DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NTV ve Star TV ortak yayınında konuştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV ve Star TV ortak yayınına katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Haziran’da yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimine ilişkin, “Eğer milletimiz bize ‘devam’ derse, devam ederiz, ‘tamam’ derse saygı duyarız, yapılacak iş budur.” dedi.
Erdoğan, NTV’de yayınlanan “Siyasi İşler Özel” programına başlarken, programın erken seçim kararıyla ilgili planlanmadığını, sözünü çok önceden verdiğini belirttti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin erken seçim açıklamasına ilişkin değerlendirme yapan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bizim hafta başında da Sayın Bahçeli ile hafta içinde bir görüşme arzumuz olmuştu. Bu görüşme arzumuza da Sayın Bahçeli’nin çarşamba günü saat 13.30 için bir mutabakatı olmuştu. Salı günü de böyle bir durum ortaya çıkınca, ilk yapmam gereken arkadaşlarımla aynı gün malum benim de grup konuşmam vardı. Grup konuşmamda dikkat ederseniz ben 2019’u yine vurguladım. Çünkü arkadaşlarımın henüz ne diyeceğini bilmiyordum. 2019 Kasım’ına göre hareketle konuşmamı bitirirken, daha sonra bizim grup odamızın arkasında ufak bir toplantı odamız var. Orada arkadaşlarımla ilk değerlendirme yaptım. Bu değerlendirmeden sonra bir de geniş çaplı değerlendirelim istedim. O değerlendirmeden sonra bizim için artık erken seçim noktasında sadece bir tarih ve bu konuyla ilgili takvimin belirlenmesi kalıyordu.”
Çarşamba günü bir toplantı daha yaptıklarını ve MHP Genel Başkanı Bahçeli ile görüşmeye bu şekilde girdiklerini anlatan Erdoğan, görüşme esnasında Bahçeli’ye tekliflerini, kendi tekliflerine karşı bir teklif olarak sunduklarını aktardı.
Bahçeli’nin de olumlu yaklaştığını, gerek ülkede okulların kapanması düşünülerek, gerekse üniversite imtihanlarının yapılacağı göz önüne alınarak 24 Haziran tarihinin belirlendiğini ifade eden Erdoğan, “Toplantıdan çıkar çıkmaz YÖK ile görüşme yaptık. Malum YÖK Cumhurbaşkanlığına bağlı. Burada bir gerçek de ortaya çıkıyor. Çok seri karar alabilmenin bu bir ispatı oluyor. Hemen sayın başkana arkadaşlarım konuyu ilettiler. YÖK bir hafta sonraya üniversite giriş imtihanlarını aldı. Biz de böylece 24 Haziran kararını aleniyete geçirmiş olduk. O gün basın toplantısına çıktığımda da bunları masanın üzerinden kaldırmış olarak çıktım, 24 Haziran tarihini erken seçim tarihi olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yaptığım basın toplantısında açıklamış oldum. Böylece şimdi 24 Haziran artık yaz tatiline gitmeden, bayramın ertesinde, üniversite imtihanlarına hazırlık noktasında bir haftalık süreyi ortaya koyarak giriyoruz. 24 Haziran ülkemiz ve milletimiz için inşallah hayırlara vesile olsun. Bütün milletimiz bu yola çıkarken tabii ki en ağır görev Yüksek Seçim Kuruluna düşecek. Yüksek Seçim Kuruluna da başarılar diliyoruz.” diye konuştu.
Devlet Bahçeli’nin erken seçim çağrısını canlı olarak izleyip izlemediği sorusu üzerine Erdoğan, o esnada yolda olduğunu, Bahçeli’nin grup konuşmasına başladığı anı dinlediğini, fakat grup konuşmasına yönelik vakti yaklaştığı için bir kısmını dinleme imkanı olduğunu söyledi.
Erdoğan, yolda bir kısmını dinlediği konuşmada dile getirilen 26 Ağustos tarihini TBMM’ye geldiğinde Başbakan Binali Yıldırım ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı ile kısaca değerlendirdiğini kaydetti.
“ERKEN SEÇİMLE YATTILAR, ERKEN SEÇİMLE KALKTILAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Baskın seçim, danışıklı dövüş” iddialarıyla ilgili şunları söyledi:
“Bu iddiaların hepsi ortada. Çünkü ana muhalefet, erken seçim konusunu aylardır gündemde tutuyor. Erken seçimle yattılar, erken seçimle kalktılar. Böyle bir durum söz konusu değil. Fakat bizim de malum erken seçim konusu, AK Parti olarak bizim prensiplerimiz arasında hiç olmamıştır. O süreçlerde özellikle bu konulara, ‘bizim için gündemde erken seçim yok’ demişiz. Son cumhur ittifakını beraber olgunlaştırdığımız müttefikimizin bu açıklaması durumu değerlendirmemizi gerektirdi. Bunun üzerine durumu değerlendirelim istedik. Değerlendirdik ve böylece buraya geldik. Yoksa önceden böyle bir görüşme, sufle etme söz konusu değil. Nitekim yola da böyle çıkışımız oldu.”
24 Haziran erken seçim kararından önce Cumhurbaşkanlığı seçimine yaklaşık bir buçuk yıl olduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Yani bu ne demektir? Ben 1,5 yıl daha cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturma rahatlığına erişebilirdim. Biz bunu düşünmedik. Bizim düşündüğümüz tek şey var, ülkemizin huzuru, refahı nerede? Burada ana muhalefetin madem ki böyle bir hırsı var, onların hırsını da rahatlatalım istedik. Onun için adımı atalım, onlar da rahatlasınlar. Durmadan ‘er meydanı, er meydanı’ diyor. Biz de her meydanı dedik. Buyursunlar şimdi her meydanında inşallah milletimiz bedeli ödetecek, soracak. Eğer bize ‘devam’ derse milletimiz, devam ederiz, ‘tamam’ derse saygı duyarız, yapılacak iş budur. Biz eserlerimizle ortadayız. Muhalefetin hangi eseri var bilemiyorum. Demokrasiyse, demokraside bizim eserlerimiz ortada. Hak ve özgürlüklerse, hak ve özgürlükler konusunda her şeyimizle ortadayız. Adalet, kalkınma ve atılım noktasında yaptıklarımız ortada. Dolayısıyla bu noktada bizim herhangi bir sıkıntımız zaten yok.”
Şu anda bütün alanlarda tüm dünyanın Türkiye’deki gelişmeleri izlediğini belirten Erdoğan, bütün siyasi, askeri, ekonomik bütün bu alanlarda Türkiye’nin tüm kuşatılmışlıklara rağmen bir yarma harekatı yaparak Fırat Kalkanı Harekatı’nın ardından Afrin Harekatı’nı gerçekleştirdiğini söyledi.
Afrin Harekatı’nın ardından dönüşlerin başladığını, bütün bunlarla beraber içeride teröre büyük bir darbe vurulduğunu ve hala devam ettiğini anlatan Erdoğan, “Zaho’da, Hakurk’ta aynı şekilde bu darbe harekatı devam ediyor. Bütün bunların yanında Gabar’da, Cudi’de, Bestler Dereleri’nde, Tendürek’te, Kandil’de operasyonlarımız kararlılıkla devam ediyor. Şu an itibarıyla Afrin’de 4 bin 254 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Kuzey Irak’ta 346 terörist etkisiz hale getirilmiştir. İçeride 240 terörist etkisiz hale getirilmiştir.” dedi.
Bu noktada silahlı kuvvetlerini, güvenlik korucularını, jandarmayı, polisi başarılarından dolayı kutlayan Erdoğan, “Bütün bunların yanında ÖSO’yu da tebrik ediyorum. Bizim yaklaşık 56 şehidimiz var. 56 şehidimizin yanında ÖSO yüzlerce şehit vermiştir. Bu konuda en ufak bir ayrım yok. Onların, Mehmetçiğimize olan sadakati, bağlılığı, Mehmetçiğimizin onlara olan sevgisi, sadakati… Nasıl bunlar bir oldular, beraber oldular da bu operasyonlarda bu başarıyı sağladılar. Bu bana adeta Çanakkale’yi andırıyor. Çanakkale’de sadece Mehmekçiğimiz yoktu. Dünyanın değişik yerlerindeki Müslümanlar, burada gelip Mehmetçiğimizle beraber olduysa, burada da benzer tabloyu görüyoruz. Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum, gazilerimize Allah’tan şifalar diliyorum.” diye konuştu.
“DUAYA KALKAN ELLER İNŞALLAH BOŞ İNMEYECEKTİR”
“Erken seçim kararını alırken, kendi iç dünyanızın içinde sizin o aşina olduğumuz ‘kaderin üstünde bir kader vardır’ dediğiniz anlar oldu mu? Siz iç muhasebenizi nasıl yaptınız?” sorusu üzerine Erdoğan, kaderin üstünde bir kader vardır inancına dayanarak, istişareyi de çok üst düzeyde tuttuğunu söyledi.
Erdoğan, “İstişareleri yaptıktan sonra arkadaşlarımın da bu noktada olduğunu görünce ondan sonra bize düşen kaderin üstünde bir kader vardır demek oldu. Kararımızı verdik. İnşallah kader, inanıyorum ki bizler için tüm inananlar için çok daha güzel tecelli edecektir. Çünkü duaya kalkan eller inşallah boş inmeyecektir.” dedi.
“5 BİN TIR BURAYA AMERİKA SİLAH GÖNDERİYOR”
“Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve risklerden bahsederken neleri kast ettiniz?” sorusuna karşılık Erdoğan, şu yanıtı verdi:
“Bu konuda tüm Batı’nın bir tehdit projeksiyonu olduğunu, bu tehdit projeksiyonu içinde özellikle güneydeki malum PYD, YPG, PKK, DEAŞ… Şimdi şu söyleniyor, DEAŞ’a karşı bu bir mücadeledir veya ona karşı bir savaştır gibi laflar ediliyor. Buna nereye kadar inanacağız? Bir yere kadar bunu yuttuk diyelim. Fakat ben şuna bakıyorum, Suriye’nin kuzeyine kaç tır silah geldi. 5 bin tır buraya Amerika silah gönderiyor. Aynı şekilde 2 bin kargo uçağıyla yine buraya malum silahlar geliyor. Çünkü burada 20 kadar üs var. Bu üslere bunlar indiriliyor.”
Kuzey Suriye’de bu üsler kime karşıdır? 911 kilometre sınır kimin sınırı? Bizim sınırımız. En yakın olan neresi? Biziz. Peki Amerika’nın yanında kim var? Koalisyon güçleri var. Koalisyon güçlerinin de burada ek silahları var. Peki başka kim olabilir? İkinci derecede olsa olsa İran olabilir. Üçüncü derecede olsa olsa Rusya olabilir. Çünkü Rusya, hatta ona ikinci derece de diyebiliriz çünkü 5 üssü var. Ama birinci derecede biz varız. Peki Türkiye Amerika ile NATO’da müttefik değil mi?”
Türkiye, Amerika’da NATO’da müttefik olmasına rağmen, Türkiye’nin Amerika’dan silah alamadığını ifade eden Erdoğan, “Ama bu terör örgütlerine Amerika, koalisyon güçleri ücretsiz olarak bu silahı verebiliyor. Demek ki tehdit nereden geliyor? Stratejik ortaklardan geliyor. Sıkıntı burada. Gelin, oturalım beraber bu işi çözelim. Bunu Sayın Obama döneminde de çok uğraştık. Bizim bir zeytinlik operasyonumuz söz konusuydu, aylarca gündemdeydi biz bunları yapamadık. Gerçekleştiremedik, sürekli oyaladılar. Bu döneme geldik, artık baktık ki bu olmayacak, bunun üzerine biz kararımızı verdik, göbeğimizi kendimiz kestik ve adımı attık.” diye konuştu.
