatsız oluyorsun?” diye sorarak, akaryakıtla çalışan bir otomobil yapılmadığını, yapacakları otomobilin tamamen elektrikle çalışan bir sisteme sahip olacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tesla’nın sahibi Elon Musk’ın kendilerini ziyaret ettiğini, Tesla ile ilgili görüşmeler yaptıklarını anlatarak, şöyle devam etti:
“Niye Tesla benzeri bir otomobil yapmayalım? Niye bundan çekiniyoruz. Şimdi Bay Muharrem gibiler, aynen bizim 16 sene önce geldiğimizde Amerika’nın kapısını çaldığımızda, bize bunlar insansız hava aracı vermiyordu. Silahları hiç vermiyordu ama şimdi biz öyle bir noktaya geldik ki insansız hava aracını biz üretiyoruz. Bay Muharrem üretmeyelim mi? Silahlı insansız hava aracını biz üretiyoruz. Bay Kemal üretmeyelim mi? Hala bunu gidip bir yerlerden mi alacağız? Şu anda bunu biz üretiyoruz. Ama teröriste veriyor. Kalkıyor zırhlı taşıyıcı, tankını, her türlü silahı veriyor. Kime? Teröriste. PYD’ye, YPG’ye veriyor. Onlarla geldiler bizi zaten sınırlarımızda ciddi manada sıkıntıya düşürdüler. Biz göreve geldiğimizde savunma sanayisinde bizim ihtiyacımızın yüzde 20’sini karşılıyorduk ama şimdi biz yüzde 65’ini karşılar duruma geldik. Bu beyefendilere sorarsak, bunların hiçbirini yapmamıza gerek yok, bunları alırız. Para olursa alırsın, paran yoksa onu da alamazsın. Bazen paran olsa da alamazsın. Vermedikten sonra sana, zaten bunu alma imkanın da yok.”
“KÖTÜ KOMŞU BİZİ EV SAHİBİ YAPTI”
Erdoğan, Amerikan Senatosu’nun F-35’lerle ilgili kararını hatırlatarak, “Biz şu ana kadar 800 milyon dolar ödemişiz. Uluslararası bir ahlak, hukuk var. Gerçi bugün devir teslim bir tanesiyle ilgili var ve pilotlarımız orada test uçuşlarına katıldılar. Ben bu işin onların arzu ettiği gibi olacağını zannetmiyorum, bunun Sayın Trump’tan döneceğine inanıyorum. Oldu, olmadı ayrı mesele ama bununla dünya durmuyor. Biz bununla ilgili alternatifleri de üretiriz ama Türkiye senin NATO’da stratejik müttefikin, stratejik ortağın olan Türkiye’ye karşı bu tür bir yanlışa Amerika’nın tevessül etmesi, bir defa Amerika’nın kaybınadır. Biz Türkiye olarak şu ana kadar kararlılığımız neyse, bundan sonra bu kararlılığımızı gösteririz. Oradan olmazsa bir başka yerden olur. Daha da olmazsa biz kendi uçağımızı üretir hale de geleceğiz. Şu anda onun da çalışmalarını yapıyoruz.” diye konuştu.
Şu anda Türkiye’nin İHA, SİHA üretiminin yanında bir başka uçak üretimini de gerçekleştirdiğine işaret eden Erdoğan, bu uçağın 4,5 ton ağırlığında, insansız olduğunu ve 1,5 ton bomba taşıma özelliğinin bulunduğunu aktardı.
Erdoğan, “Bakın buraya geldik. Niye? Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Fakat biz bunların hepsini aşacağız.” diyerek, cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener’in TİKA’ya yönelik söylemlerini eleştirdi.
TİKA’nın Türkiye’nin uluslararası camiada medarıiftiharı olduğunu belirten Erdoğan, “Kendine göre dalgasını geçiyor. ‘TİKA, MİKA’ falan… Ayıptır ya, haddini bil. Bir taraftan cumhurbaşkanlığına aday olacaksın, TİKA gibi bizim bir uluslararası kuruluşumuza saygısızlık yapacaksın.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin eğitimde, sağlıkta ve diğer alanlarda atılan adımları durduracaklarına ilişkin söylemlerini eleştirerek, “Böyle bir mantık, anlayış olmaz. ‘Satacağım’ diyor. Bir şey yapacaklarından değil, bu yıllar yılı komünistlerin de söylediği ifadelerdi. Neyi sattılar? Hiç. Benim milletim bunların bu tür şeyleri zaten yapmasına da inşallah pazar günü müsaade etmeyecek.” değerlendirmesinde bulundu.
İSTANBUL YENİ HAVALİMANI
İstanbul Yeni Havalimanı’nın adının sorulması üzerine Erdoğan, bununla ilgili şu anda herhangi bir isim belirlenmesinin söz konusu olmadığını, bu konuyla ilgili pazar günü gerçekleştirilecek seçimin ardından bir sürecin başlayabileceğini anlattı.
Erdoğan, havalimanının isminin belirlenmesi noktasında inşaatı gerçekleştiren firmaların özellikle bir yetkisi bulunduğuna işaret ederek, “10,2 milyar avro buraya yatırım yaptılar. Bunun yaklaşık 5 milyar avrosu yerli kredidir, yerli bankalarımızdan. Böyle bir süreci onlar şu anda işlediler. Onlarla beraber değerlendirmesini yapmak suretiyle, eğer milletim bize ‘devam’ derse ondan sonra kararını beraberce alırız. İnşallah güzel, buraya layık bir ismi de inşallah buraya vermiş oluruz.” diye konuştu.
KANDİL OPERASYONU
Cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu’nun, Kandil Harekatı’na yönelik eleştirilerinin hatırlatıldığı Erdoğan, Karamollaoğlu’nun bu yaklaşımları karşısında çok üzüldüğünü ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir taraftan Bay Kemal ‘istihbaratım yok ki’ falan diyor. Yoksa o zaman istihbaratı olana saygı duy. Şu anda biz bundan bir hafta olmadı daha 20 uçakla 10 noktayı, istihbaratımızın verdiği koordinatlar çerçevesinde vurduk. Başarılı bir operasyondu ama Temel Efendi, ‘Boş dağları vuruyorsunuz, vuracaksınız’ diyor. Geçen gün yeni bir operasyon yaptık. Bu operasyonda da yine istihbaratımız, bunların lider kadrolarının toplantı halinde oluşlarının bilgisini verdi ve onları toplantı halinde uçaklarımız vurdu ve 35 lider kadrodan bunların adamı öldü, etkisiz hale geldi. Arada bir tane daha oldu operasyon ve bu operasyonlar devam ediyor. Bay Muharrem biz bununla ilgili ne İran’dan izin aldık ne ABD’den izin aldık, biz kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz, kaldı ki birçok yerde de İran ile zaten ortak hareket ediyoruz. Bakın şu anda bizim güney bölgemizde, Fırat’ın batısı ve doğusu, iki operasyon ağımız var. Fırat’ın batısında bu işleri ağırlıklı Rusya’yla yürütüyoruz, doğusunda ise ağırlıklı olarak koalisyon güçleriyle yürütürüz ama batıda İran da zaman zaman bizimle beraber bu çalışmaların içerisinde bulunuyor.”
Soçi, Ankara, Tahran ve Astana süreçlerine ilişkin bilgi vererek, bunların kararlılıkla devam ettirileceğini ifade eden Erdoğan, Afrin’de 12 gözetleme noktasının kontrol altına alındığını, aynı şekilde şu anda Münbiç’te de devriye sisteminin başladığını, Türk zırhlı taşıyıcılarının orada bulunduğunu aktardı.
Erdoğan, bu noktada Amerika ile yapılan görüşmeye ilişkin bilgi vererek, “Bununla beraber bize verilen söz, oradaki PYD, YPG bunlar boşaltacak ve oranın gerçek sahibi olan Araplar oraya yerleşecek. Çünkü Münbiç’in yüzde 90-95’i Arap. Bu tabii bir şeyi getirecek, Afrin, Cerablus, El-Bab bu bölgede 200 bin kişi Türkiye’den oraya döndü. Kendi topraklarına dönüyor, biz onlara da yardımcı oluyoruz. Şimdi Münbiç’te de yine aynı şekilde dönenler başlayacak. Onlara da biz bu noktada her türlü desteği vereceğiz, bunu da başaracağız.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yürüttüğü uluslararası diplomasiye de değinerek, “Ama benim şu anda diplomatik olarak en başarılı olduğumuz konu, bir Rusya ile sürdürdüğümüz Sayın Putin ile aramızdaki hukuk, bunun yanında özel temsilciler vasıtasıyla, istihbaratımızla sürdürdüğümüz başarılı bir ilişki var. Aynı durum şu anda Amerika’yla da başarılı şekilde sürüyor. İran’la aynı şekilde bu süreci devam ettiriyoruz ve bu başarılı diplomatik ve operasyonel attığımız adımların aynı kararlılıkla devam edeceğini, Türkiye’nin maalesef muhalefetine tekrar hatırlatmak istiyorum. Bunlar hiçbir zaman bu atılan başarılı adımları desteklemekten yana değil.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Kandil’in salt Kandil olmadığını, burada Sincar’ın da bulunduğunu, bu konuda Irak Merkezi Yönetimi’yle de irtibatlarının devam ettiğini anlattı.
TÜRKİYE’DEKİ YABANCILAR
Program sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, vatandaşların kendisiyle ilgili görüşlerinin yer aldığı röportajlar izletildi.
Bu röportajlar içerisinde, Türk futbolunun unutulmaz isimlerinden Lefter Küçükandonyadis’in kızının da düşüncelerini ifade ettiği aktarılan Erdoğan, Lefter ile aralarında olan hukuktan bahsetti.
Erdoğan, “Bu kadar büyük sevgi ve beklenti… Cumhurbaşkanlığı görevinizi bir kenara bırakarak, bir baba, eş, evlat olarak ne hissettiriyor?” sorusu üzerine, özellikle Türkiye’de misafir olarak bulunan ya da vatandaşlık hakkı talep edenler noktasında tutucu olmadığını belirterek, arkadaşlarına, vatandaşlık isteyen kişilerin gerekli prosedürün ardından uygun bulunmaları halinde verilmesini söylediğini dile getirdi.