“AYNI MUTLULUĞU AFRİN HALKINA YAŞATMAK İSTİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatı’nda Cerablus’tan başlayarak El-Rai, El-Bab ve 2 bin kilometrekarelik alanı DEAŞ’tan temizlediklerini, 3 binin üzerinde DEAŞ’lıyı oralardan derdest ettiklerini anlatarak, Afrin’de de durumun farklı olmadığını, 2 bin kilometrekarelik alanı da teröristlerden temizlediklerini söyledi.
İşin henüz bitmediğini, arzularının Afrinlilerin yerlerine yerleşmeleri olduğunu belirten Erdoğan, “Nasıl Cerablus ve çevresinde oranın insanları yerleşiyorsa, nasıl bir mutluluk içerisindeyseyler, aynı mutluluğu Afrin halkına yaşatmak istiyoruz. Bizde kamplarda olanlar geri dönmeye başladılar. Bizde de 3,5 milyon Suriyeli var. Bunların içinde Fırat Kalkanı’nın yapıldığı bölgenin insanları olduğu gibi, Afrin’in, İdlib’in, Halep’in insanları var.” dedi.
İdlib sınırındaki gözlem kulelerinin 9’unun Türkiye’nin kontrolü altında olduğunu aktaran Erdoğan, çünkü 3,5-4 milyon insanın burada yaşadığını, bölgenin sürekli tehdit altında olduğunu ifade etti.
İdlib ile beraber Tel Rıfat ve Münbiç’te de bu sürecin devam etmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Ama buralarda da en az zaiyatla… İdlib’te ilk etabını bu işin diyoruz ki en ideal şekilde başlatalım. Nasıl ki Afrin’de Rusya ile iyi bir ilişki içinde bunu sürdürdüysek, yine burada da aynı tavır içinde ve diplomasiyi uluslararası hukuk çerçevesinde öne çıkararak bunu sürdürelim.” dedi.
“CENEVRE BUGÜNE KADAR SONUÇ DOĞURMADI”
Erdoğan, Astana sürecinin ön planda ciddi manada yer aldığını, birinci Soçi’nin aynı şekilde ardından Ankara görüşmelerinde Rusya, Türkiye ve İran’ın bir araya geldiğini, üçüncüsünü Tahran’da yapacaklarını, bu çalışmaları bu şekilde devam ettireceklerini aktardı.
Astana’nın öneminin korunması gerektiğini ancak Astana’yı Cenevre’nin önüne çıkarmak gibi bir dertlerinin olmadığını ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Biz burada ancak 3 ülke bir araya gelebildik. Başkalarına da yasak koymuş değiliz. Ama Cenevre bugüne kadar sonuç doğurmadı, yani sonuç odaklı çalışmadı. Biz buralardan çıkacak neticeyle derdimiz Suriye’nin kuzeydoğusuna doğru barış bölgesini yaygınlaştırmak. Çünkü buralar bize hep sınır. Ciddi tehditler aldığımız yerler var. Bunlardan en önemlisi biri Ayn el-Arab’tır. Buradan hep tehditler aldık.
Bu bölgeler insanların akrabalarının olduğu bölgelerdir. Ama hassasiyetle bunlar yeter ki bizi taciz etmesinler, yeter ki bizim bölgemize tehdit savurmasınlar. Bu olmadıktan sonra zaten bizim bu bölgelerle sürekli olarak ölüm yağdırmaya merakımız yok.”
Seçim kampanyasının ana mesajlarına ilişkin soru üzerine Erdoğan, “Ana mesajları şu anda açıklamam doğru olmaz, zira arkadaşlarım çalışmaya başladılar, çalışıyorlar. Tabii hafta başından itibaren bizzat bu çalışmaların içeresinde ben de bulunacağım ve arkadaşlarımızın hazırlıklarını beraberce gözden geçireceğiz. Buradaki bütün hedef, Yüksek Seçim Kurulu’nun açıklayacağı seçim takvimidir. Onlar resmi seçim takvimini açıklayacak ki biz de gerçi önceden bazı hazırlıklar var ama kendi takvimimizle onu örtüştüreceğiz. Böylece yol haritamızı da ona göre belirleyeceğiz. Temayül yoklamasını yapacağız, çünkü temayül olmadan milletvekili adaylarımızı belirlemek doğru olmaz.” diye konuştu.
Erdoğan, diğer siyasi partilere göre en hazırlıklı parti olduklarını ifade ederek, İstanbul ve İzmir kongreleri hariç bütün kongrelerini bitirdiklerini, kadın kolları ve gençlik kolları kongrelerini de yaptıklarını anlattı.
Her an seçime rahatlıkla girebilecek noktada olduklarını vurgulayan Erdoğan, sandık kurullarına varıncaya dek bütün teşkilatların hazırlıkları yaptığını, temayül yoklamalarının sonuçlarının hemen bildirileceğini ve gelen aday adaylarının içerisinden adayların süratle seçilerek YSK’ya gidecek hale getirileceğini bildirdi.
Erdoğan, “Eski sistemde nelere dişinizi sıkmak zorunda kalıyordunuz? 25 Haziran’dan itibaren Türkiye’de neler değişecek?” sorularına, şu yanıtları verdi:
“Öyle bir bürokratik oligarşi var ki bu bürokratik oligarşi, sizin atacağınız her adımda adeta bileklerinizde bir kelepçe. Başbakanlığımın ilk anından itibaren ben bürokrasiye karşı adeta savaş verdim. Ama siz parlamenter demokraside bunu bir yere kadar başarabiliyorsunuz, bütünüyle başaramıyorsunuz. Örneğin şimdi durum böyle olmayacak, daha farklı olacak. Burada karar verme noktasında en güzel şeyi bu işin malum, yasama, yürütme, yargı… Kuvvetler ayrılığı noktasındaki güç, bu dönemde çok daha farklı ama çok daha güçlü çalışacak, ama devleti bağlayıcı bir güç olmayacak. Bana göre devleti destekleyen, güçlendiren bir güç haline gelecek. Bu bizim için önemli. Nedir bu? Mesela yürütmede parlamentodan kabine oluşturmuyorsunuz, dışarıdan bir kabine oluşturuyorsunuz. Oluşturduğunuz bu kabine sizin için bağlayıcı mı? Siz bu kabineyle her an istediğiniz gibi, bunları alıp bir kenara koyabilirsiniz. Gelenler de zaten bunu bilecek. ‘Ya ben başkanla beraber giderim veyahut da başarılı olamazsam her an gidebilirim.’ gibi bir durum olacak. Dolayısıyla o da altındakilere karşı böyle bir davranış içinde olacak. Çünkü netice almak, başarılı olmak mecburiyetinde.”
Bugün sermaye çevresinin yer aldığı bir toplantıda, “Bu seçimi kazanırsak içinizden bazı arkadaşları kabineye alma durumumuz olursa, gelmeye hazır mısınız?” diye sorduğunu aktaran Erdoğan, Rex Tillerson’ın en büyük petrol şirketinin başındayken ABD Başkanı Donald Trump tarafından dışişleri bakanlığı görevine getirildiğini, daha sonra görevden alındığını hatırlattı. Erdoğan, “Onun kabinede aldığı maaşın ExxonMobil’de aldığı maaşla mukayese edilir bir yanı var mıydı? O sadece bir vatanseverlikti, vatanına hizmet babında kendisine böyle bir görev teklif edilince, o da geldi böyle bir göreve başladı. Trump görevden de alınca, teşekkür etti ayrıldı. Biz de böyle bir döneme alışacağız. Yeni dönemin güzelliği de burada.” diye konuştu.
Erdoğan, özel sektörde başarılı kişilere kabinenin içinde olma teklifi yapabileceklerine işaret ederek, “Ekonomiyi de emanet eder misiniz?” sorusuna, “Edebiliriz, niye etmeyelim? Çünkü ekonomi, bu işin can damarı. Enerji artık dünyada ekonominin içerisinde farklı bir yere oturuyor. Dolayısıyla bizim buraları, emin, sağlam, üretken, verimli ellere teslim etmemiz lazım. Hedefimiz, önümüzdeki dönemde, yeniliklerimizden bir tanesi de inşallah bu olacak.” karşılığını verdi.
“CUMHUR İTTİFAKININ KURULUŞU DA GÜZEL, HAYIRLI OLDU”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP ile ittifak protokolüne ilişkin soruya, şu yanıtı verdi:
“Bizim özellikle MHP ile normal şartlarda dahi azami müştereklerimiz var, ama bir CHP ile bizim doğru dürüst asgari müştereğimiz bile yok. Niye? CHP, yeri geldiği zaman teröristlerle el ele, kol kola girebiliyor, onlarla beraber yürüyebiliyor, onları savunabiliyor. Ellerimizde çok belge var. Cumhur ittifakında ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ belirleyici dört esas. Buranın en önemli ittifakı yerli ve milli olması. Öbür tarafta böyle bir şey söz konusu olmadığı için, böyle bir şeyi de onlarla beraber yapmak, yürütmek mümkün değil. Burada zaten bütün bunlar hasıl olduğu için cumhur ittifakının kuruluşu da güzel, hayırlı oldu. Benim milletim bu ittifakın güzelliğini de hasılasını görecek ve bu hasılayla bu ittifaka sarılacak. Bunu başarmamız şart ki milletimizin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkabilsin. Bizde bu insan potansiyeli, bu güç var. Bu insan potansiyeli, bu güç olduğuna göre, biz birçok şeyi niye başaramayalım?”
Türkiye’nin son 15-16 yılda savunma sanayinde kendi uçağını üreten ülke haline geldiğini, savaş uçaklarını üretmenin çalışmalarını yaptığını, çok daha yüksek kapasitede uçak üretmenin hazırlığı içinde olduğunu anlatan Erdoğan, “Bunları yeterli bulmuyoruz, çünkü jet savaş uçaklarımızı da yapmak zorundayız. Onun da çalışmaları yapılıyor. Önümüzdeki dönemde savunma sanayinde sadece kendimize yetmeyeceğiz, bir de bunun ihracatını başlatacağız. Bazı ülkelerle görüşmelerimiz yoğun bir şekilde devam ediyor. MİLGEM ortada, denizaltı noktasında da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kuruluşlarımız artık devletten özele ağırlık vererek gelişiyor. Eskiden savunma sanayi dediğiniz zaman sadece tek başına devlet vardı, ama şimdi olaya böyle bakmıyoruz, özel sektörü bu konuda teşvik ediyoruz, ciddi manada teşvikler veriyoruz, ciddi adımlar atıyoruz. Önümüzdeki süreç bunun eserlerini, neticelerini aldığımız bir süreç olacak.” dedi.
“DAYANIŞMA ÖZELLİKLE CUMHURBAŞKANI KONUSUNDA ÇOK ÖNEMLİ”
Erdoğan, “İttifakın dışındakiler gayri milli mi oluyor? Oraya oy verecek vatandaşlar kendisini dışlanmış mı hissedecek? Bir mesajınız olur mu?” soruları üzerine, şöyle konuştu:
“Onu, o şekilde değerlendirmemiz doğru olmaz. Şu var, ana muhalefetin ülkenin kalkınmasına bakış anlayışı milli değil, yerli değil. Bakıyorsunuz sizi Batı’ya gidip sürekli olarak şikayet eden bir ana muhalefet anlayışını milli olarak değerlendirebilir misiniz? Türkiye’ye cephe açan ülkelere gidip sizi şikayet eden bir siyasi partiyi milli olarak değerlendirebilir misiniz? Şu anda arkasında terör örgütünün olduğu malum, sözde bir parti ülke ülke dolaşıp kimi şikayet ediyor? Bizleri şikayet ediyor. Böyle bir şey olabilir mi? Sen gel ülkende çalış, halkına kendini ideal bir şekilde anlat, halkın da seni en ideal şekilde değerlendirsin. Ama anlatamayınca, Türkiye de bir hukuk devleti olduğuna göre, bu hukuk devletinin içerisinde bu kurallar senin için de işleyecektir, diğerleri için de işleyecektir. Biz, neredeyse Anayasa’yı değiştirme çoğunluğuna sahip olduğumuzda bile Anayasa Mahkemesi bizimle ilgili kapatma davası açtı ya. Anayasa’yı değiştirecek güce, potansiyele parlamentoda sahip olduğumuz zaman. O zaman ana muhalefet ‘Ankara’da savcılar var.’ diyordu. Biz bunları yaşadık. Ama hayırlısıyla o dönemi de atlattık. Şimdi yeni bir sürece inşallah yerli, milli, ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ anlayışıyla gireceğiz ve yoğun bir çalışmayla da inşallah bu asrın Türk asrı olmasını dünyaya göstereceğiz.”
“Cumhur ittifakı”nın protokolünün başlıklarına yönelik soruya Erdoğan, “Benim önümde ayın 6’sı var, 6’sına kadar hep beraber çalışacağız. İstanbul kongresinde inşallah bu merakını gidereceğiz.” karşılığını verirken, “Belki başka ittifaklar da olacak.” dedi.
Erdoğan, ittifakın ruhunu “kardeşlik ruhu” şeklinde tanımlayarak, şunları söyledi:
“Bu ittifaka tarafların saygı duyması, sahip çıkması, ittifakın iki parti açısından da başarılı olmasını getirecektir. İttifak sütununda 2 parti olduğuna göre mühür, hangi tarafa vurulursa onun hanesine yazılacaktır. Bir de tabii sonucunda da mührün iyi vurulmamış olması halinde de yine bu sayısal dağılımda burada yine oradaki çoğunluğa göre bir dağıtım yapılacaktır. Bütün bunlarla beraber oradaki sayının bir tane fazla olması dahi icabında bu ittifakı çok daha güçlü kılabilir. Milletvekili sayısı açısından söylüyorum… Parlamentoda başkan noktasında başkanın güçlü olması da büyük öneme haiz. Cumhur ittifakının buradaki başkan adayı zaten bellidir. Cumhur ittifakının başkan adayı olarak burada eğer cumhur şahsımı seçerse, seçmesi halinde bizler tabii parlamentodaki bu cumhur ittifakına layık olmaya, onların şahsında, milletimizin layık olmanın gayreti içinde olacağız. Başarılı olma durumunda da tabii cumhur ittifakının çıkaracağı kanunlar var, ama cumhurbaşkanı olarak şahsımın çıkaracağı kararnameler var. Bütün bunlar bir uyum içerisinde millete hizmet yolunda büyük adımların atılmasına da inşallah vesile olacaktır. Cumhurbaşkanını seçmek, çok çok zor değil, kolay. Cumhurbaşkanı adayı pusulada zaten belli, o pusulayı ayrı bir zarfta kullanacak. Ama ittifakın içerisinde de partiler, iki parti, kendi milletvekillerini belirleyecek. Orada onu belirlerken de tabii ki zaten logonun yerinden öte sütün, o sütunun içerisinde mührü nereye basarsa bassın geçerli oy ve onun lehine kullanılacaktır. Zor bir şey yok. Ne kadar oy çıkarsa, oy miktarınca milletvekili sayısını o ilde, o parti çıkarabilecektir. Buradaki dayanışma özellikle cumhurbaşkanı konusunda çok önemli. Bir de her partinin kendi ilkeleri istikametinde alacağı oyuyla kendi milletvekili sayısını belirleme noktasında önem ortaya koyacaktır. Ciddi sıkıntı olacağı kanaatinde değilim.”
Sembol dava olmanın yanında tabii yaş meselesi de bunlarla ilgili önemli. Bu yaş durumundan bu konularla ilgili de yargı nihai kararını verecek.” diyen Erdoğan, sürecin devam edeceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne kadar daha sürer bunu bilemeyiz. Bu kararların bitişi ve bu sanıkların yaşlarının durumu vesaire bunlarla ilgili tabii yasal durumlar söz konusu. Temenni ederim ki buradaki mağdurların, mazlumların bir defa her şeylerince tatmin olmasıdır. Onların durumu hepsinden öte bir durumdur. Bu süreci de tabii daha fazla da bizim elde tutmamızın bir anlamı yok ama yargının kararı esastır ve bu esasa da biz uyarız.” diye konuştu.
“FETÖ DENİLEN ADAM BENİM MİLLETİMİ BÖLDÜ”
Erdoğan, FETÖ ile mücadelenin kararlı bir şekilde devam edeceğini vurgulayarak, “Benim buradan taviz vermem mümkün değil. Çünkü bu FETÖ denilen adam benim milletimi böldü, parçaladı. Ümmeti böldü, parçaladı. Anayı evladına, evladı anasına, aileyi kendi içinde parçaladı. Birçok bildiğim arkadaşlar var ki şu anda evlatlarından ayrı yaşar hale geldiler. Bunların müsebbibi bu adamdır.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü FETÖ’nün elebaşı Fetullah Gülen’e ABD’nin sahip çıktığını kaydederek, sözlerine şöyle devam etti:
“Arkasında Amerika var. 400 dönümlük bir yerde bu adam orada paşa paşa yaşıyor. Yasaysa yasalar var. Verilmiş olan kararlar varsa yargının verdiği kararlar var. Tamam yani siz bizden kalkıp da Brunson’u istiyorsanız bu noktada atılan adımlara bakın. Şu anda FETÖ denilen adam orada yargılanmış değil. Ama bununla ilgili Türkiye’de mahkemelerin verdiği kararlar var. Ağırlaştırılmış müebbet verilen kararlar var. Siz bu kararları yok farz edeceksiniz ve bizden gayri kanuni bir talepte bulunacaksınız. Önce bir defa siz de şu anda bir suçluyu suçluların karşılıklı iadesi anlaşmasından hareketle deport etmenin yolu yok mu? Deport et bu adamı. Niye etmiyorsun? Sen aramızdaki anlaşmaya da sadık kalmıyorsun. Burada suçluların karşılıklı iadesi var ve bu adamların daha önce Türkiye’ye hangi paralar karşısında geldiği ortada. Bunun yanında Charter School’lardan bu adamların okullarında ne kadar bedel aldıkları FETÖ’nün ortada. Ya sizin kendi okullarınızda bunlara kendi bütçenizden Charter School’lara siz yılda yaklaşık 700-750 milyon dolar para ödüyorsunuz. Adeta terörü finanse ediyorsunuz. Daha sizinle biz neyi konuşacağız. Ondan sonra kalkıp bizden böyle böyle talepte bulunuyorsunuz. Bu nasıl bir stratejik ortaklıktır? Eğer bir adım atacaksak tamam siz üzerinize düşeni yapacaksınız biz de üzerimize düşeni yapacağız. Eğer hakikaten ittifaksak bu ittifakı da bu şekilde yerine getirmemiz lazım. Böyle bir mütekabiliyet var mı? Yok… Böyle bir mütekabiliyet olmadığı zaman da kusura bakmasınlar.”
“GABON’DAKİLERİ EŞLERİYLE BERABER ALIP GELDİK”
Şu an itibarıyla 83 FETÖ’cüyü Türkiye’ye getirdiklerini ve bu sürecin kararlılıkla devam ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların Türkiye’deki gözaltı ve yargı süreçlerinin ayrıca devam ettiğini belirtti.
“Milli İstihbarat Teşkilatımız bunları yerinde paketleyip alıp geliyor.” diyen Erdoğan, bu konuda kararlı olduklarını vurguladı.
Erdoğan, “Kararlıyız. Nasıl ‘PKK’lıların inlerine gireceğiz’ dedik, bunların da gittikleri yerlerde inlerine girip güvenlik güçlerimizle, istihbarat örgütlerimizle alıp getireceğiz. Bu işin kaçışı yok. Mesela şimdi en son Gabon’da olanları eşleriyle beraber alıp geldik. Alıp geleceğiz. Çünkü biz bu şehitlerimizin ahından kurtulamayız. Bu gazilerimizin çektiği acıları dindiremeyiz.” diye konuştu.
Bu makamda bulundukları sürece bunu yapmak zorunda olduklarını aktaran Erdoğan, şunları söyledi:
“Biz de o mağdurların ailelerinin yerinde olabilirdik. Onun için eğer acırsak acınacak hale geliriz. Şu anda mesela cezaevinde olanlar vesaire. Bütün bunların hepsi bunun bir örneği. Eğer bugün yani yüzlerce kişi ağırlaştırılmış müebbet bu cezalara çarptırıldıysa bunun bir sebebi var. Yargı herhalde durup dururken bunlara keyfi olarak bu cezaları vermiyor ki işledikleri suçun karşılığı bu olduğu için veriyor. Yakın takipçisiyiz. Hakikaten birçok avukat arkadaş bu mahkemeleri çok yakın takipte tutmak suretiyle devam ettiriyor.
Şunları özellikle söylemek istiyorum. Darbe girişimine yönelik şu ana kadar 285 dava açıldı. 137 davada karar verildi. 1433 sanığa hapis cezası verildi. Bunlardan 1433 sanığın 530’u müebbet, 399’u ağırlaştırılmış müebbet, 504’ü ise 1 yıl 2 ay ile 20 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı. Bir diğer tarafta şu anda 19 değişik ülkeden biz 83 FETÖ yöneticisini getirdik. 10 ülkede FETÖ bağlantılı 76 okul kurduğumuz Maarif Vakfına devredildi. Bir tarafta yine 25 ülkede de FETÖ iltisaklı okulların devri veya yeni okulların açılması için protokollerde imzalandı. OHAL kapsamında yayınlanan KHK’larla 107 bin 175 kişi kamu görevinden ihraç edildi. FETÖ’nün birinci aşama mahrem ve kripto yapısına mensup türk silahlı kuvvetleri içinde de şu anda binlerce kişi deşifre edildi. Bunların da takipçisiyiz.”
“KUR FAİZ İLİŞKİSİNİ BATILILAR GİBİ DÜŞÜNMÜYORUM”
Ekonomiye değindiği konuşmasında Erdoğan, her şeyden önce kur meselesinde yerli ve milli parayı çok önemsediğini vurguladı.