Bu şekilde yüzlerce, binlerce kişinin vatandaş olarak alındığını, bunun Türkiye’nin uluslararası camiada gücünü ortaya koyacağına işaret eden Erdoğan, “Kendine güveniyor, çekinmiyor ve kapısını da açıyor. Bizim şu anda yani ayrımı bir kenara koyup, olaylara insan odaklı bakışımız, bir defa uluslararası camiada çok farklı bir zenginliğimiz oldu.” dedi.
Yıllar yılı Türkiye’den ayrılmak durumunda kalmış olan vatandaşların bulunduğunu ifade eden Erdoğan, bunlara yeniden kapıların açıldığını ve geldiklerini söyledi.
Erdoğan, bu noktada Ahıska Türkleri’ne Türkiye’nin kapılarını açtığını ve farklı şehirlere yerleştirildiklerini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu dediğiniz insanlar da yine eğer bizim çatımız altına gelmişlerse biz bundan niye çekinelim? 3,5 milyon Suriyeliyi biz çatımızın altına almadık mı? Aynı şekilde 500 bin Iraklıyı çatımız altına almadık mı? Aldık. Biz istenileni onlara verebiliyor muyuz? Aslında şu anda veremiyoruz. Keşke onu da yapabilsek.” diyerek, bu noktada Suudi Arabistan, Rusya, Almanya ile Kuzey Suriye’de belirlenecek olası güvenli bölge noktasında, Türkiye’ye destek vermeleri için yapılan görüşmelere ilişkin bilgi verdi.
Fikrin beğenildiğini ancak gerçekleştirme noktasında bir adım atılmadığına dikkati çeken Erdoğan, bu konuda Türkiye’nin güçlendikçe çok daha rahat halledebileceğini, çünkü bu ayrımları ortadan kaldırıp, Türkiye’nin nasıl birleştiren bir ensar olduğu anlayışını getireceğini ve ülkede bu alt yapının bulunduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 90’lı yıllarda vatandaşların çektiği çilelere ilişkin yapılan röportajlar izletildi.
Görüntüler üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine geldiğinde kentte çöp dağları olduğunu, susuzluğun yaşandığını aktaran Erdoğan, “Gazeteler, hatta sizin grubun o zamanki patronlarının gazetesi -çok enteresan- maske dağıtıyordu o kötü hava sebebiyle. Haliç’ten geçmek mümkün değildi. Çok daha enteresan, CHP’nin belediye başkanı olan Ümraniye’de çöplük patlamıştı, 39 vatandaşımız Ümraniye’de ölmüştü. Bunlar hangi yüzle hala vatandaşın karşısına çıkıyor?” ifadelerini kullandı.
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun kendisinin Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde İSKİ Genel Müdürü olarak görev aldığını ve Istranca Dağlarından İstanbul’a su getirdiklerini de hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Çöp dağlarını bir anda temizledik ve göreve başladığımızda 50 bin aileye doğal gaz dağıtımı vardı. Ben görevden ayrıldığımda İstanbul’da bu sayı 1 milyon 250 bine çıkmıştı. Ne oldu? Hava kirliliği böylece giderilmiş oldu. Çöp dağları ortadan kalktı, su sorunu ortadan kalktı. İstanbul’da su istasyonları kurulmuştu, aynen benzin istasyonları gibi. Vatandaş bidonla alıyor, küvetlerini dolduruyordu. Benim vatandaşımın, affedersiniz, banyo yapma imkanları adeta ortadan kalkmıştı. Böyle bir konuma gelmişti. Kimden aldık iktidarı? CHP’den. 2,5 milyar dolar borçla devraldım. Hem yatırımları yaptım hem de 1 milyar 250 milyon dolar borçla devrettim. Haliç’in temizliği, bütün o adacıklar, hepsini temizledik, şu anda Alibeyköy’deki Viaport denilen bölge bir taş ocağıdır aslında, o taş ocağını doldurduk, şimdiki Viaport’a dönüştürdük. Şimdi orada bütün İstanbullunun hakikaten, oyun gruplarının vesairenin olduğu bir çevre uygulaması başladı. Bunları biz yaptık. Biz çevreciyiz. Biz bunlar gibi değiliz. Bunların ufku yok. Atacakları adım, böyle bir şey yok.”
Vatandaşların o döneme ilişkin yaşananlara ilişkin anlattıklarının boş olmadığını kaydeden Erdoğan, “Anacığım beni önceden gönderirdi, ben gider hastanede kuyruğa girerdim. Hangi hastaneye? Babam benim kıyı kaptanıydı, onun için Tophane’de denizcilik hastanesi vardı, o hastanede numaramı alırdım, ondan sonra annemi haberdar ederdim. Sabah namazından sonra beni gönderiyordu annem. Ufak çocuğum o zaman. Yürüyerek Kasımpaşa’dan çıkıyordum, Tophane’ye gidiyordum. Daha sonra kendim SSK’lı olduğum zaman Okmeydanı SSK, orada da durum felaketti. Biz bütün bunlardan geçtik. Şu anda artık böyle bir şey kaldı mı? Hijyen diye bir yoktu. Bir odada 6 kişi yatıyordu. Biz böyle bir şeyi asla halkımıza yaşatmadık, yaşatmıyoruz.” diye konuştu.
“ŞİMDİ ŞEHİR HASTANELERİNİ ELEŞTİRİYOR. SEN BİR DEFA HADDİNİ BİL”
Hastanelerde 90’lı yıllarda yapılan röportajlar ekrana getirilirken duygulandığı gözlenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle dedi:
“Şu tabloları gördüğümüz zaman bir defa bu anlayışı, bu zihniyeti kabullenmek mümkün değil. Yani, bunlar benim insanım değil mi? Bunlar benim vatandaşım değil mi? Çıkıyorsun meydanlarda yalan yanlış şeyler söylüyorsun. ‘Samsun’da bilmem 5 yaşında, 8 yaşında çocuk bakımsızlıktan öldü’ şudur, budur. Asıl ölenler senin döneminde öldü. Onların bütün raporlarını aldırttım, çıkarttım. Hepsi yalan. Buyur işte bak, yanlış tedavi, yavrunun kolunu kestiler, ilaç bulamıyor. O zaman eczanelerden ilaç alamıyordunuz. Galoşu parayla satıyorlar, aynı galoşu tekrar tekrar satıyorlardı. Bir başka durum, o dönemde vatandaş o kadar erken gelmenin dışında bir de aynı gün tedavi olacak veya muayene olacağına dair garantisi de yok. Belki de ertesi güne kalacak. Hatırlayın, sigortalı olarak geçti hayatım, 7 ay sonraya röntgen için gün verirlerdi.”
Programda gösterilen videolarda eski bakanlardan Yaşar Okuyan ile yapılan röportajı ve hastanelerde yapılan yolsuzluklara ilişkin konuşmayı hatırlatan Erdoğan, “Sayın Okuyan, kaç kez diyor değil mi? Aynı şekilde Hüseyin Bey, sendikacı olduğu için o da nasıl depolarda işte pirinçti, şuydu buydu, bunlarla ilgili dolandırıcılıklar yapılıyor, bunları ortaya koyuyor. Bütün bunlar Türkiye’de SSK’nın başında olan Sayın Kılıçdaroğlu’nun, o dönemlerde ne tür yolsuzlukların olduğunu gösteriyor. Nerelerden nerelere nasıl geldi? Şimdi şehir hastanelerini eleştiriyor. Sen bir defa haddini bil. Biz öyle bir kültürden geliyoruz ki Kanuni’nin ‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.’ Biz bir sağlıklı nefesi o zaman Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’ye feda edebilecek bir kültürden geliyoruz. Yeter ki bir sağlıklı nefes olsun. Bundan rahatsız oluyor.” diye konuştu.
“SAĞLIK BİZİM ÖNCELİKLİ GÖREVİMİZ”
Hastanelerin yapılış anlaşmalarından da söz eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Biz bütün anlaşmalarımızı, her şeyimizi A’dan Z’ye yapıyoruz ve belli bir süreyle, diyelim ki bu firmalara bu hastanelerimizi yaptırtıyoruz ve bunun dışında da biz bunlara diyoruz ki ‘Yap, biz size şu kadar garanti veriyoruz.’ Bu garantiyle de onlar bu hastanelerin işletmesini alıyor. Bunu almak suretiyle de biz burada 15 sene, 20 sene neyse bu hastaneyi, bu yapan firmalara bırakmış oluyoruz. Ondan sonra bu hastane kime kalıyor? O süre dolduktan sonra bize kalıyor. Yani biz aslında kira öder gibi bu yüklenici firmalara bu hastanelere yaptırtıyoruz ama bunların bu işten anlama diye bir şeyleri yok. Anlamazlar bu işten. Biz kaynakları çeşitlendirmek suretiyle, BOT, PPP gibi sistemlerle kamu özel ortaklığı sistemleriyle bunları yaptık ki devletin bütçesine yük olmasın. Şu anda hala devam eden bizim şehir hastanelerimiz var. Örneğin şu anda bitip de açılışını yaptığımız 5 hastanemiz var. Bunlardan bir tanesi Adana’dır, bir tanesi Isparta’dır, bir tanesi Yozgat’tır, bir tanesi Mersin’dir, bir diğeri de Kayseri’dir. Şu anda bunlar vatandaşımıza gayet güzel hizmet veriyorlar ve vatandaşımız halinden dört dörtlük memnun. Niye? Böyle bir şeyi hayatında görmemiş. Burada şimdi hijyeninden tut, ilgi alakaya varıncaya kadar A’dan Z’ye her şey var. Diğer hastanelerimizde durum farklı mı? Oralarda da durum evelallah bunlardan pek farklı değil ama bu açılışlar devam edeceği gibi yeni şehir hastanelerimiz de öncelikle büyükşehirlerden başlamak üzere onlara da devam ediyoruz, devam edeceğiz. Çünkü sağlık bizim öncelikli görevimiz.”