İthalat ve ihracatta yerli ve milli paranın daha fazla kullanılmasıyla kur baskısından TL’yi kurtarmış olacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eğer bu işi altına endeksli olarak yaparsak o işimizi daha da kolaylaştırır ama olmadı o zaman mesela diyelim ki İran’la mı alışverişimiz var? İran tümeniyle TL karşılıklı olarak alışverişleri bu şekilde yapmak yani İranlı turist Türkiye’ye geldiği zaman burada rahatlıkla tümenle her türlü alışverişini yapacak. İran’a gittiği zaman Türkler aynı şekilde TL ile yapabilecek. Rusya ile ilgili olarak da aynı şekilde ruble-TL aramızda çalışabileceğiz. Aynı şekilde Çin’le bunu yapabileceğiz. Bunu tabii başka ülkelerle de aynı şekilde yapmamız mümkün. Ama en ideali bu arada altını devreye sokmaktır. Faiz meselesine gelince ben faiz-enflasyon ilişkisinde hep doğru orantıyı, yani faizi ne kadar yükseltirseniz enflasyon da o kadar yükselecektir. Faizi ne kadar düşürürseniz enflasyon o kadar düşecektir. Bunu biz göreve ilk geldiğimiz zaman da yaşadık, örneği ortada. Yüzde 63 o zamanlar faiz vardı, enflasyon 30’du o zamanlar. Biz faizi düşürdükçe enflasyon düştü. Hatırlarsanız Gezi olaylarında faiz 4,6’ydı. Enflasyon ciddi manada taban yapmıştı. Şimdi Gezi olayları oldu bir anda faiz ne yazık ki çift haneliye o dönemde çıktı. Ben aynı noktadayım. Değerlendirmem yine aynı. Biz faizi indirdiğimiz andan itibaren Başkanlık sistemi bunu da getirecek inşallah. Enflasyon da onunla beraber düşecektir. Ben kur-faiz ilişkisini şu anda Batılılar gibi düşünmüyorum. Burada bizim için kur noktasında en ideal olanı yerli ve milli para konusudur. Kesinlikle kur baskısını ortadan kaldırır. Faizi düşürdükçe o da kuru ciddi mana da aşağıya çekecektir. Kararlar noktasında ise Cumhurbaşkanlığının bu kararname çıkarma yetkisi bu işi kolay kılacaktır. Daha rahat adım atma noktasına getirecektir. Kurumlardaki çalışmalar bu noktada ilişkiler noktasında çok daha farklı olacaktır. Ona göre de adımlarımızı atarak çok seri karar alma noktasına ulaşacağız.”
MHP’den talep gelirse veya görüşmelerde bu yönde bir karar alınırsa, beraber miting yapılabileceğini dile getiren Erdoğan, 7 Ağustos’da bu birlikteliğin sağlandığını hatırlattı.
Erdoğan, böyle bir birlikteliğe imza atmanın dünyaya büyük bir mesaj olabileceğini vurgulayarak, bundan kaçınmayacaklarını, her zaman için ittifakta hayır olduğunu dile getirdi.
“Kampanya’ya başlamadan önce Cumhurbaşkanı yardımcılarını açıklayacak mısınız?” sorusuna Erdoğan, “Hayır” diye cevap verdi.
Erdoğan, “Sayın Başbakan son Başbakan olacağını söyledi, ilk Cumhurbaşkanı yardımcılarından olacak mı?” sorusuna ilişkin ise “Ona da şimdiden hayır. Önce derenin görülmesi sonra paçasının sıvanması gerekir. ” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin Erdoğan, şunları kaydetti:
“Gönlüm ana muhalefetin başındaki zatın yarışa girmesini ister, yarışa girsin. Hiç endişe etmesin, başkasını aramasına falan da gerek yok. Kendisi meydana çıksın. Milletin ona ne kadar oy vereceğini görmesinde çok fayda var. Bugüne kadar çok şey söyledi, ‘Yüzde 40’ dedi. 40’ı alamadı, 20’lerde kaldı. Hadi gel, Cumhurbaşkanlığı noktasında aday ol, bak bakalım millet sana ne kadar oy veriyor görelim. Bunun dışındaki diğerlerini teferruat olarak kabul ediyorum. Zaman kaybı olarak telakki ediyorum. ‘Meydan meydan’ diyorsun, buyur işte meydan, gel aday ol. Bu meydanda nasibin nedir gör.”
Erdoğan, “CHP bir adayda da karar kılamamış” yorumuna ise gülerek, “Artık onu ben bilemiyorum. Biz siyasi partilerin iç işlerine karışmayız. Karşımıza kim çıkarsa onunla yarışa gideriz.” yanıtı verdi.
“SAADET PARTİSİ VE BBP İLE GÖRÜŞTÜK”
Saadet Partisi ile iki üç kez ittifak için görüştüklerini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ben ve arkadaşlarım herhangi bir netice alamadık. Gördüğümüz kadarıyla CHP ile daha uyumlu, daha ideal anlamda görüşmeleri oluyor. Ama BBP ile görüşmelerimiz oldu. Onlarla ilgili bu noktadaki ittifakımız çok farklı bir zeminde oluşacaktır. Onun da arkadaşlarımızla değerlendirmelerini yapıp, ona göre adını koyacağız. ” diye konuştu.
Erdoğan, “İYİ Parti ile ilgili sizden çok fazla değerlendirme alamıyoruz.” şeklindeki yoruma da “gerek yok” diye cevap verdi.
İYİ Parti’nin seçimlere girip giremeyeceğine yönelik tartışmalara ilişkin ise Erdoğan, “YSK ile Yargıtay Başsavcılığının müşterek yapacağı veya yaptığı görüşmelerin ki bugün görüşmeleri olacaktı. Ora ne karar verecekse hemizin saygı duyması lazım. ‘Girmesi gerekir’ diyorsa girer. Aksi bir durum olursa aksi olur. Girmesi, girmemesi noktasında bizim bir sıkıntımız söz konusu değil.” ifadelerini kullandı.
“MACRON, OHAL DÖNEMİNDE SEÇİM KAZANDI”
Erdoğan, mühürlü, mühürsüz pusula ve OHAL üzerinden seçimlere ilişkin sürdürülen tartışmalara değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu konuda heyetlerin yaptığı görüşmeler gayet verimli bir şekilde sonuçlandı.Mühürlü, mühürsüz pusula noktasında bu seçimlerde artık böyle bir sorun yok, kalkıyor ortadan. OHAL noktasına gelince, OHAL dönemleri içerisinde Türkiye’de bugüne kadar seçimler yapıldı ve hep bir bahane olarak ortaya atıldı. Tam aksine OHAL seçimde bütün ortaya çıkacak muvazaaları da yok edecek bir tedbirdir. Burada tam aksine bir sıkıntı yaşanmayacaktır. OHAL’in olmadığı dönemlerde terör bölgesi diyebileceğimiz yerlerde çok sıkıntılar yaşandı. Vatandaşın can güvenliği yok, sıkıntı içinde sandığa dahi gidemedi. Oylarını birileri onlar adına kullanmak suretiyle PKK destekli partiler seçildi. Fransa’da bile Macron, OHAL döneminde seçim kazandı. Bunlarının dünyada örnekleri var, yaşıyoruz. Bunların hepsi ana muhalefetin bahanesi. Hani yerim dar meselesi var ya şu anda Sayın Başkan da ‘yerim dar’ diyor. Hem istiyorsun hem de ‘yerim dar’ diyorsun. İşte bak buyur, sana çok daha rahat seçim kampanyası yürütme imkanı OHAL ile sağlıyoruz. Her tarafta rahatlıkla bunu yürütebileceksin. Bunların hepsi kuru bahaneler. OHAL ile birlikte çok daha sağlıklı, rahat bir seçim kampanyasını sürdürme imkanını tüm siyasi partiler yakalama fırsatı bulacaktır.”
” TÜRKİYE’DE SEÇİM HİÇBİR ZAMAN ŞAİBELİ OLMAMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’den seçimlere yönelik yapılan eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu beyanlara ben önem vermiyorum. Biz kendimiz bu konuda ne diyoruz, o önemlidir. Bugüne kadar AGİT sürekli gözlemcilerini göndermiştir ama Türkiye’de seçim hiçbir zaman şaibeli olmamıştır. Tam aksine bir Amerika bile bizim yaptığımız seçimleri yapamamıştır. Biz, yüzde 86 katılımla seçimler gerçekleştirmiş bir ülkeyiz. Onlara baktığınız zaman en kabadayısı yüzde 40, 45, 48 buralarda görürsünüz. Hatta Avrupa’da yüzde 35’lerde seçimler yapan ülkeler var. Onlar kendilerine baksın. Bizde tablo bu kadar güçlü, en son seçimde yüzde 85 aklımda kaldığı kadarıyla. Amerika’daki seçimlerde şaibeler, anlatmakta zorluk çekebileceğimiz kadar. Hakikaten sıkıntılı. Bununla ilgili de seçimlerden sonra oralarda çok gürültüler kopmuştur. Bizde böyle şeyler olmuyor, olmadığı gibi de artık çok kısa zamanda seçim neticelerini alabilen bir ülke konumuna geldik.”
Ana muhalefetin seçime yönelik eleştirilerinin “yerim dar” anlımına geldiğini aktaran Erdoğan, “Şimdiden başladılar. Sen bir dur bakalım daha seçime gir. Seçime hazır değil, adayı var mı? Adayı yok. Bakalım adayını ne zaman açıklayacak bu da var. ‘Parti Meclisi belirler’ dedi. Tamam, Parti Meclisini toparlamak zor mu? 24 saatte toparlarsın. Zor değil, hiç aday bulamıyorsan kendin aday ol. Bakıyorsun bir taraftan bir bayan çıkıyor, başka taraftan biri çıkıyor. Bakıyorsun adayları da bol, o zaman onlardan bir tanesi üzerinde karar kıl ve hemen açıklayıver. Milleti heyecana boğmaya da gerek yok.” değerlendirmesinde bulundu.
“YURT DIŞINDAKİ SEÇİM HAZIRLIKLARI TAMAMLANDI”
Yurt dışındaki mitinglerle ilgili Erdoğan, Batı’nın bu noktada takınacağı tavrın tüm dünyada Batı’nın demokrasiye nasıl bağlı olduğunu göstereceğini söyledi.
Yurt dışındaki seçim hazırlıklarının tamamlandığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“10-11 bin kişilik bir spor salonunda bir uluslararası kuruluşun toplantısında bulunacağım ve orada Türk vatandaşlarıma sesleneceğim. Büyük ihtimalle Avrupa’yı orada toparlayacağız. Konuşmamızı yapacağız. Demokrasi mücadelesi öyle kolay kolay kısıtlanabilecek, önü kesilebilecek bir mücadele değildir. Sizin bir yerde önünüzü keserler öbür yerden çıkarsınız. Avusturya’nın başındaki zatın attığı bu adımlar tamamen kendisine ters dönecek adımlardır. Bunlar da bunun bedelini ödeyecektir. Ülkemde ise kongrelerle ilgili dolaştığım iller var. Bu illerden sonra bizim bir değerler silsilesi var. Bu seçmenle ilgili. Seçmen değerlemelerini yaptırıyorum. Bu değerlemeden sonra da gideceğim iller olacak. Ancak gidemeyeceğim iller de olacak. İlerimize verimlilik esasına göre gitmekte kararlıyım.”
Erdoğan, ana muhalefetin mühürlü oy noktasındaki yaklaşımına dikkati çekerek, “Burada sandık kurulundaki mühürden öte YSK’nın mührüdür. YSK zaten bu mühür işlerini bitirerek, bunları torbalıyor ve ilgili yerlere gönderiyor. Bu konuda her herhangi bir sıkıntı söz konusu değil.” ifadelerini kullandı.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) sözde “Hava Kuvvetleri Komutanlığı imamı” firari Adil Öksüz’e ilişkin soruyu yanıtladı.
Bu konuda takipte olduklarını dile getiren Erdoğan, “Takipteyiz. Son bilgiler, kendisinin burada hangi ülkede filan söylemem belki uygun olmaz ama iz sürüyoruz, bazı bağlantılar kurulmuş vaziyette. Temennim odur ki şu anda aldığımız istihbarat doğru çıkarsa herhalde onunla ilgili adımı da attığımız gibi gerçekleştirmiş olacağız.” dedi.
Milletvekili listelerine FETÖ’cülerin sızma ihtimaline karşı yapacaklarının sorulması üzerine Erdoğan, “Artık kolay değil. Çünkü çok hassasız. Yani biz her türlü bu noktada incelemeyi, araştırmayı, devlete eleman almadaki GBT gibi bunların hepsinin incelemelerini yaptırıyoruz, yaptıracağız. Ben, böyle bir sızmanın olabileceğine ihtimal vermiyorum.” yanıtını verdi.
“Türk Silahlı Kuvvetleri içinde 3 bin kişilik kripto bir yapının tespit edildiği bilgisi… Nasıl bir yapıdan bahsediyoruz burada?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan, “Son döneme yönelik bunlar tespitler. Her an çalışmalar tabii devam ediyor. Değişik şeyler olabilir, olabiliyor. Tabii biliyorsunuz istihbarat herhalde boşuna yok. İstihbaratın da kendine has bazı görevleri var ve içeride, dışarıda belli yerlerle iltisaklar vesaire. Tabii istihbarat konuşulursa istihbarat olmaktan çıkar. Şimdi 3 binle ilgili de böyle bir tüyo verirsek herhalde bu da yanlış olur.” ifadelerini kullandı.
Afrin ve terörle mücadele konusundaki soru üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
“Şunu bir defa rahatlıkla söyleyebilirim; Biz şu anda belki şah damarını terörle mücadelede kesmiş olamayabiliriz ancak şah damarı çok ciddi bir darbe yedi ve kanamada. Bunu söyleyebilirim. Zira, sayılar içeride, bakın ciddi manada düştü. Artık yüzlerle konuşuluyor ve bunlar tabii kısa bir sürenin şeyleri değil. Çok uzun süredir devam eden bir terörle mücadelenin ürünü. Bakın son 3 yılda yurtiçi ve Kuzey Irak’ta YPG, PKK ile mücadelede 16 bin 650 terörist etkisiz hale getirildi.”
“Buna bu son operasyonlar dahil mi?” şeklinde soru üzerine Erdoğan, bunun son rakamlar olduğunu, Zeytin Dalı Harekatı’nda 20 Ocak’tan bu yana 4 bin 254 teröristin etkisiz hale getirildiğini dile getirdi.
“SAYIN MACRON’A DUYURULUR”
DEAŞ’la mücadeleye ilişkin rakamları da paylaşan Erdoğan, “Aynı şekilde DEAŞ’la mücadelede Fırat Kalkanı Harekatı’nda 3 bin 60 DEAŞ mensubu. Bu Sayın Macron’a duyurulur. Çünkü sık sık hep bizi DEAŞ’ı koruyan, böyle gösteriyor. Kendisine bunları anlattığım halde yine aynı şeyi söylüyor.” dedi.
Yurtiçindeki operasyonlarda 146 DEAŞ mensubunun etkisiz hale getirildiğini, DEAŞ’la iltisaklı 14 derneğin kapatıldığını, 53 bin 781 kişiye ülkeye giriş yasağı konulduğunu, 5 bin 540 kişinin DEAŞ’la bağlantılı olarak sınır dışı edildiğini belirten Erdoğan, 5 bin 402 zanlının da gözaltına alındığını, 902’sinin tutuklandığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Daha ne anlatayım? Bu mücadeleyi gerek DEAŞ, gerek PKK, gerek PYD, gerek YPG bütünüyle veriyoruz ve bundan sonra da bunu vermeye devam edeceğiz. Tabii burada benim elhamdülillah hamd ettiğim bir şey var, artık gerek polisimiz, gerek jandarmamız gerek silahlı kuvvetlerimiz, gerek güvenlik korucularımız bu konuda çok ciddi deneyim sahibi oldu. Güvenlik korucuları artık gençleştirildi. O babalar, onlar emekli edildi. Şimdi onların bir çoğunun ya çocukları ya yeğenleri, onlar belli yaş gruplarının altında onlar bu güvenlik korucuları olarak çalışmaların içerisine dahil edildi. Aklımda kaldığı kadarıyla 50 bine yakın öyle bir ekibimiz var ve bütün bunlar bu mücadelenin dağ taş demeden içindeler. Bu süreci kararlı bir şekilde devam ettiriyorlar.”
Afrin’in yeniden imarı konusunda ise Erdoğan, orada bir yönetimin oluşturulduğunu, yerli insanlarından oluşturulan ekiplerle çalışmaların sürdürüldüğünü, Türkiye’den bazı belediyelerin de kardeş şehir benzeri anlayışıyla hibeler yaptığını anlattı.
El yapımı bombalar, mayınlara karşı da güvenlik güçleri tarafından çalışmaların yürütüldüğünü ifade eden Erdoğan, “Bir an önce oranın idari anlamda da yapısının güçleneceğine inanıyoruz. Tecrübelerimizi, deneyimimizi onlara aktararak orayı kendi ayakları üzerinde durur hale getireceğiz.” dedi.
“AFRİN’DEKİ KÜRT KARDEŞLERİMİZE YÖNELİK MÜCADELEMİZ OLMADI”
“Kürt kökenli vatandaşlarımıza dönük bu süreç içinde nasıl bir mesajınız olacak?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
“Benim ülkemdeki Kürt kardeşlerim, vatandaşlarımın bilmesi lazım, bizim Afrin’deki Kürt kardeşlerimize yönelik orada bir mücadelemiz olmadı. Biz, oradaki teröristlere karşı bu mücadeleyi verdik. Bu terörist Kürt de olabilir başka etnik unsurlardan da olabilir ama ağırlıklı kusura bakmasınlar burada Kürt etnik unsuruna mensup olanlar ağırlıkta ve yabancılar da bunların arasında var. Bunları da bilmeleri lazım. Batılılar da var. Bunların içerisinde Fransızlar var, bunların içerisinde ta bakıyorsunuz Arjantin’den falan gelme kişiler var. Bütün bunlarla beraber oluşturdukları bu terör örgütü bu mücadeleyi orada sürdürdü. Bunların içerisinde Amerikalılar var. Bütün bunlara karşı bu mücadele yürütüldü ve başarıyla da sonuçlandı.”
Münbiç’e ilişkin ABD ile yapılan görüşmelerin sorulması üzerine Erdoğan, “Yeni Dışişleri Bakanı Pompeo henüz daha göreve tam manasıyla başlamadı ama ancak bazı açıklamalar geliyor. Fakat mesela Münbiç’le ilgili olarak aldığımız duyumlarda Fransızların, özellikle Münbiç’e yönelik bazı gayretlerinin olduğunu şu anda gözlemliyoruz.” dedi.
“Asker gönderme mi?” şeklindeki soru üzerine “Evet. O yönde” cevabını veren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şimdi tabii bu yaklaşım tarzı hoş değil ama zaten bunlar koalisyon güçleri olarak beraber hareket ettiler ama ne kadar kişiyle şu anda oradalar bunu bilemem. Fakat temennim odur ki bu noktada yani kendilerini üzecek bir iş yapmasınlar. Çünkü bu konuda oradaki aşiretler vesaire yüzde 90’ı oranın Arap’tır. Eğer onlar orada PYD’yle veya YPG’yle müşterek hareket etme durumuna gelirlerse aynen Afrin’de olan tablo orada da meydana gelebilir. Çünkü oranın yerli halkı ki ağırlıklı aşiretlerdir, bu aşiretler kesinlikle bunları kabul etmiyorlar. Hep bize gelen şey ‘Bizi bunlardan kurtarın’ ve ‘Biz burada her türlü mücadeleye hazırız’. Biz de onlara diyoruz ki Fransızlara, Amerikalılılara, ‘Bakın siz bize başta söz verdiniz, Sayın Obama bize söz verdi. Biz buradan en kısa zamanda çıkacağız, Fırat’ın doğusuna geçeceğiz. Siz de aynı şeyi söylediniz ama yapmadınız. Hala yapmıyorsunuz. Eğer müttefiksek, bölgede müşterek bazı hareketlerin içine gireceksek gelin bu adımları beraber atalım. Yoksa kusura bakmayın.”
“SEN BÜYÜKSEN TÜRKİYE SENDEN KÜÇÜK MÜ?”
“Soçi ve Ankara zirvesi. Sonrasında bir Tahran zirvesi planlanıyor. O zirve ne zaman yapılacak? Astana sürecinden bahsederken ‘Kapımız kapalı değil. Katılmak isteyen diğer ülkelere de açıktır’ demiştiniz. Amerika Birleşik Devletleri, ‘biz de o sürece katılmak istiyoruz’ derse yanıt ne olur?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şu yanıtı verdi:
“Zaten bu noktada daha önce elçi düzeyinde katıldılar Astana’ya. Orada bir mani yok. Yani şu anda yine böyle bir arzuları olursa bu konuda biz kapıyı açarız. Mesela İstanbul Zirvesi’ne biz, Türkiye-Rusya-İran olarak; önce Fransa Cumhurbaşkanı katılmak istedi. Bunu bana söyledi. Ben de kendisine eğer gelmek istiyorsanız ben dedim hemen İran’la görüşmemi yapayım, aynı zamanda Sayın Putin’le, bu görüşmeyi yaptıktan sonra sizleri Ankara’daki bu zirveye davet ederiz. Sonra ben gerek Ruhani ile gerekse Putin’le yaptığım görüşmede kendileri, yani ‘Bizim için bu konuda olumsuzluk söz konusu değil, memnun oluruz’ dediler. Ben kendisine bu konudaki düşünceleri ilettim. Hatta dedim bunu üç artı bir şeklinde de yapabiliriz’ dedik. Fakat daha sonra bunlar Afrin’deki bu gelişmelerden, bize şunu söylediler, ‘Afrin’den çekilirseniz gelebilirim’. ‘Ben size böyle bir teklifte bulunmadım ki. Siz benden böyle bir talepte bulundunuz. Ben de sizin bu talebinizi nezaketle Sayın Putin’e ve Ruhani ile… Şimdi siz benimle pazarlık ediyorsunuz. Afrin konusunda lütfen bir daha bizimle pazarlığa girmeyin, burada sizin de pazarlık edilecek hiçbir konumuz yoktur.’ İşi öyle bitirdik ve biz de görüşmelerimizi Ankara’da üçlü olarak yaptık. Şimdi bunlar geçmişte hep böyle alışmışlar. ‘Biz büyüğüz’… Sen büyüksen Türkiye senden küçük mü? Türkiye hakkı neyse bu hakkını sonuna kadar belirler ve masada kalıcıdır, masada belirleyicidir. Masayı da size terk etmeye mecbur değildir. Sen kalkacaksın, Elysee’de teröristleri misafir edeceksin, teröristleri orada ağırlayacaksın, ondan sonra bizden el bebek, gül bebek böyle bir temenni mi bekleyeceksin? Bunları hepsini kendisine söylediğim için rahatım, aynen söyleyebiliyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB’nin Türkiye’ye ilişkin raporunu değerlendirdi.
Raporun eskiden “İlerleme raporu” olarak anıldığının belirtilmesi üzerine Erdoğan, “İlerleme raporu mu gerileme mi?” şeklinde espri yaptı.
Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu rapor bizim için ‘yok’ hükmündedir. Bunun kıymeti harbiyesi yoktur. Şimdi mesela benzer bir tabloyu Varna’da yaşadık. Bizden Yunan askerleriyle ilgili, bunların verilmesini istediler. Biz de kendilerine dedik ki; ‘Eğer böyle bir şeyi bizden talep ediyorsanız, önce bizim devletimize darbe yapan FETÖ’cüler var. Asker onlar da. Onların bize verilmesi lazım. Onlar bize verilirse biz de bunları şu anda masaya yatırırız. Çünkü bunlar sınır ihlali yapmıştır’. Sınır ihlali yapanlara geçmişte bizim askerlerimize aklımda kaldığı kadarıyla mesela bir keresinde bir askerimiz böyle bir sınır ihlali yaptı 6 ay mahkumiyet verdiler. Dolayısıyla biz şimdi burada aynı durumla bir defa karşı karşıya kalmayız. Burada bir sınır ihlali yapılmıştır, dolayısıyla bu sınır ihlalinin kaldırılması için bunlarla ilgili bu gündemi masaya getirebilmek için siz devletimize darbe yapan bu kişileri bize iade edeceksiniz, biz de bunun üzerinde yargıda gerekli adımları atarız, dedik ve Varna’da bu işi böyle kapattık. Fakat Yunanistan çok farklı bir konumda bulunuyor şu anda. Biz Yunanistan’a bunu anlatamıyoruz.”
Türkiye’den kaçan FETÖ’cülerin önce Yunanistan’a uğradıklarını oradan da Avrupa’nın değişik yerlerine dağıldıklarını kaydeden Erdoğan, “Önce bunları halledin. Biliyorsunuz ki böyle bir durumla karşı karşıyayız. Asıl siz bizi zora sokuyorsunuz. Biz kolay kılalım istiyoruz ama siz bu noktada değilsiniz ve şu anda da açıklanan bu rapor, kesinlikle tamamıyla ilişkileri bozmaya yönelik bir rapordur. Yapıcı olmaktan tamamıyla uzaktır ve yok hükmündedir.” diye konuştu.
Ege’deki kayalıklar konusunda Yunanistan’ın gerginlikler ürettiğinin hatırlatılarak, “Nedir Yunanistan’ın amacı size göre?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
“Onu bir yerde aslında Yunanlılara sormak lazım. Siz ne yapıyorsunuz? Böyle üç tane kendini bilmez gelip de o kayalıklarda böyle bir bayrak asma yarışına, hastalığına nereden kapıldı? Siz bunu bilmiyor musunuz ki buralarda böyle bir şey yapılırsa anında cevabını bulacaktır. Nitekim bunu yaptılar ve anında da bizim SAT komandolarımız oraya müdahale edip oradan onların bayrağını indirip tekrar kayalıkları kendi haline dönüştürdü. Yani biz bütün bu süreç içinde bir suların ısınması diye bir şeyi istemiyoruz. Böyle bir gayretin içinde değiliz. Biz Yunanistan’a bir komşumuz olarak bakıyoruz. Öyle veya böyle bazı sıkıntılar olsa bile bütün bunları aşalım istiyoruz.”
“BİZİM ARTIK DÜNYADA BARIŞA İHTİYACIMIZ VAR”
Bunların yaşanmamasını istediklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Oturalım masaya, yani bu işleri artık bir kenara koyalım. Yok bilmem şu kadar ölçü, bu kadar ölçü filan falan. Bu deniz, hava… Buradan uçaklar, gemiler rahatlıkla gelsin geçsin. Herhangi bir fiili müdahale olmadıktan sonra niçin şu güzelim barışı gölgeliyoruz, lekeliyoruz? Bizim artık dünyada barışa ihtiyacımız var. Kaldı ki sizlerle olan barışımız bizim, hiçbir ülkeyle olan barışa benzemez. Yıllar yılı ülkemizde bizim Rum vatandaşlarımızın sayısı az değildi. Öyle mi? 10 binler, 100 binler… Böyleydi. Ama maalesef bizim ülkemizde de olan bazı hatalı davranışlar sebebiyle tabii buradan çok Rum vatandaşımız ne yazık ki Yunanistan’a gitmek durumunda kaldı. Bizim de hatalarımız var. Bunu da görmemiz lazım. Şimdi diyoruz ki gelin, Yunanistan’da Çipras bir başbakan olarak genç, dinamik, ‘Yeni bir adım atalım’ arzusundadır, isteğindedir. Son ziyaretimde cumhurbaşkanını aynı havada gördüm. Gelin o zaman bunları masaya yatıralım, ama ‘Sen mi daha fazla aldın? Ben mi daha fazla verdim?’ filan bu kavgaları bırakalım. Sonunda bu deniz ya, öbürü hava. Buralarda rahat rahat gemiler geçsin, uçaklarımız uçsun vesaire. Bunu yapamamak bize başka sıkıntılar getiriyor. Getirince de işte ne yazık ki bedeli bu işin ağır oluyor. Biz istiyoruz ki artık buna noktayı koyalım.”
“Türkiye, Yunanistan için bir tehdit mi?” sorusu üzerine Erdoğan, “Onlar öyle kabul ediyorsa, ben bir şey diyemem. Ama bizim böyle durup dururken kimseyi tehdit etme hastalığımız yok.” dedi.
Erdoğan, “25 Haziran sabahı, cumhurbaşkanı adayı olarak yüzde kaç oyla seçilmeyi umut ediyorsunuz? Asgari bir oy hedefiniz var mı?” sorularına, “Hiç yıldızları sayma şeyine girmedim, ama biz, azami gayretimizi ortaya koyacağız. Seçime en hazırlıklı siyasi parti olarak inanıyorum ki Rabbim bize milletimizin gönlündeki en zengin mahalli lütfedecektir, verecektir. Bize düşen görev, birinci derecede sebeplere müracaattır. Zafer, bu noktada Rabbimizden inşallah. Milletimizin gönlüne sınır çizgisini çizmeyelim. Onun gönlündeki sınır çok geniş. AK Parti’yi de o zaten layık olduğu yere inşallah oturtmuştur.” yanıtını verdi.
Dünyanın 10 dev projesinin 6’sının Türkiye’de olduğuna değinen Erdoğan, şunları anlattı:
“Bunlardan biri Kanal İstanbul. Proje, yapım ihalesi noktasına geldiğini söyledi. Bir diğeri, bu yıl içerisinde ilk etabını açacağımız ki yıllık yolcu kapasitesi 90 milyon olan üçüncü havalimanı. 2023’te asgari 150 milyon yolcu kapasitesine ulaşacak. Birinciliğe aday bir havalimanı olacak. Bir diğeri, Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu, Malkara-Çanakkale 1915 Çanakkale Köprüsü. Bu da dünyanın asma köprülerde bir numarası. İnşallah 5,5 yılda bu da tamamlanacak. Gelibolu ayağının temeli atılmıştı, şimdi de Lapseki’nin temelini 18 Mart’ta attık. Bir diğeri Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Projesi. Bu da yine dev bir proje. İnşallah 2020’de bunu da bitiriyoruz. Bir diğeri Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Projesi, bu yıl sonu itibarıyla bitireceğiz. Bursa-Bilecik Hızlı Tren Projesi de 2019’da inşallah bitecek. Çok önemli projelerden biri de 3 katlı Büyük İstanbul Tüneli. Bu da 3,5 milyar dolarlık bir proje. İnşallah 5 yılda burayı da hizmete alacağız. Konya-Karaman Hızlı Tren Projesi’ni bu yıl inşallah hallediyoruz. Burada çok önemli bir proje daha var ki Sivas-Erzincan Hızlı Tren Projesi, yaklaşık 6 milyar lira. Bunu demek ki 1,5 milyar dolarlık bir proje olarak söyleyeyim. Bunun da inşallah 2023 bitişi olacak. Menemen-Aliağa-Çandarlı Yolu’nu, 2020’de bitireceğiz. Ankara-Niğde Otoyolu da 2020’de bitecek. Kuzey Marmara Otoyolu Kınalı Odayeri Kesimi, 3 yılda inşallah bunu hizmete açacağız. Çalışmaları yoğun bir şekilde devam ediyor. Kuzey Marmara Otoyolu Kurtköy-Akyazı Kesimi’ni inşallah 3 yılda hizmete açacağız. Yaklaşık 1 milyar dolarlık bir proje.”
Erdoğan, “Bu adımla nereye doğru gittiğimizi ortaya koymak lazım. Muhalefet bu noktada ne ortaya koyar onu bilemem. Biz zaten bugüne kadar bu ülkede hep hizmetleriyle anılan hükümetler kurduk. İnşallah şimdi de başkanlık sisteminin özellikle çerçevesini farklı oluşturacağı bir dönemin içerisinde olacağız. Tüm ülkem için hayırlı olsun.” dedi.
DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’da toplu açılış törenine katıldı






Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’da toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Her seçimde bize en güçlü şekilde destek veren milletimiz sayesinde, sadece ülkemizi eşi benzeri görülmemiş eser ve hizmetlere kavuşturmakla kalmadık. Aynı zamanda, terör örgütlerinden darbecilere, küresel vesayetçilerden ekonomik tetikçilere kadar, istiklalimize ve istikbalimize göz dikenlerin tamamının da hakkından geldik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muğla Adliye Sarayı yanındaki miting alanında Marmaris-Datça Yolu, Milas İçme Suyu Arıtma Tesisi ve Bodrum Devlet Hastanesi ile Yapımı Tamamlanan Diğer Projelerin Toplu Açılış Töreni’nde konuştu.
Marmaris ziyaretleri dışında epeydir Muğla’yla hasret gideremediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğlalılara “Sizleri özlemişiz” diye seslendi.
Bugün hem özlem gidermeye hem de şehre kazandırdıkları eser ve hizmetlerin resmî açılışlarını yapmaya geldiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karşımda muhteşem bir katılım görüyorum. Bugün Muğla bir başka” dedi.
Eser ve hizmet siyasetlerinin en güzel örneklerini Muğla’da görmenin mümkün olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muğla’nın her karış toprağında izimiz var, emeğimiz var. Hamdolsun Muğla’mız da tarımıyla, turizmiyle, ticaretiyle bu emeklerimizi üretime, istihdama, kazanca dönüştürme konusunda çok başarılı” değerlendirmesini yaptı.
Geride kalan 20 yılda ülkenin altyapısından üstyapısına kadar tüm eksiklerini gidermiş, Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını önemli ölçüde tamamlamış olarak milletin huzurunda olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın geçmeye hazırlandığı yeni yönetim ve ekonomi düzeninde, Türkiye’yi hak ettiği seviyeye çıkarmanın ilk adımını attıklarını gördüğünü söyledi.
“ÜLKEMİZİ EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ ESER VE HİZMETLERE KAVUŞTURDUK”
Şimdi daha büyük hedeflerle, daha büyük bir öz güven ve güçle yönlerini geleceğe dönmüş durumda olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan 12 yıl önce 2023 hedeflerimizi ilk açıkladığımızda zihinlerini geri kalmışlık ve faşizm kapanına hapsetmiş birileri, kendi akıllarınca bizi küçümsemiş, alaya almışlardı. Hep yaptıkları gibi 2023 hedeflerimizi hayata geçirmek için başlattığımız her programa, her projeye, yatırıma ne diyorlardı? ‘Yapamazsınız.’ diyorlardı. Böyle engellemeye çalıştılar ve bu onlar için hezeyandı ama bunu dün gibi hatırlıyoruz” diye konuştu.
Yatırımlara karşı çıkanlara kulak asmadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tabii biz AK Gençlik’le, AK kadrolarla bunlara yüz vermedik. Hiç kulak asmadık. Bizim baktığımız tek yer milletimizdir, milletimizin özlemleridir, milletimizin talepleridir, milletimizin ihtiyaçlarıdır. Hamdolsun her seçimde bize en güçlü şekilde destek veren milletimiz sayesinde sadece ülkemizi eşi benzeri görülmemiş eser ve hizmetlere kavuşturmakla kalmadık aynı zamanda terör örgütlerinden darbecilere, küresel vesayetçilerden ekonomik tetikçilere kadar istiklalimize ve istikbalimize göz dikenlerin tamamının da hakkından geldik. Kendi milletinden umudunu kesenlerin, ülkemizin kutlu yürüyüşünü engellemek için sergiledikleri kepazeliklere rağmen Cumhuriyetimizin 100. yılına coşkuyla, gururla, heyecanla girdiğimiz bir döneme ulaştık.”