EĞİTİM
Eğitim konusuna da çok önem verdiklerini dile getiren Erdoğan, eğitimde de Türkiye’nin tarihinde görmediği yatırımları AK Parti döneminde gördüğünü söyledi. Şu anda üniversite bulunmayan il kalmadığını vurgulayan Erdoğan, dönemlerinde 280 bin derslik yapıldığını anımsattı.
Kendisinin 75 kişilik sınıfta okuduğunu, aynı dönemde 100 kişilik sınıfların da olduğunu belirten Erdoğan, “Şimdi ortalama 32 filan. 32’nin üzerinde olan bazı yerler yok mu? Var. Onların hepsi de 30’un altına inşallah düşecek.” diye konuştu.
Muhalefetin adaylarının “Üniversiteleri ücretsiz yapacağım” dediğini kaydeden Erdoğan, “Üniversiteler paralı mı? Üniversiteler zaten ücretsiz. Harcı biz kaldırdık. Harç yok. Biz geldik 45 lira üniversiteli burs alıyordu. Şu anda burs 470 lira. Master 940 lira. Doktora asgari ücret. Bunları biz veriyoruz. Bunların ne yaptığımızdan haberleri de yok. Şu anda bakın sadece bu okulların yapımıyla birlikte 75 üniversite varken bu sayı 205 oldu. Artık üniversiteyi biz tüm gençliğimizin ayağına getirdik. 81 vilayetimizin tamamında üniversite var. Kalkıp dedikleri gibi, Ne diyor? ‘Biz yakacağız, yıkacağız’ filan. Bunlar tamamen yıkım ekibi. Biz ise yapım ekibiyiz. Aramızda böyle bir fark var.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların geçmişte yaşananları tekrar yaşamayı istemediğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz ise aynen onların derdiyle dertlenen ve bu millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya kendini adamış olan bir kadroyuz. Diyor ki ‘Geleceğim, ne kadar öğretmen adayı varsa hepsini atayacağım’. Dürüst ol. Yalan söyleme. Ne kadar ihtiyacın varsa o kadar atayacaksın. Biz, geldiğimizden bu yana 580 bin öğretmen atadık. Bu yıl da mesela 20 bin öğretmen daha atanacak ama paranın yönetimi çok önemli. Parayı bir defa yönetme kabiliyetini gösteremezsen ondan sonra bütçeyi mütçeyi filan hepsini kaybedersin. İhtiyacım varsa benim ihtiyacım kadar öğretmeni alırım ve bunları atarım ama ihtiyacım yoksa, zorla birilerine iş bulmak için bu adım atılmaz. Biz şu anda bunu yapıyoruz. 20 bin öğretmen daha şu anda planda. Bunlar da inşallah atanacak ve asla bu konuda tavizimiz yok. Zaten yeni döneme yönelik olarak da inşallah öğretmenlerde kaliteyi artırmanın gayreti içindeyiz. Çünkü bu bizim için çok çok önemli. Burada tabii Milli Eğitim Bakanlığımızın özel gayreti, bununla birlikte de öğretmen kalitesindeki artışla inşallah öğrencideki kaliteyi de bu artıracaktır. Bunun da gayreti içerisindeyiz. İnşallah bunu da başaracağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni ilk kez anlattı.
Yeni sistemin, demokrasinin ve cumhuriyetin temel niteliği olan güçler ayrılığını asla zayıflatmayacağını tam tersine daha da güçlendireceğini belirten Erdoğan, parlamenter sistemde, hükümet meclis çoğunluğu içinden çıktığı için pratikte yasama ve yürütmenin aynı gücün kontrolünde olduğunu, hükümet cenahından gelmeyen hiçbir tasarı veya teklifin, meclis genel kurulundan geçme şansının olmadığını söyledi.
Yeni sistemle hükümet ile meclisin irtibatını koparacaklarını dile getiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu pratik işleyişi biz bozduk. Yeni sistemde hükümetin, bütçe dışında meclise kanun tasarısı gönderme yetkisi bulunmuyor. Kanun teklifi yetkisi sadece milletvekillerine ait. Dolayısıyla milletvekilleri ve meclis, tarihimizde ilk defa kendi iradeleriyle yasama çalışması yapma imkanına kavuşuyor. Meclisi hükümeti denetim araçları daha da güçlendirilmiş olarak devam ediyor. Yargı da bu denge içinde çok daha sağlıklı bir çalışma imkanını bulacak. Yüksek yargı organlarının üye seçiminin bir kısmının cumhurbaşkanı ile meclis arasında dağıtılmış olması, bu dengeyi daha da güçlendiriyor. Özetle yeni sistemde herkes kendi işini yapacak. Kimse diğeri üzerinde asla tahakküm kurmaya çalışmayacak.”
“BU YAPILARIN HANTALLIĞI ÖNÜMÜZE HEP ENGEL OLARAK ÇIKTI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Neden bu kadar köklü ve yeni bir sisteme ihtiyaç duydunuz?” sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:
“Göreve geldiğimiz günden itibaren, eğitimden sağlığa, ekonomiden sanayiye, ulaşımdan enerjiye kadar her alanda önemli projeler gerçekleştirdik. Bu çalışmalarımızı yaparken, sonuç odaklı olmaya ve projelerimizi bir an önce hayata geçirmeye önem verdik. Mevcut yapının getirdiği zorluklar nedeniyle, çalışmalarımızın önemli bir bölümünü istediğimiz düzeyde ve sürede hayata geçiremedik.
‘Bürokratik oligarşi’ diye benim sürekli ifade ettiğim bu yapıların hantallığı, kurumlardaki iş ve işleyiş süreçleri önümüze hep birer engel olarak çıktı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bu engelleri ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Yeni dönemde çözüm üreten devlet, sorun çözen devlet, sonuç odaklı devlet anlayışıyla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Yeni sistemle bürokrasiyi azaltacağız. Daha hızlı karar alacağız, tüm hizmetlerde sonuç odaklı olacağız. Tüm süreçlerde verim odaklı çalışacağız. Yeniliklere hızla adapte olacağız.”
“DÜNYADAKİ YÖNETİM MODELLERİNİ İNCELEDİK”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin patentinin kendisine ait olduğunu, bundan dolayı da çok eleştiri aldığını ifade eden Erdoğan, “Adeta ‘bir anonim şirket gibi devleti yönetme kabiliyeti’ demişimdir. Bundan niye çekiniyoruz? Devleti yönetelim ki hızla mesafe alalım.” dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerinde çalışırken, çok detay çalışmaları, çok geniş bir kadro ile yaptıklarını anlatarak, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu çalışmada hem kendi tarihimizdeki hem de dünyadaki yönetim modellerini inceledik. Ecdadımız bu tip yönetim pratiklerini uygulayarak, yüzyıllar boyunca milletimize hizmet etmiştir. Yeni yönetim modelinde yalın, makamların azaldığı, yeniliklere hızlı adapte olan, insan kaynağının gelişmesine imkan sağlayan, yetki ve sorumluluk alanları net, dijital dönüşümü gerçekleştiren, karar alma süreçleri hızlı, küresel rekabet gücü yüksek, ortak aklı kurumsallaştıran bir yapı var. Günümüzde bu uygulamayı yapan ülkeler yok mu? Var. Amerika, Rusya başta olmak üzere başkanlık sistemiyle yönetilen bir çok ülke var. Hepsi bu yönetim yapısını getirirken neyi amaçlamış, hangi sorunu çözmüş, bunları detaylı inceledik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni modeli oluştururken sorunları masaya yatırdıklarını belirterek, “Bizim sorunlarımız, diğer ülkelerle farklılık gösteriyor. Dolayısıyla ortaya koyduğumuz modelin de kendimize özgü olması gerekir dedim. İşte ‘biz bu modele Türkiye modeli diyoruz’ dedim, çok eleştiri aldım. Varsın alayım. Ama bunun bir markası olması lazım. Bu marka da Türkiye modeli. Bu sistem bizim 2023 hedeflerimize, 2053 ve 2071 vizyonlarına da katkı sağlayacak kendimize özgü bir sistemdir. Patenti bize ait. Bununla böyle yürüyeceğiz.” diye konuştu.
“Bu yönetim biçimiyle ne değişecek?” sorusu üzerine Erdoğan, yeni yönetim modelinde yürütmenin çok daha hızlı, pratik ve sonuç odaklı hareket etmeye imkan sağladığını belirtti.
Bunun için bakanlıkların sayısını azaltmak, işlevselliğini arttırmak ve verimliliğini arttırmak için bazı birleşmeler gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Örneğin başbakan olduğum zaman 37 bakanlık sayısı vardı. Bu sayıyı 26’ya indirdik. Şimdi ise bunu 16’ya indiriyoruz. Adalet Bakanlığı,İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Ekonomi noktasında 6 bakanlık var. Orada çok önemli bir adım atarak bunu da Ticaret Bakanlığı’na dönüştürüyoruz. Üç bakanlığı bir araya getirmiş oluyoruz. Ekonomi yönetimi böylece sadeleşmiş oluyor. 6 olan ilgili bakanlık sayısını 3’e indiriyoruz. Burada ekonomi yönetimi üretim, finans ve ticaret sac ayaklarına oturtuluyor. Yatırım ofisiyle büyük yatırımlar desteklenerek Türkiye cazibe merkezi haline getiriliyor. Finans ofisiyle, İstanbul Dünya Finans Merkezi projesi yürütülüyor.”
Böylece yeni yapıda, bakanlıkların yanı sıra politika önerileri geliştirilerek icrai faaliyetleri izleyip raporlayacak 9 kurul oluşturduklarını aktaran Erdoğan, şunları söyledi:
“Burada, bu 9 kurul, Yerel Yönetim Politikaları Kurulu, Sosyal Politikalar Kurulu, Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu, Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu, Hukuk Politikaları Kurulu, Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu, Ekonomi Politikaları Kurulu, Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu, Bilim Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu. Bunlar tabii Cumhurbaşkanı ile birebir çalışacak olan kurullar aynı zamanda da bakanlara bunlar Feedback (geri bildirim) verecekler. Böyle de bir özellikleri olacak. Tabii bu arada bir başka adımı da şöyle atıyoruz o da Finans Ofisi, İnsan Kaynakları Ofisi, Dijital Dönüşüm Ofisi ve Yatırım Ofisi. Bunlar direkt olarak cumhurbaşkanına bağlı çalışacak olan ofisler. Yani bir yerde bizim arka bahçemiz olarak çalışacak olanlardır. Tabii bir de cumhurbaşkanına bağlı başkanlıklar var ki 8 tane başkanlık burada söz konusu. Bir Genelkurmay Başkanlığı, Milli İstihbarat Başkanlığı, Savunma Sanayi Başkanlığı (Bu eskiden müsteşarlıktı, başkanlığa dönüşüyor), Milli Güvenlik Kurulu aynı şekilde, Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Denetleme Kurulu, İletişim Başkanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı, 8 başkanlık olarak da bunlar çalışıyor:”
Kurullarda iş dünyasından, üniversitelerden, kültür ve sanat, teknoloji, bilim, ekonomi, dış politika gibi alanlarda uzman kişileri politika inşa süreçlerine dahil edeceklerini aktaran Erdoğan, şunları aktardı:
“Yeni modelde ilk etapta İnsan Kaynakları, Yatırım, Finans ve Dijital Dönüşüm olarak bu 4 tane ofis çok çok büyük önem arz ediyor. Çünkü bunlar hemen hemen başkana en yakın çalışan kadro. Bu bakımdan önemli. Bu ofisler cumhurbaşkanı ile birebir çalışırken bürokrasiye takılmadan, cumhurbaşkanının öncelikleri doğrultusunda projeleri yönetecek ve çalışmalar gerçekleştirilecek. Yani bir yerde de icrai bir görevi de olmuş olacak. Cumhurbaşkanına bağlı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ise -burası çok önemli. Hani bütçe yapma diyoruz ya bundan dolayı bu ekip çok iyi çalışması lazım- ve İletişim’le beraber bu iki yeni başkanlık büyük önem arz ediyor. Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile artık cumhurbaşkanının uhdesinde olan bütçe yapımı ve yönetimini daha etkin şekilde yürütmeyi mali disiplini ve verimliliği sağlamayı hedefliyoruz. Onun için Strateji ve Bütçe Başkanlığı çok çok önem arz ediyor. İletişim Başkanlığı ise devletin ve Cumhurbaşkanlığının basın, yayın, iletişime dair tüm çalışmalarını koordine edecek.”
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü gibi kurumların İletişim Başkanlığında birleşeceğini aktaran Erdoğan, “Mevcut sistemde farklı isimler altında çalışan bazı kurumları da başkanlık adıyla buraya alıyoruz.” diye konuştu.
İzleyicilerin “Bana doğrudan faydası ne olacak?” şeklinde sorular yönelttiğinin aktarılması üzerine Erdoğan, “Her şeyden önce bu defa burada ekonomi yönetiminin birleşmesiyle ülke ekonomide bir sıçramayı gerçekleştirecek. Ekonomideki sıçramanın neticesi nereye olacaktır? Halka olacaktır. Şimdi bizim, göreve geldiğimizde 3 bin 500 dolar kişi başına milli gelirdi, şu anda ise biliyorsunuz 10 bin 500 küsur dolar kişi başına milli gelir. Buraya nasıl geldik? Burada bir defa mali disiplini sağladık, istikrar ve güveni sağladık ve buraya o şekilde gelmiş olduk.” değerlendirmesini yaptı.
Milli gelirin 2001’de 3 bin 84 olduğunu hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
“2017’de 10 bin 596… Şu anda 2023 hedefleri, yükseliş devam ediyor. Buraya nasıl geldik? İşte buyur, yerli İHA’lar, uydular, Altay tankı, motor, sivil teknoloji, e-devlet, şehir hastaneleri, yenilenebilir enerji, Kuzey Marmara Otoyolu, Zigana Tüneli, Antarktika, Osmangazi Köprüsü, üçüncü havalimanı, Marmaray, hızlı tren, kentsel dönüşüm, nükleer santraller, bor, Fatih Projesi, TAİ vesaire, barajlar, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Milgem, Türkiye’nin otomobili, vesaire gibi, petrol arama, bütün bunlarla beraber Türkiye, bu yakaladığı heyecanı, ivmeyi aynı zamanda vatandaşı için, halkı için nereye yansıtıyor? Tamamen onlara bir imkan, bir milli gelir kaynağına dönüştürüyor. Biz bunu sağladık. Yoksa siz gelip de eğitimde sıraların üzerine kitapları koy, ücretsiz olarak çocuklar gelsin, kitapları buralardan alsın. Bu nasıl olacaktı? Bak şimdi oldu. Hastanelerde artık vatandaş ilaçlarını gelip hastaneden, eczanelerden rahatlıkla alabiliyor mu? Bu hale geldi. Bunlar daha önce var mıydı? Yoktu. Bana ne olacak, nasıl yansıyacak dendiği zaman işte buradaki şey, bütün istişare mekanizmaları da devreye girmek suretiyle bu verimliliği biz halka yansıtacağız. Bir defa bu adımlarla beraber bakın en önemlisi az önce ifade ettim, yüzde 20 olan savunma sanayindeki yerli üretimi yüzde 65’e çıkardığımız zaman siz neyi büyük ölçüde hallediyorsunuz? Cari açığı. Cari açığı siz büyük oranda hallettiğinizde bu kazanım nereye gidiyor? Benim vatandaşıma gidiyor. Halkıma gidiyor. Aynı şekilde bütün bu suistimaller, yolsuzluklar ki biz yola çıkarken üç şeyi vadetmiştik. Yoksulluk, yasaklar ve bunun yanında da yokluk demiştik. Biz bu yoksulluğu, yasakları, yokluğu bunların hepsini ortadan büyük oranda kaldırdık ve kaldırdık ki bir yere doğru da şu anda geliyoruz. Bundan sonraki süreçte de bunu başarılı şekilde sürdüreceğiz.”
Yeni sistemde bakanlıkların birleşmesi sonucu belli imkanların da elde edileceğine işaret eden Erdoğan, “Bu yeni yapı, milletin hayal ettiği projeleri hayata geçirmek için bizlere çok ciddi bir zaman tasarrufu sağlayacak. Bu durum bir yandan daha çok proje üretmemize ve hayata geçirmemize imkan sağlayacak. Diğer yandan da küresel rekabette ülkemizin hak ettiği konuma ulaşmasının önünü açacak. Artık durmak bizim için yok. Koşacağız, üreteceğiz ve bunu hep birlikte başaracağız.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, yeni modelle yatırımların ve yatırımcıların önünü daha da açacaklarını, Türkiye’yi yatırımcı dostu ülke haline getireceklerini dile getirerek, yatırımlarla birlikte ülkenin daha fazla büyüyerek milli gelir ve istihdamın daha da artacağını kaydetti.
Milli gelir artınca istihdamın da artacağını anlatan Erdoğan, “Türkiye ilk çeyrekte 7,4 büyüme yakaladı. Bu büyümenin en büyük imkanı nereye istihdama. Bu böyle devam ettikçe bizim istihdam daha da artacak. Nitekim ilk defa istihdamda çok iyi bir noktaya geldik 10,1. ” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, yeni sistemin ülkeyi bürokrasiden nasıl kurtaracağı ve bu konuda yaşadığı sıkıntıların sorulması üzerine şunları kaydetti:
“Bunu söylemekten de biraz edep ediyorum aslında. Çektiğimiz sıkıntılar oldu. Herhangi bir atamayla ilgili adım atıyorsunuz icabında Cumhurbaşkanı önünüzü kesiyor. Halka hesabı veren siz olduğunuz halde diyor ki ‘Hayır.’ Bunları yaşadık, aşağıda bürokratlarına bir talimat veriyorsun, bürokrat kendine göre bir oyalama politikası güdüyor. Başbakan olsanız da bunu yapıyor, cumhurbaşkanı olsanız da bunu yapıyor. Bunun birçok örneği var. Başkanlık sistemi işte bunu ortadan kaldırıyor. Başkanlık sistemiyle adımı attığımız andan itibaren birçok olaylar var ki yoluna girecek bunu şimdi açıklamam doğru değil çünkü açıkladığım taktirde başka sıkıntılar meydana gelebilir. Fakat şunun bilinmesini istiyorum bu ülkede halka hesabı veren bürokrat değildir. Halka hesabı veren siyasetçidir. Siyasetçi halka hesabı verdiğine göre sen siyasetçiyi nasıl oyalarsın, nasıl önünü kesersin.”
KURUL VE OFİSLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yerine kurullar ve ofislerin geçeceğini dile getirerek, şöyle devam etti:
“Mesela Yerel Yönetimler Politika Kurulu bunlardan bir tanesi. Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulu, İmar Yüksek Koordinasyon Kurulu, Yüksek Çevre Kurulu… Bunlar ciddi manada sıkıntılar yaşattılar. Şimdi bu sıkıntıları bunlar yaşatamayacaklar. Niye? Başkan bir talimat verdiyse bu iş bitmiştir. Burada hepsini toplam olarak aldığımız zaman 65 kurul ortada görünüyor ve bu 65 adet kurul, komisyon, komite, konsey gibi yapılar kaldırılıyor ve 9 adet kurulun çatısı altında bunlar toplanıyor.”
Kurulların politika önerileri geliştirdiğini, bunların hayata geçirilme sürecinin izlendiğini, talep, ihtiyaç ve etki analizi yapılarak politika yapım sürecinde paydaşların artırıldığını ifade eden Erdoğan, “Daha da önemlisi bir ortak akıl, Cumhurbaşkanına bağlı olarak çalışıyor.” dedi.
Erdoğan, kurullar eliyle icrai faaliyetlerin izlenip ilerleme raporu hazırlanacağını, STK’ların, akademi ve sektör temsilcilerinin politika yapım sürecine dahil edileceğini anlattı.