“BU MİLLET TERÖRDEN BESLENENLERE, KAN EMİCİLERE BU ÜLKEDE YOL VERMEZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, havaalanından buraya gelene kadar yol boyu tıklım tıklım olduğunu aktardı.
Müstemleke zihniyetlilerin kepazeliklerinin bitip tükenmek bilmediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz günlerde Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücüne güç katacak bir savunma sanayi projemizin açılışında, ordumuzun komutanlarıyla birlikte yaşadığımız sevince tahammül edemediklerini hep birlikte gördük. Bay Kemal, Sakarya Arifiye’de bu ordunun başkomutanı olarak Tayyip Erdoğan ne yaptı? Orada Fırtına obüslerinin teslim törenini yaptı. Senin hayatında, senin aklında böyle bir şey var mı, böyle bir şey yapabilir misiniz? Altay tanklarının teslimini yaptık Bay Kemal. Bunlarla ordumuz çok daha güçlü. Ordumuz bunlarla o terör örgütlerini ne yaptı? İnlerine gömdü inlerine. Bay Kemal, sen bu teröristlerle dirsek dirseğe dolaştın. Cezaevlerindeki teröristleri de nasıl çıkarırız diye bunun gayreti içerisindesin. Boşuna uğraşma, o teröristler öyle oralardan çıkamazlar. Ama bu şimdiden vadediyor. Yahu, Diyarbakır’da 51 vatandaşımızın ölümüne neden olan bu Demirtaş değil miydi? Şimdi çıkmış bu, ‘onları çıkaracağım’ diyor. Bu millet sana bu yolu açmaz. Bu millet terörden beslenenlere, kan emicilere bu ülkede yol vermez.”
Millete güvendiğini ve millete inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Bu yolda böyle yürüyeceğiz. El ele yürüyeceğiz, omuz omuza yürüyeceğiz. Hak ve özgürlük denilince biz milletimizle el ele olmayı anlarız, kan emicilere asla prim vermeyiz. Ama bu zihniyet önce Sakarya Arifiye’deki fabrikanın bu seviyeye gelmesini sağlayan yatırımlarımızı sabote etmek için yapmadığını bırakmadı. Her türlü yalan ve iftirayı kullanarak yürüttüğü bu ihanet kampanyasında başarılı olamayan bu habis zihniyet, bu defa doğrudan kahraman ordumuzu ve şerefli komutanlarımızı hedef alarak asıl niyetini gösterdi.”
“Muğla seninle gurur duyuyor” sloganları üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben de sizinle gurur duyuyorum. Gönüllerde köprüler kuralım ve destanları beraber yazalım” karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her gün sınırlarımızı taciz eden Yunanistan’a, elinde on binlerce masumun kanı olan PKK’ya, ülkemizin son dönemde gördüğü en büyük ihanet çetesi olan FETÖ’ye, egemenliğimizi hedef alan ülkelere, velhasıl Türkiye ve Türk milleti düşmanlarına göstermediği, gösteremediği tepkiyi, ordumuzun komutanlarına fütursuzca sergileyen, seviyesizce hakaret eden bir kişi bu ülkenin siyasetçisi olabilir mi? Kardeşlerim anayasamıza göre bu kardeşiniz, bu ordunun başkomutanıdır. Bunu ben söylemiyorum anayasamız söylüyor.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandakilerin “Bir gece ansızın gelebiliriz” sloganları üzerine de “Aynen öyle, bir gece ansızın gelebiliriz ve geleceğiz” ifadesini kullandı.
“KENDİ ÜRETİMİNİ YAPABİLEN TÜRKİYE GERÇEĞİNE TAHAMMÜL EDEMİYORLAR”
Muhalefetin, ülkenin ve milletin hangi menfaatini savunacağını ve hangi hedefini hayata geçirebileceğini soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii biz bunların asıl karın ağrılarını çok iyi biliyoruz. Bunlar Arifiye’deki atıl fabrikanın, ülkenin savunma sanayiinin en önemli üretim tesislerinden biri olmasından rahatsızlar. Bunlar karasından havasına, denizinden siberine kadar savunma sanayiinin her alanında kendi tasarımını, kendi üretimini yapabilen Türkiye gerçeğine tahammül edemiyorlar. Bunlar, terörü sınırları içinde bitirmekle kalmayıp sınırları ötesinde de teröristlerin başını ezen Türkiye fotoğrafına dayanamıyorlar” dedi.
Muhalefetin, küresel krizler karşısında diz çöküp teslim olmak yerine krizleri fırsata dönüştüren Türkiye tablosunu içlerine sindiremediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çünkü bunların tüm hayatları, vesayetçilerin ve darbecilerin yönetimini kendilerine altın tepside sunduğu ülke hayaliyle geçmiştir. Rahmetli Menderes’i idam sehpasına gönderip ülkenin başına böyle çullandılar. Rahmetli Demirel’i muhtıralarla yıpratıp ülkenin başına böyle çöreklendiler. Rahmetli Özal’ı binbir yalan ve iftirayla devreden çıkartıp ülkenin başına böyle musallat oldular. İktidara geldiğimiz ilk günden itibaren bize de aynısını yapmak için çok uğraştılar. Ülkeye ve millete daha büyük hizmetler kazandırmak için harcamamız gereken vaktimizin ve enerjimizin bir kısmını, bunlarla mücadeleye ayırmak mecburiyetinde kaldık. Partimizi kapatmaya teşebbüs etmekten sokakları karıştırmaya, terör örgütlerini cesaretlendirmekten darbecilere alkış tutmaya kadar her yolu denediler. Dışarıda ve içeride Türkiye’yi hedef alan kim varsa hepsinin yanında bunlar yer aldılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, işte ben şu anda karşımdaki bu muhteşem kalabalığın, az önce resmî rakamını sordum, dedim ne kadar? Resmî rakamı aldım, elhamdülillah 50 bine varan bir katılımla bugün buradayız. Bunlar bir tek kendi ülkelerinin, kendi insanlarının mücadelesine destek olmadılar. Şimdi de aynı kafayla, yeni oyunlar peşinde koşuyorlar.”
“BUNLAR ANAYASA’YI DA HİÇ OKUMAMIŞLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, altılı masaya değinerek, “Bir masa kurmuşlar, etrafındaki herkesten ayrı ses çıkıyor. Herkes ayrı baş çekiyor, herkes ayrı hesap yapıyor. Bunlar Anayasa’yı da hiç okumamışlar. Sen nasıl oluyor da daha seçilmemişsin ve seçilmediğin hâlde nasıl oluyor da ‘hemen seçime gideriz’ diyorsun? Neyse, olanlar oldu. Bunların, ‘Allah bir’ dediğine inanın, başka hiçbir şeye inanmayın. Çünkü Allah bir” dedi.
“Masanın altında, üstünde sakladıkları, gözükmeyen ortakları ayrı telden çalıyor” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha ortada fol yok, yumurta yok. Sizin deyiminizle şerlenmelerinden, şımarmalarından yanlarına varılmıyor. Çünkü bunlar sadece zarar dostudur. Ülkenin ve milletin iyiliğini istedikleri tek bir örnek görülmemiştir. Ülkemize 20 yıldır kazandırdığımız her eser ve hizmeti, demokrasi ve kalkınma atılımlarımızın tamamını nasıl bunlara rağmen yaptıysak inşallah Türkiye Yüzyılı vizyonunu da aynı şekilde hayata geçireceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandakilere, “Bunun için şimdi Muğla’dan destek istiyoruz. Öyle bir ses verin ki altta Akdeniz’in, üstte Marmara’nın her karışından duyulsun. Muğla, 2023’te güvenli, huzurlu, müreffeh Türkiye’nin yolunu bir kez daha açmaya hazır mıyız? Muğla, Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa etmeye hazır mıyız? Muğla, dışarıda Türkiye düşmanlarının, içeride onların maşalarının heveslerini bir kez daha kursaklarında bırakmaya hazır mıyız? Muğla, bir olarak, iri olarak, diri olarak, kardeş olarak hep birlikte Türkiye olarak 2023’te Cumhuriyetimizin yeni asrını karşılamaya hazır mıyız?” diye seslendi.
Alandakilerin hep bir ağızdan “evet” karşılığını vermesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbim sizlerden razı olsun” dedi.
“5 MİLYAR 221 MİLYON LİRA YATIRIM BEDELİNE SAHİP PROJELER”
Vatandaşlarla her buluşmalarının bir eser ve hizmet şöleni şeklinde gerçekleştiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bugün de Muğla’da çeşitli kurumlarımızca şehrimize kazandırılan 5 milyar 221 milyon lira yatırım bedeline sahip projeler ile ilçe belediyelerimizin 523 milyon liralık yatırımlarının resmî açılışını yapıyoruz. Eğitimde, anaokulundan liseye kadar çok sayıda yeni okulumuz ile aralarında deprem güçlendirme çalışmalarının da bulunduğu diğer yatırımlardan oluşan 17 projeyi resmen hizmete açıyoruz. Ziya Paşa ne diyor? ‘Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.’ Üniversitemizin yeni fakülte ve yüksekokul binaları ile altyapı ve çevre düzenlemeleri çalışmalarının resmî açılışını da buradan yapıyoruz. Menteşe’deki 2’şer bin kişi kapasiteli iki öğrenci yurdunun, Fethiye’deki 1350 kişilik öğrenci yurdunun, Bodrum Gençlik Merkezi ve Spor Salonu’nun, Dalaman Spor Salonu’nun, Marmaris Stadı’nın, Milas Spor Salonu’nun resmî açılışlarını da bugün gerçekleştiriyoruz. Sağlıkta, Bodrum’da 150 yataklı, Milas’ta 150 yataklı, Yatağan’da 100 yataklı devlet hastanelerimiz ile Ula Sağlık Merkezi’ni hizmete açıyoruz. Ulaştırmada, Muğla-Kale yolunun tamamlanan 6 kilometresi ve tünelinin, Bozburun-Datça yolunun tamamlanan kısımlarının, Milas tarihî Sarıçay Köprüsü restorasyonunun açılışlarını da bugün yapıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarımda, Milas İçmesuyu İsale Hattı ve Arıtma Tesisi, Menteşe Göktepe sulaması, Seydikemer Eşen Çayı ve Akçay Deresi ıslahı, Girme ve Seki Arazi Toplulaştırması, ilçelerdeki göletlerin ağaçlandırma çalışmaları ile ORKÖY ve kırsal kalkınma yatırımları hibe desteklerinin resmî açılışlarını gerçekleştireceklerini belirtti.
Çevre ve şehircilikte 644 milyon liralık bir yatırımla tamamlanan Muğla Kanalizasyon Şebekesi ve Arıtma Tesisi ile ilçelerdeki altyapı yatırımlarının da resmî açılışlarını yapacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerjide aralarında 422 milyon liralık yatırım olan Yatağan Pamukkale Enerji İletim Hattı’nın da bulunduğu çok sayıda yatırımı da hizmete açacaklarını söyledi.
Valilik tarafından tamamlanan yol yapımları, antik kentlerdeki kazılar, restorasyonlar, çevre düzenlemeleri, çeşitli kurumların hizmet binaları ve diğer yatırımlar ile Köyceğiz, Ula, Kavaklıdere, Ortaca, Dalaman, Seydikemer ve Yatağan belediyelerinin 86 ayrı projesini de resmen hizmete açtıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bu yatırımların şehre hayırlı olmasını diledi.