Ofisler başlığına da değinen Erdoğan, bu çalışmayı yaparken başkanlık sistemini şu anda yürüten Amerika, Rusya gibi ülkeleri ciddi manada incelediklerini dile getirdi. Erdoğan, “Bu incelemenin neticesinde bir de bizim tarihimiz var. Cumhurbaşkanlığında gördüğünüz yıldızlar, bunlar 16 devleti işaret ediyor. Biz oralardan buraya geldik. Bunların hepsi adeta bir başkanlık sistemi uygulamasıdır. Selçuklu’dan al bugüne kadar, dolayısıyla oralardan da bizim bir birikimimiz var.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda çok ciddi bir perspektifle yürütülecek bir çalışma olduğuna değinerek, 24 Haziran’da milletin kendilerine “devam” demesi durumunda bu yeni yönetim sistemiyle hizmet etmeye başlayacaklarını aktardı.
Cumhurbaşkanı yardımcısı sayısının sorulması üzerine de Erdoğan, “Şu anda bu sayıyı vermek biraz da parlamentodaki yapıya bağlı olacak. Zira parlamentoda oluşum ne durumda olacak. Oralardan görevlendirmeler tabii ki onların milletvekilliğini de düşürecektir. Fakat bunu bir yapabilirsiniz, iki, üç, dört yapabilirsiniz. Buna mani bir hal yok ama parlamentodaki sayı, bizim de tabii başkan yardımcılıkları noktasındaki kararımızı etkileyecektir. Bütün mesele, en ideal şekilde böyle bir yapıyı ortaya koymak ve bu ideal yapıyla da inşallah ülkemizi yönetmek.” diye konuştu.
Kızlarına yazdığı mektubun dinletildiği Erdoğan, sözlerini, “Benim anlatacaklarım bitmedi aslında. Ben çok teşekkür ediyorum. Ekranları başında bizi izleyen tüm milletime kalbi şükranlarımı özellikle ifade etmek istiyorum. Temennim odur ki 24 Haziran inşallah ülkemiz, milletimiz için hayırlara vesile olur ve yeni bir diriliş, uyanış hamlesini milletimle birlikte gerçekleştirmeye devam ederiz.” diyerek tamamladı.
DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’da toplu açılış törenine katıldı






Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’da toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Her seçimde bize en güçlü şekilde destek veren milletimiz sayesinde, sadece ülkemizi eşi benzeri görülmemiş eser ve hizmetlere kavuşturmakla kalmadık. Aynı zamanda, terör örgütlerinden darbecilere, küresel vesayetçilerden ekonomik tetikçilere kadar, istiklalimize ve istikbalimize göz dikenlerin tamamının da hakkından geldik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muğla Adliye Sarayı yanındaki miting alanında Marmaris-Datça Yolu, Milas İçme Suyu Arıtma Tesisi ve Bodrum Devlet Hastanesi ile Yapımı Tamamlanan Diğer Projelerin Toplu Açılış Töreni’nde konuştu.
Marmaris ziyaretleri dışında epeydir Muğla’yla hasret gideremediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğlalılara “Sizleri özlemişiz” diye seslendi.
Bugün hem özlem gidermeye hem de şehre kazandırdıkları eser ve hizmetlerin resmî açılışlarını yapmaya geldiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karşımda muhteşem bir katılım görüyorum. Bugün Muğla bir başka” dedi.
Eser ve hizmet siyasetlerinin en güzel örneklerini Muğla’da görmenin mümkün olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muğla’nın her karış toprağında izimiz var, emeğimiz var. Hamdolsun Muğla’mız da tarımıyla, turizmiyle, ticaretiyle bu emeklerimizi üretime, istihdama, kazanca dönüştürme konusunda çok başarılı” değerlendirmesini yaptı.
Geride kalan 20 yılda ülkenin altyapısından üstyapısına kadar tüm eksiklerini gidermiş, Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını önemli ölçüde tamamlamış olarak milletin huzurunda olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın geçmeye hazırlandığı yeni yönetim ve ekonomi düzeninde, Türkiye’yi hak ettiği seviyeye çıkarmanın ilk adımını attıklarını gördüğünü söyledi.
“ÜLKEMİZİ EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ ESER VE HİZMETLERE KAVUŞTURDUK”
Şimdi daha büyük hedeflerle, daha büyük bir öz güven ve güçle yönlerini geleceğe dönmüş durumda olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan 12 yıl önce 2023 hedeflerimizi ilk açıkladığımızda zihinlerini geri kalmışlık ve faşizm kapanına hapsetmiş birileri, kendi akıllarınca bizi küçümsemiş, alaya almışlardı. Hep yaptıkları gibi 2023 hedeflerimizi hayata geçirmek için başlattığımız her programa, her projeye, yatırıma ne diyorlardı? ‘Yapamazsınız.’ diyorlardı. Böyle engellemeye çalıştılar ve bu onlar için hezeyandı ama bunu dün gibi hatırlıyoruz” diye konuştu.
Yatırımlara karşı çıkanlara kulak asmadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tabii biz AK Gençlik’le, AK kadrolarla bunlara yüz vermedik. Hiç kulak asmadık. Bizim baktığımız tek yer milletimizdir, milletimizin özlemleridir, milletimizin talepleridir, milletimizin ihtiyaçlarıdır. Hamdolsun her seçimde bize en güçlü şekilde destek veren milletimiz sayesinde sadece ülkemizi eşi benzeri görülmemiş eser ve hizmetlere kavuşturmakla kalmadık aynı zamanda terör örgütlerinden darbecilere, küresel vesayetçilerden ekonomik tetikçilere kadar istiklalimize ve istikbalimize göz dikenlerin tamamının da hakkından geldik. Kendi milletinden umudunu kesenlerin, ülkemizin kutlu yürüyüşünü engellemek için sergiledikleri kepazeliklere rağmen Cumhuriyetimizin 100. yılına coşkuyla, gururla, heyecanla girdiğimiz bir döneme ulaştık.”
“BU MİLLET TERÖRDEN BESLENENLERE, KAN EMİCİLERE BU ÜLKEDE YOL VERMEZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, havaalanından buraya gelene kadar yol boyu tıklım tıklım olduğunu aktardı.
Müstemleke zihniyetlilerin kepazeliklerinin bitip tükenmek bilmediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz günlerde Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücüne güç katacak bir savunma sanayi projemizin açılışında, ordumuzun komutanlarıyla birlikte yaşadığımız sevince tahammül edemediklerini hep birlikte gördük. Bay Kemal, Sakarya Arifiye’de bu ordunun başkomutanı olarak Tayyip Erdoğan ne yaptı? Orada Fırtına obüslerinin teslim törenini yaptı. Senin hayatında, senin aklında böyle bir şey var mı, böyle bir şey yapabilir misiniz? Altay tanklarının teslimini yaptık Bay Kemal. Bunlarla ordumuz çok daha güçlü. Ordumuz bunlarla o terör örgütlerini ne yaptı? İnlerine gömdü inlerine. Bay Kemal, sen bu teröristlerle dirsek dirseğe dolaştın. Cezaevlerindeki teröristleri de nasıl çıkarırız diye bunun gayreti içerisindesin. Boşuna uğraşma, o teröristler öyle oralardan çıkamazlar. Ama bu şimdiden vadediyor. Yahu, Diyarbakır’da 51 vatandaşımızın ölümüne neden olan bu Demirtaş değil miydi? Şimdi çıkmış bu, ‘onları çıkaracağım’ diyor. Bu millet sana bu yolu açmaz. Bu millet terörden beslenenlere, kan emicilere bu ülkede yol vermez.”
Millete güvendiğini ve millete inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Bu yolda böyle yürüyeceğiz. El ele yürüyeceğiz, omuz omuza yürüyeceğiz. Hak ve özgürlük denilince biz milletimizle el ele olmayı anlarız, kan emicilere asla prim vermeyiz. Ama bu zihniyet önce Sakarya Arifiye’deki fabrikanın bu seviyeye gelmesini sağlayan yatırımlarımızı sabote etmek için yapmadığını bırakmadı. Her türlü yalan ve iftirayı kullanarak yürüttüğü bu ihanet kampanyasında başarılı olamayan bu habis zihniyet, bu defa doğrudan kahraman ordumuzu ve şerefli komutanlarımızı hedef alarak asıl niyetini gösterdi.”
“Muğla seninle gurur duyuyor” sloganları üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben de sizinle gurur duyuyorum. Gönüllerde köprüler kuralım ve destanları beraber yazalım” karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her gün sınırlarımızı taciz eden Yunanistan’a, elinde on binlerce masumun kanı olan PKK’ya, ülkemizin son dönemde gördüğü en büyük ihanet çetesi olan FETÖ’ye, egemenliğimizi hedef alan ülkelere, velhasıl Türkiye ve Türk milleti düşmanlarına göstermediği, gösteremediği tepkiyi, ordumuzun komutanlarına fütursuzca sergileyen, seviyesizce hakaret eden bir kişi bu ülkenin siyasetçisi olabilir mi? Kardeşlerim anayasamıza göre bu kardeşiniz, bu ordunun başkomutanıdır. Bunu ben söylemiyorum anayasamız söylüyor.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandakilerin “Bir gece ansızın gelebiliriz” sloganları üzerine de “Aynen öyle, bir gece ansızın gelebiliriz ve geleceğiz” ifadesini kullandı.
“KENDİ ÜRETİMİNİ YAPABİLEN TÜRKİYE GERÇEĞİNE TAHAMMÜL EDEMİYORLAR”
Muhalefetin, ülkenin ve milletin hangi menfaatini savunacağını ve hangi hedefini hayata geçirebileceğini soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii biz bunların asıl karın ağrılarını çok iyi biliyoruz. Bunlar Arifiye’deki atıl fabrikanın, ülkenin savunma sanayiinin en önemli üretim tesislerinden biri olmasından rahatsızlar. Bunlar karasından havasına, denizinden siberine kadar savunma sanayiinin her alanında kendi tasarımını, kendi üretimini yapabilen Türkiye gerçeğine tahammül edemiyorlar. Bunlar, terörü sınırları içinde bitirmekle kalmayıp sınırları ötesinde de teröristlerin başını ezen Türkiye fotoğrafına dayanamıyorlar” dedi.
Muhalefetin, küresel krizler karşısında diz çöküp teslim olmak yerine krizleri fırsata dönüştüren Türkiye tablosunu içlerine sindiremediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çünkü bunların tüm hayatları, vesayetçilerin ve darbecilerin yönetimini kendilerine altın tepside sunduğu ülke hayaliyle geçmiştir. Rahmetli Menderes’i idam sehpasına gönderip ülkenin başına böyle çullandılar. Rahmetli Demirel’i muhtıralarla yıpratıp ülkenin başına böyle çöreklendiler. Rahmetli Özal’ı binbir yalan ve iftirayla devreden çıkartıp ülkenin başına böyle musallat oldular. İktidara geldiğimiz ilk günden itibaren bize de aynısını yapmak için çok uğraştılar. Ülkeye ve millete daha büyük hizmetler kazandırmak için harcamamız gereken vaktimizin ve enerjimizin bir kısmını, bunlarla mücadeleye ayırmak mecburiyetinde kaldık. Partimizi kapatmaya teşebbüs etmekten sokakları karıştırmaya, terör örgütlerini cesaretlendirmekten darbecilere alkış tutmaya kadar her yolu denediler. Dışarıda ve içeride Türkiye’yi hedef alan kim varsa hepsinin yanında bunlar yer aldılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, işte ben şu anda karşımdaki bu muhteşem kalabalığın, az önce resmî rakamını sordum, dedim ne kadar? Resmî rakamı aldım, elhamdülillah 50 bine varan bir katılımla bugün buradayız. Bunlar bir tek kendi ülkelerinin, kendi insanlarının mücadelesine destek olmadılar. Şimdi de aynı kafayla, yeni oyunlar peşinde koşuyorlar.”
“BUNLAR ANAYASA’YI DA HİÇ OKUMAMIŞLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, altılı masaya değinerek, “Bir masa kurmuşlar, etrafındaki herkesten ayrı ses çıkıyor. Herkes ayrı baş çekiyor, herkes ayrı hesap yapıyor. Bunlar Anayasa’yı da hiç okumamışlar. Sen nasıl oluyor da daha seçilmemişsin ve seçilmediğin hâlde nasıl oluyor da ‘hemen seçime gideriz’ diyorsun? Neyse, olanlar oldu. Bunların, ‘Allah bir’ dediğine inanın, başka hiçbir şeye inanmayın. Çünkü Allah bir” dedi.
“Masanın altında, üstünde sakladıkları, gözükmeyen ortakları ayrı telden çalıyor” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha ortada fol yok, yumurta yok. Sizin deyiminizle şerlenmelerinden, şımarmalarından yanlarına varılmıyor. Çünkü bunlar sadece zarar dostudur. Ülkenin ve milletin iyiliğini istedikleri tek bir örnek görülmemiştir. Ülkemize 20 yıldır kazandırdığımız her eser ve hizmeti, demokrasi ve kalkınma atılımlarımızın tamamını nasıl bunlara rağmen yaptıysak inşallah Türkiye Yüzyılı vizyonunu da aynı şekilde hayata geçireceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandakilere, “Bunun için şimdi Muğla’dan destek istiyoruz. Öyle bir ses verin ki altta Akdeniz’in, üstte Marmara’nın her karışından duyulsun. Muğla, 2023’te güvenli, huzurlu, müreffeh Türkiye’nin yolunu bir kez daha açmaya hazır mıyız? Muğla, Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa etmeye hazır mıyız? Muğla, dışarıda Türkiye düşmanlarının, içeride onların maşalarının heveslerini bir kez daha kursaklarında bırakmaya hazır mıyız? Muğla, bir olarak, iri olarak, diri olarak, kardeş olarak hep birlikte Türkiye olarak 2023’te Cumhuriyetimizin yeni asrını karşılamaya hazır mıyız?” diye seslendi.
Alandakilerin hep bir ağızdan “evet” karşılığını vermesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbim sizlerden razı olsun” dedi.
“5 MİLYAR 221 MİLYON LİRA YATIRIM BEDELİNE SAHİP PROJELER”
Vatandaşlarla her buluşmalarının bir eser ve hizmet şöleni şeklinde gerçekleştiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bugün de Muğla’da çeşitli kurumlarımızca şehrimize kazandırılan 5 milyar 221 milyon lira yatırım bedeline sahip projeler ile ilçe belediyelerimizin 523 milyon liralık yatırımlarının resmî açılışını yapıyoruz. Eğitimde, anaokulundan liseye kadar çok sayıda yeni okulumuz ile aralarında deprem güçlendirme çalışmalarının da bulunduğu diğer yatırımlardan oluşan 17 projeyi resmen hizmete açıyoruz. Ziya Paşa ne diyor? ‘Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.’ Üniversitemizin yeni fakülte ve yüksekokul binaları ile altyapı ve çevre düzenlemeleri çalışmalarının resmî açılışını da buradan yapıyoruz. Menteşe’deki 2’şer bin kişi kapasiteli iki öğrenci yurdunun, Fethiye’deki 1350 kişilik öğrenci yurdunun, Bodrum Gençlik Merkezi ve Spor Salonu’nun, Dalaman Spor Salonu’nun, Marmaris Stadı’nın, Milas Spor Salonu’nun resmî açılışlarını da bugün gerçekleştiriyoruz. Sağlıkta, Bodrum’da 150 yataklı, Milas’ta 150 yataklı, Yatağan’da 100 yataklı devlet hastanelerimiz ile Ula Sağlık Merkezi’ni hizmete açıyoruz. Ulaştırmada, Muğla-Kale yolunun tamamlanan 6 kilometresi ve tünelinin, Bozburun-Datça yolunun tamamlanan kısımlarının, Milas tarihî Sarıçay Köprüsü restorasyonunun açılışlarını da bugün yapıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarımda, Milas İçmesuyu İsale Hattı ve Arıtma Tesisi, Menteşe Göktepe sulaması, Seydikemer Eşen Çayı ve Akçay Deresi ıslahı, Girme ve Seki Arazi Toplulaştırması, ilçelerdeki göletlerin ağaçlandırma çalışmaları ile ORKÖY ve kırsal kalkınma yatırımları hibe desteklerinin resmî açılışlarını gerçekleştireceklerini belirtti.
Çevre ve şehircilikte 644 milyon liralık bir yatırımla tamamlanan Muğla Kanalizasyon Şebekesi ve Arıtma Tesisi ile ilçelerdeki altyapı yatırımlarının da resmî açılışlarını yapacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerjide aralarında 422 milyon liralık yatırım olan Yatağan Pamukkale Enerji İletim Hattı’nın da bulunduğu çok sayıda yatırımı da hizmete açacaklarını söyledi.
Valilik tarafından tamamlanan yol yapımları, antik kentlerdeki kazılar, restorasyonlar, çevre düzenlemeleri, çeşitli kurumların hizmet binaları ve diğer yatırımlar ile Köyceğiz, Ula, Kavaklıdere, Ortaca, Dalaman, Seydikemer ve Yatağan belediyelerinin 86 ayrı projesini de resmen hizmete açtıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bu yatırımların şehre hayırlı olmasını diledi.
“MUĞLA’YA TOPLAM 50 MİLYAR LİRA TUTARINDA KAMU YATIRIMI YAPTIK”
Emeği geçen bakanlıkları, belediyeleri ve kurumları da tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İktidara geldiğimiz günden bugüne Muğla’ya toplam 50 milyar lira tutarında kamu yatırımı yaptık. Laf ola beri gele yok, icraat, icraat, icraat” diye konuştu.
Eğitimde 3 bin 325 yeni derslik kazandırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlik ve sporda 11 bin 157 kişi kapasiteli yükseköğrenim yurt binaları açtıklarını, toplam 69 spor tesisi inşa ettiklerini söyledi.
Kentteki ihtiyaç sahiplerine toplam 2,5 milyar lira tutarında kaynakla destek olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sağlıkta toplam 1541 yataklı 16 hastane dahil 38 sağlık tesisi inşa ettik. Çevre ve şehircilikte Muğla’da 3 bin 355 konutun yapımını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. 953 konutun yapımına devam ediyoruz. Muğla için İlk Evim projemiz kapsamında toplam 2 bin 599 konut inşa edecek, İlk Arsa projemiz kapsamında da 5 bin 500 altyapılı arsayı sizlerin hizmetine sunacağız. İktidara geldiğimizde Muğla’da 8 adet atıksu arıtma tesisiyle belediye nüfusunun yüzde 25’ine ulaşılabilir iken bugün 33 adet atık su arıtma tesisiyle belediye nüfusunun yüzde 94’üne hizmet veriyoruz. Ulaştırmada 90 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğuna 367 kilometre ilave yaparak toplamda 457 kilometreye ulaştırdık. Geçtiğimiz yıl 4,6 milyon yolcu kapasitesine ulaşan Dalaman Havalimanı’nı ve geçtiğimiz yıl yaklaşık 4 milyon yolcu kapasitesine ulaşan Milas Bodrum Havalimanı’nı yeniledik. Ören ve Turgut Reis yat limanlarını, Bodrum ve Güllük iskelelerini tamamlayıp şehrimize kazandırdık.”
“234 MİLYON FİDANI TOPRAKLA BULUŞTURDUK”
Tarım orman alanında Muğla’ya 8 baraj, 7 içme suyu tesisi, 18 sulama tesisi, bir arazi toplulaştırma, 66 taşkın koruma tesisi, 7 gölet ve 10 hidroelektrik santrali inşa ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaptığımız sulama projeleriyle Muğla’da yaklaşık 105 bin dekar zirai araziyi sulamaya açtık, 60 bin dekar arazinin sulanmasına hizmet edecek 5 barajın inşası sürüyor. Şehir genelinde 110 bin hektar alanda çalışma yaparak 234 milyon fidanı toprakla buluşturduk” diye konuştu.
Arıcılığı geliştirmek ve organik bal üretimini desteklemek için 14 bal ormanı kurduklarına da işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, çiftçilere toplam 2,1 milyar liralık tarımsal destek verdiklerini, 9 tarımsal ovayı da koruma altına aldıklarını söyledi.
Muğla’daki turist sayılarına ilişkin de bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yabancı turist sayısına göre ilk üçte, iç turizmde ise ilk sırada yer alan Muğla’mızın toplam turist sayısı, önceki yıla göre yüzde 37 artış göstererek 6 milyonun üzerine çıktı” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’ya sanayi ve teknolojide, bir teknopark ile 2 araştırma geliştirme merkezi kurduklarını da belirterek şunları kaydetti: “İşverenlerimizi toplam 4,1 milyar lira tutarındaki prim teşvikiyle destekledik. Enerjide Muğla’ya, Menteşe’ye, Yatağan’a, Ula’ya, Kavaklıdere ve Bayır’a doğal gaz arzını sağladık. Bitmedi, önümüzdeki dönemde Bodrum, Dalaman, Datça, Fethiye, Köyceğiz, Marmaris, Milas, Ortaca ve Seydikemer’e doğal gaz arzını inşallah sağlayacağız. Gördüğünüz gibi ne kadar özetlersek özetleyelim, Muğla’ya hizmetlerimizi anlatmakla bitiremiyoruz, inşallah önümüzdeki dönemde şehrimizi daha çok, daha büyük hizmetlerle buluşturacağız. Türkiye Yüzyılı destanını Muğla’yla, siz Muğlalılarla birlikte yazacağız. Zaman daraldı, seçime ana kademe yoğun bir şekilde gidiyor muyuz? Sandıkları patlatıyor muyuz? Şimdi öyle bir seslenelim ki tüm Türkiye duysun. Muğla’dan inşallah sandıkları patlatarak geleceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından, hizmete alınacak projelerin bulunduğu noktalara canlı bağlantı yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberindekilerle kurdele keserek hizmete alınan eserlerin toplu açılışını yaptı.
Törene, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu da katıldı.

DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rami Kütüphanesi Açılış Töreni’ne katıldı





Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rami Kütüphanesi Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Ülkemizin, özellikle de İstanbul’un tarihî ve kültürel mirasına sahip çıkmayı, ecdada karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak görüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rami Kütüphanesi Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıları selamlayarak kütüphanenin hayırlı olması temennisinde bulundu.
Hayatını kaybeden sanatçı Burhan Çaçan’a Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burhan Çaçan yürek tellerimizi titreten, güçlü sesi, kendine özgü yorumu ve her zaman koruduğu vakur duruşuyla hem halkımızın gönlünde taht kurmuş hem de Türk halk müziğine eşsiz katkılar yapmış bir sanatçımızdır. Merhum sanatçımız bizim de ilk gençlik yıllarımızdan itibaren severek dinlediğimiz, şahsiyetini hep takdir ettiğimiz gerçekten müstesna bir insandı. 45 yıllık sanat hayatı boyunca birbirinden değerli albümlere imza atan Burhan Çaçan vefatıyla geride doldurulması zor bir boşluk bırakmıştır. Rabbim merhum sanatçımızı rahmeti ve merhametiyle kuşatsın. Başta ailesi olmak üzere yakınlarına ve tüm sevenlerine sabır versin diyorum” ifadelerini kullandı.
Kütüphaneye dönüştürülen Rami Kışlası’nın ülkenin son 2,5 asırlık tarihinde çok önemli bir yeri olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin de buranın gıda çarşısına dönüştüğü dönemde peynir, sucuk ve pastırma satışı yaptığını söyledi.
Burada bir geçmişini kenara koymanın mümkün olmadığını, buranın top sahası olduğu dönemde futbol da oynadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama hepsinden öte Sultan 2. Mahmut 1828-1829’daki Osmanlı Rus Savaşı’nın askerî ve idari yönetimini bu kışladan yürütmüştür. Cumhuriyet döneminde de aynı amaçla uzunca bir süre kullanılan kışla daha sonra az önce ifade ettiğim gibi Gıda Toptancıları Sitesi de dâhil farklı biçimlerde değerlendirilmiştir” diye konuştu.
“İSTANBUL’UN EN BÜYÜK KÜTÜPHANESİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zaman içinde ciddi bir tahribata uğrayan bu abide eseri İstanbul’un en büyük kütüphanesi olarak düzenlemek için yürüttükleri çalışmaların nihayet sona erdiğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Rami’yi sadece bir kütüphane değil pek çok faaliyetin de yapılabileceği bir kültür merkezi olarak planladık. Buradaki kütüphanemiz haftanın her günü, günün 24 saati gençlerimiz başta olmak üzere kitapseverlere hizmet verecektir. Kullanım alanı 36 bin metrekareyi geçen, peyzaj alanı 51 bin metrekareyi bulan, diğer ilaveleriyle yaklaşık 110 bin metrekarelik bir alanda şu andaki yapıya kavuşmuş bulunuyoruz. Kütüphanemizde ilk etapta 2 milyonu aşkın kitap ve 4 bin 200 kişilik kapasitesiyle hizmete başlamasından memnuniyet duyuyorum. Kitap sayımız elbette zaman içinde daha da artacak. Kütüphane bünyesindeki Atatürk İhtisas Kütüphanesi de 25 bin ciltlik külliyatıyla kendi alanında önemli bir ihtiyacı karşılayacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rami bünyesindeki Yazma Eserler Kütüphanesi’nin de buraya ayrı bir derinlik katacağını dile getirerek günümüzün olmazsa olmazı dijital kaynakların da burada meraklılarıyla buluşacağını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kütüphanede emeği geçen herkesi tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin 100’üncü yılını 100 yeni kütüphaneyle karşılama hedefine adım adım yaklaştıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu eserin her türlü takdirin üzerinde olduğunu söyledi.
Ülkenin özellikle de İstanbul’un tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkmayı ecdada karşı sorumluluklarının bir gereği olarak gördüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstelik sadece bununla kalmadıklarını, modern sanatların ülkede yaygınlaşmasını sağlayacak projeleri de hayata geçirdiklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bünyesinde ülkenin en iyi altyapısına sahip bir kongre ve kültür merkezi, sergi merkezi ve kütüphaneyi milletin hizmetine sunduklarını anımsatarak, yine Cumhurbaşkanlığı’nın Çankaya Köşkü’ndeki, Tarabya Yerleşkesi’ndeki, Dolmabahçe’deki, Yıldız Sarayı’ndaki tarihî eserleri restore ederek, Vahdettin Köşkü’nü o yanmış hâlinden sonra bugünkü hâline getirerek, yeni baştan yaparak, tarihe sahip çıktıklarını dile getirdi.
Millî Saraylar Başkanlığını, Cumhurbaşkanlığına bağlayarak, ecdat yadigârı pek çok eserin ihyasını sağladıklarını, bunlarla beraber Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’ni yürütülen tüm olumsuz kampanyalara rağmen yeniden ve çok daha güzel bir şekilde İstanbul’un kültür sanat hayatına kazandırdıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Diğer yandan Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını 100 yeni kütüphaneyle karşılama hedefimize adım adım yaklaşıyoruz. Bir taraftan Kültür ve Turizm Bakanlığımız diğer taraftan Millet Bahçeleri bünyesindeki kütüphane çalışmalarıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, öte yandan belediyelerimiz, ülkemizi ve gençlerimizi kitapla buluşturmak için canla başla çalışıyor. Tabii üniversitelerimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın son dönemde bu konuda gösterdiği gayretlerin de yakın takipçisiyiz. Yeni bir anlayışla dönüştürdüğümüz ve inşa ettiğimiz kütüphanelerimizin gençlerimiz nezdinde gördüğü kabule gittiğim her yerde şahit oluyorum. Eskiler ‘şerefü’l mekin bil mekân’ derler. Yani bir mekânın şerefi, değeri, anlamı orada bulunanlarladır. Bu mananın bu sözün en iyi vücut bulduğu yerlerin kütüphaneler olduğuna inanıyorum. İşte burası böyle bir eserdir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerle birlikte tüm vatandaşların kütüphaneyle ünsiyeti ne kadar güçlendirilirse geleceğin o derece emniyette olacağının altını çizerek, “Az önce buradaki bir Anadolu Lisesi’nin mensubu gençlerimizle bir arada olduk. Ve ‘Cumhurbaşkanım 5 dakikada artık okulumuzdan buraya geliyoruz’ dediler. 5 dakika. ‘Başka?’ dedim, ‘Onları da söyleyin bakalım.’ Artık burada çorbanızı içecek misiniz? İçeceksiniz. Çayınızı içecek misiniz? İçeceksiniz. Kahvenizi içecek misiniz? İçeceksiniz. Kek, onu da yiyeceksiniz, para yok. Tabii çok mutlular. Yarın sabahtan itibaren bu uygulama da başlıyor” diye konuştu.
Geriye doğru bakıldığında, kütüphanelerin ne kadar zengin, ne kadar yaygın, ne kadar hareketliyse medeniyetin o derece ürettiğini, devletin o derece güçlü, milletin o derece müreffeh olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim medeniyetimiz kitapla, defterle, kalemle, mürekkeple, okumakla, anlamakla, sormakla, anlatmakla yoğrulmuş, ilimle, irfanla, hikmet ve tefekkürle kıvamını bulmuştur. Duvarları kitaplarla dolu bir kütüphaneyi en kıymetli hazinelerden daha üstün tutan ecdadımız, her kütüphaneyi cennetten bir köşke benzetmiştir. Âlimleri, gölgelerinde soluklanılan cennet ağaçlarıyla kıyaslayan ecdat, onların eserlerini de bu ağaçların meyveleri olarak görmüştür. Elhamdülillah, nasıl bir ecdada sahibiz. İnşallah biz de onlara layık oluruz” değerlendirmesini yaptı.
“ADALET, HAK, HAKKANİYET VE FIRSAT EŞİTLİĞİ TEMELİNDE HİÇBİR AYRIM GÖZETMEKSİZİN ÇALIŞTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayırlı işlerin her biri gibi ilim, irfan, kültür, sanat faaliyetlerini de ibadet aşkıyla yürüten milletin, bu vasfı sayesinde asırlarca dünyaya ışık tuttuğunu, hâlen el üstünde tutulan eserler verdiğini aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kütüphanelerimizin sembolü olduğu bereketli medeniyet iklimimiz, yerini fikri ve manevi kuraklığa bıraktıkça bu tablonun yerini gerileme, rehavet, sefalet almıştır. Kimi dönemlerde bu kuraklık iklimi özellikle tesis edilmiş, özellikle başımıza bir kara bulut gibi çöktürülmüştür. Ülkemizde yıllarca eğitim öğretimi ve entelektüel faaliyetleri hep tek yönlü bir formatlama aracı hem de belirli kesimlere mahsus bir ayrıcalık olarak tutmaya çalışan zihniyetin yol açtığı kısırlığı yaşadık. Çocuklarımızı ya okullara hiç almıyorlardı ya da faşizan baskılarla kendi ideolojik saplantıları doğrultusunda biçimlendirmeye çalışıyorlardı. Rahmetli Menderes’in başlattığı, rahmetli Özal’ın sürdürdüğü bu ülkenin asli unsuru olan milletin evlatlarının akademiden bürokrasiye, medyadan iş dünyasına her alanda önlerini açma çabalarını hayırla yâd ediyoruz. Biz de hükûmete geldiğimiz günden beri adalet, hak, hakkaniyet ve fırsat eşitliği temelinde hiçbir ayrım gözetmeksizin, ülkemizin her köşesini ve milletimizin tamamını kuşatacak şekilde bu anlayışla çalıştık, çabaladık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalkınmanın bir bütün olduğuna, en başında da eğitimin, kültür ve sanatın geldiğine inandığını ifade etti.
Bunun için önceliklerinin ilk sırasına eğitimi aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem geçmişin yanlışlarını düzeltecek, mağduriyetlerini giderecek hem de bugünün ihtiyaçlarına cevap verecek bir eğitim altyapısı ve sistemi kurmak için kolları sıvadıklarını söyledi.
Okul öncesinden üniversiteye, oradan akademik basamakların en üstüne kadar tüm kademelerde köklü reformlar gerçekleştirdiklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesleki eğitimi güçlendirmek dâhil tüm sistemi yeniden yapılandırdıklarının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversiteleri 81 vilayete yaygınlaştırdıklarını anımsatarak, şunları anlattı: “Çocuklarımızı ve gençlerimizi her alanda destekledik. Aynı şekilde kültür sanat altyapımızı tahkim ettik. Düşüncesine, yüreğine, becerisine, emeğine dayalı üretim yaparak ülkemize değer katan herkesin yanında olduk. Yaptığı işe, gerçekleştirdiği üretime, verdiği hizmete kendi değerlerinin damgasını vuran kültür sanat insanlarımızı özellikle teşvik ettik. Bunları yaparken asırlardır yolumuzu aydınlatan medeniyet güneşimizi tekrar en yükseğe taşıma peşinde koşuyorduk. Demokrasi ve kalkınma atılımlarımızın diğer tüm başlıklarında kaydettiğimiz gelişmelerin de bu mücadeleyi destekleyen bir yönü vardı.”
Geçen 20 yılda ülkenin asırlık altyapı eksiklerini, demokrasi ve güvenlik ihtiyaçlarını gidermekte gerçekten çok büyük bir başarı yakaladıklarını ve bunu kimsenin inkâr edemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çerçevede eğitimde, kültür ve sanatta geldiğimiz yeri de çok önemli görüyoruz. Ama henüz bu alanlarda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadığımızın da farkındayız. Bizimki ancak hayalleri ve hedefleri büyük olanların yaşayabileceği bir hayıflanmadır. Yoksa asırlara bedel eserler ve hizmetler ortaya koyduğumuzdan asla şüphemiz yok” değerlendirmesinde bulundu.
“RAMİ KÜTÜPHANEMİZ GELECEĞE YATIRIMIN ESERİ OLACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya değişirken ülkemizin yerinde kalması demek gerileme işaretidir. Takip eden değil öncülük yapan diğer alanlar gibi kültürde de kendisine sunulanları tüketen değil, üreten bir Türkiye için gece gündüz çalışıyoruz. İnşallah önümüzdeki dönem Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla eğitim ve kültür başta olmak üzere ülkemizi küresel düzeyde marka hâline getirecek başlıkların tamamında da milletimizi hayallerine kavuşturacağız” diye konuştu.
Rami Kütüphanesi’ni, bu büyük yürüyüşte yeni bir halka, yeni bir safha olarak gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Rami Kütüphanemizi gezerken bütün gerek cilt hanesi yani mücellitlerimizi gördüm gerekse adeta bir ameliyathane gibi kitapların restorasyonlarının yapıldığı birimlere girdik. Oradaki arkadaşlarımızın nasıl bir hassasiyetle çalıştıklarını, adeta organ nakli yapar gibi o kitapların bütün gerçekten tahrip olmuş o yaprakları tek tek tek nasıl bir yerden bir yere naklettiklerini görmek, onlara şükran borcu olduğumuzu söylememek mümkün değil. Ve bu eserlerle beraber inşallah Rami Kütüphanemiz çok çok farklı geleceğe bir yatırımın eseri olacak. Ülkemize ve İstanbul’umuza hayırlı olmasını diliyorum. Dilediğimiz tüm kitapları buraya nakledebiliriz. Ve Kültür Turizm Bakanlığımızın bütçesine ayrıca bir destek vererek yurt içi, yurt dışından buraya her türlü inşallah kitapları alacağız. İthalatçılığımıza onu getireceğiz. Kitap ithali yapacağız dünyanın dört bir yanından ve Rami Kütüphanemizin bu uluslararası özelliğini de çok daha güçlü hâle getirmiş olacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kütüphanede okuyacak, araştıracak, eser ortaya koyacak, yapılan faaliyetlerden istifade edecek herkese teşekkür ederek sözlerini tamamladı.
Konuşmaların ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a günün anısına Rami Kütüphanesi’nin minyatürünü takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, protokol üyeleriyle birlikte kurdele keserek kütüphanenin açılışını gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, program öncesinde eşi Emine Erdoğan’la birlikte Rami Kütüphanesi’ni gezdi, öğrencilerle sohbet etti.

DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayiinde büyük bir zihniyet devrimi gerçekleştirdik”




Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeni Nesil Fırtına Obüsleri Teslimat Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Savunma sanayiinde başarı hikâyesi yazmakla kalmadık, aynı zamanda büyük bir zihniyet devrimi de gerçekleştirdik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Millî Savunma Bakanlığı Arifiye Yerleşkesi BMC İşletmesi’nde Yeni Nesil Fırtına Obüsleri Teslimat Töreni’ne katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
BMC Power tarafından bugün teslim edilecek altı adet yeni nesil Fırtına Obüsü’nün hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah bu sayıyı önümüzdeki dönemde yeni teslimatlarla toplamda 140’a kadar çıkartacağız. Yeni nesil Fırtına Obüsleri şu an envanterde olan modellere kıyasla pek çok avantaja sahiptir. Yürütülen çalışmalar neticesinde obüslerimizin hem beka kabiliyeti hem de ateş gücü artırılmıştır” dedi.
“TÜRKİYE’NİN SAVUNMA HAMLELERİNİN ENGELLENMESİNE ASLA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Türkiye’nin savunma hamlelerinin, geçmişte defalarca yaşandığı gibi, türlü ayak oyunlarıyla engellenmesine asla müsaade etmeyeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayii alanında da tam bağımsızlığımızı ilan edene kadar durmayacak, dinlenmeyecek, en küçük bir geri gidişe rıza göstermeyeceğiz. İşte bugün burada olduğu gibi, kamu ve özel sektör iş birliğiyle, inşallah ülkemizi başarıdan başarıya koşturacağız” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin zincirlerini kırdığı alanların başında savunma sanayiinin geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ana yüklenicileri, KOBİ’leri, araştırma kuruluşları, teknoloji merkezleriyle son 20 yılda bu alanda hayal dahi edilemeyen başarılara imza attık. Savunma sanayiinde başarı hikâyesi yazmakla kalmadık, aynı zamanda büyük bir zihniyet devrimi de gerçekleştirdik. Daha önce başlattığı stratejik projeler emekleme aşamasındayken akim bırakılan ülkemiz, bizimle birlikle ilk defa projelerinin neticelendiği, uygulamaya geçtiği, başarısını ispatladığı günleri gördü. ‘Yapılamaz’ denilen, ‘hayal mahsulü’ olarak nitelenen birçok kritik projeyi, hamdolsun tek tek gerçeğe dönüştürdük.”

-
DÜNYA2 sene ago
DEV YATIRIMLAR | AĞRI’DA ALTIN VE GÜMÜŞ REZERVİ MÜJDESİ
-
DÜNYA2 sene ago
Dev yatırımlar | Türkiye eSIM geliştiren ülkeler arasında ilk sıralarda yerini aldı.
-
DÜNYA2 sene ago
Dev Yatırımlar | Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi’nde performans testleri başladı
-
DÜNYA2 sene ago
Dev yatırımlar | Cumhurbaşkanı Erdoğan, ETİ Maden Lityum Üretim Tesisi Açılış Töreni’nde konuştu
-
DÜNYA2 sene ago
Dev yatırımlar | Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez : Söğüt’te Altın Kaynağı Tespit Edilen Sahayı İnceledi
-
DÜNYA2 sene ago
Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye Genç İş Adamları Heyetini (TÜGİK) Kabulünde Açıklamalarda Bulundu
-
GÜNCEL2 sene ago
Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Ekonomimizi güçlendirecek, demokrasimizin, hak ve özgürlüklerin çıtasını yükseltecek reform hazırlıkları içindeyiz”
-
DÜNYA2 sene ago
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “OECD İstanbul Merkezi Açılış Töreni”ne Video Mesaj Gönderdi