“MUĞLA’YA TOPLAM 50 MİLYAR LİRA TUTARINDA KAMU YATIRIMI YAPTIK”
Emeği geçen bakanlıkları, belediyeleri ve kurumları da tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İktidara geldiğimiz günden bugüne Muğla’ya toplam 50 milyar lira tutarında kamu yatırımı yaptık. Laf ola beri gele yok, icraat, icraat, icraat” diye konuştu.
Eğitimde 3 bin 325 yeni derslik kazandırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlik ve sporda 11 bin 157 kişi kapasiteli yükseköğrenim yurt binaları açtıklarını, toplam 69 spor tesisi inşa ettiklerini söyledi.
Kentteki ihtiyaç sahiplerine toplam 2,5 milyar lira tutarında kaynakla destek olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sağlıkta toplam 1541 yataklı 16 hastane dahil 38 sağlık tesisi inşa ettik. Çevre ve şehircilikte Muğla’da 3 bin 355 konutun yapımını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. 953 konutun yapımına devam ediyoruz. Muğla için İlk Evim projemiz kapsamında toplam 2 bin 599 konut inşa edecek, İlk Arsa projemiz kapsamında da 5 bin 500 altyapılı arsayı sizlerin hizmetine sunacağız. İktidara geldiğimizde Muğla’da 8 adet atıksu arıtma tesisiyle belediye nüfusunun yüzde 25’ine ulaşılabilir iken bugün 33 adet atık su arıtma tesisiyle belediye nüfusunun yüzde 94’üne hizmet veriyoruz. Ulaştırmada 90 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğuna 367 kilometre ilave yaparak toplamda 457 kilometreye ulaştırdık. Geçtiğimiz yıl 4,6 milyon yolcu kapasitesine ulaşan Dalaman Havalimanı’nı ve geçtiğimiz yıl yaklaşık 4 milyon yolcu kapasitesine ulaşan Milas Bodrum Havalimanı’nı yeniledik. Ören ve Turgut Reis yat limanlarını, Bodrum ve Güllük iskelelerini tamamlayıp şehrimize kazandırdık.”
“234 MİLYON FİDANI TOPRAKLA BULUŞTURDUK”
Tarım orman alanında Muğla’ya 8 baraj, 7 içme suyu tesisi, 18 sulama tesisi, bir arazi toplulaştırma, 66 taşkın koruma tesisi, 7 gölet ve 10 hidroelektrik santrali inşa ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaptığımız sulama projeleriyle Muğla’da yaklaşık 105 bin dekar zirai araziyi sulamaya açtık, 60 bin dekar arazinin sulanmasına hizmet edecek 5 barajın inşası sürüyor. Şehir genelinde 110 bin hektar alanda çalışma yaparak 234 milyon fidanı toprakla buluşturduk” diye konuştu.
Arıcılığı geliştirmek ve organik bal üretimini desteklemek için 14 bal ormanı kurduklarına da işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, çiftçilere toplam 2,1 milyar liralık tarımsal destek verdiklerini, 9 tarımsal ovayı da koruma altına aldıklarını söyledi.
Muğla’daki turist sayılarına ilişkin de bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yabancı turist sayısına göre ilk üçte, iç turizmde ise ilk sırada yer alan Muğla’mızın toplam turist sayısı, önceki yıla göre yüzde 37 artış göstererek 6 milyonun üzerine çıktı” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’ya sanayi ve teknolojide, bir teknopark ile 2 araştırma geliştirme merkezi kurduklarını da belirterek şunları kaydetti: “İşverenlerimizi toplam 4,1 milyar lira tutarındaki prim teşvikiyle destekledik. Enerjide Muğla’ya, Menteşe’ye, Yatağan’a, Ula’ya, Kavaklıdere ve Bayır’a doğal gaz arzını sağladık. Bitmedi, önümüzdeki dönemde Bodrum, Dalaman, Datça, Fethiye, Köyceğiz, Marmaris, Milas, Ortaca ve Seydikemer’e doğal gaz arzını inşallah sağlayacağız. Gördüğünüz gibi ne kadar özetlersek özetleyelim, Muğla’ya hizmetlerimizi anlatmakla bitiremiyoruz, inşallah önümüzdeki dönemde şehrimizi daha çok, daha büyük hizmetlerle buluşturacağız. Türkiye Yüzyılı destanını Muğla’yla, siz Muğlalılarla birlikte yazacağız. Zaman daraldı, seçime ana kademe yoğun bir şekilde gidiyor muyuz? Sandıkları patlatıyor muyuz? Şimdi öyle bir seslenelim ki tüm Türkiye duysun. Muğla’dan inşallah sandıkları patlatarak geleceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından, hizmete alınacak projelerin bulunduğu noktalara canlı bağlantı yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberindekilerle kurdele keserek hizmete alınan eserlerin toplu açılışını yaptı.
Törene, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu da katıldı.

DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rami Kütüphanesi Açılış Töreni’ne katıldı





Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rami Kütüphanesi Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Ülkemizin, özellikle de İstanbul’un tarihî ve kültürel mirasına sahip çıkmayı, ecdada karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak görüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rami Kütüphanesi Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıları selamlayarak kütüphanenin hayırlı olması temennisinde bulundu.
Hayatını kaybeden sanatçı Burhan Çaçan’a Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burhan Çaçan yürek tellerimizi titreten, güçlü sesi, kendine özgü yorumu ve her zaman koruduğu vakur duruşuyla hem halkımızın gönlünde taht kurmuş hem de Türk halk müziğine eşsiz katkılar yapmış bir sanatçımızdır. Merhum sanatçımız bizim de ilk gençlik yıllarımızdan itibaren severek dinlediğimiz, şahsiyetini hep takdir ettiğimiz gerçekten müstesna bir insandı. 45 yıllık sanat hayatı boyunca birbirinden değerli albümlere imza atan Burhan Çaçan vefatıyla geride doldurulması zor bir boşluk bırakmıştır. Rabbim merhum sanatçımızı rahmeti ve merhametiyle kuşatsın. Başta ailesi olmak üzere yakınlarına ve tüm sevenlerine sabır versin diyorum” ifadelerini kullandı.
Kütüphaneye dönüştürülen Rami Kışlası’nın ülkenin son 2,5 asırlık tarihinde çok önemli bir yeri olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin de buranın gıda çarşısına dönüştüğü dönemde peynir, sucuk ve pastırma satışı yaptığını söyledi.
Burada bir geçmişini kenara koymanın mümkün olmadığını, buranın top sahası olduğu dönemde futbol da oynadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama hepsinden öte Sultan 2. Mahmut 1828-1829’daki Osmanlı Rus Savaşı’nın askerî ve idari yönetimini bu kışladan yürütmüştür. Cumhuriyet döneminde de aynı amaçla uzunca bir süre kullanılan kışla daha sonra az önce ifade ettiğim gibi Gıda Toptancıları Sitesi de dâhil farklı biçimlerde değerlendirilmiştir” diye konuştu.
“İSTANBUL’UN EN BÜYÜK KÜTÜPHANESİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zaman içinde ciddi bir tahribata uğrayan bu abide eseri İstanbul’un en büyük kütüphanesi olarak düzenlemek için yürüttükleri çalışmaların nihayet sona erdiğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Rami’yi sadece bir kütüphane değil pek çok faaliyetin de yapılabileceği bir kültür merkezi olarak planladık. Buradaki kütüphanemiz haftanın her günü, günün 24 saati gençlerimiz başta olmak üzere kitapseverlere hizmet verecektir. Kullanım alanı 36 bin metrekareyi geçen, peyzaj alanı 51 bin metrekareyi bulan, diğer ilaveleriyle yaklaşık 110 bin metrekarelik bir alanda şu andaki yapıya kavuşmuş bulunuyoruz. Kütüphanemizde ilk etapta 2 milyonu aşkın kitap ve 4 bin 200 kişilik kapasitesiyle hizmete başlamasından memnuniyet duyuyorum. Kitap sayımız elbette zaman içinde daha da artacak. Kütüphane bünyesindeki Atatürk İhtisas Kütüphanesi de 25 bin ciltlik külliyatıyla kendi alanında önemli bir ihtiyacı karşılayacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rami bünyesindeki Yazma Eserler Kütüphanesi’nin de buraya ayrı bir derinlik katacağını dile getirerek günümüzün olmazsa olmazı dijital kaynakların da burada meraklılarıyla buluşacağını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kütüphanede emeği geçen herkesi tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin 100’üncü yılını 100 yeni kütüphaneyle karşılama hedefine adım adım yaklaştıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu eserin her türlü takdirin üzerinde olduğunu söyledi.
Ülkenin özellikle de İstanbul’un tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkmayı ecdada karşı sorumluluklarının bir gereği olarak gördüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstelik sadece bununla kalmadıklarını, modern sanatların ülkede yaygınlaşmasını sağlayacak projeleri de hayata geçirdiklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bünyesinde ülkenin en iyi altyapısına sahip bir kongre ve kültür merkezi, sergi merkezi ve kütüphaneyi milletin hizmetine sunduklarını anımsatarak, yine Cumhurbaşkanlığı’nın Çankaya Köşkü’ndeki, Tarabya Yerleşkesi’ndeki, Dolmabahçe’deki, Yıldız Sarayı’ndaki tarihî eserleri restore ederek, Vahdettin Köşkü’nü o yanmış hâlinden sonra bugünkü hâline getirerek, yeni baştan yaparak, tarihe sahip çıktıklarını dile getirdi.
Millî Saraylar Başkanlığını, Cumhurbaşkanlığına bağlayarak, ecdat yadigârı pek çok eserin ihyasını sağladıklarını, bunlarla beraber Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’ni yürütülen tüm olumsuz kampanyalara rağmen yeniden ve çok daha güzel bir şekilde İstanbul’un kültür sanat hayatına kazandırdıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Diğer yandan Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını 100 yeni kütüphaneyle karşılama hedefimize adım adım yaklaşıyoruz. Bir taraftan Kültür ve Turizm Bakanlığımız diğer taraftan Millet Bahçeleri bünyesindeki kütüphane çalışmalarıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, öte yandan belediyelerimiz, ülkemizi ve gençlerimizi kitapla buluşturmak için canla başla çalışıyor. Tabii üniversitelerimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın son dönemde bu konuda gösterdiği gayretlerin de yakın takipçisiyiz. Yeni bir anlayışla dönüştürdüğümüz ve inşa ettiğimiz kütüphanelerimizin gençlerimiz nezdinde gördüğü kabule gittiğim her yerde şahit oluyorum. Eskiler ‘şerefü’l mekin bil mekân’ derler. Yani bir mekânın şerefi, değeri, anlamı orada bulunanlarladır. Bu mananın bu sözün en iyi vücut bulduğu yerlerin kütüphaneler olduğuna inanıyorum. İşte burası böyle bir eserdir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerle birlikte tüm vatandaşların kütüphaneyle ünsiyeti ne kadar güçlendirilirse geleceğin o derece emniyette olacağının altını çizerek, “Az önce buradaki bir Anadolu Lisesi’nin mensubu gençlerimizle bir arada olduk. Ve ‘Cumhurbaşkanım 5 dakikada artık okulumuzdan buraya geliyoruz’ dediler. 5 dakika. ‘Başka?’ dedim, ‘Onları da söyleyin bakalım.’ Artık burada çorbanızı içecek misiniz? İçeceksiniz. Çayınızı içecek misiniz? İçeceksiniz. Kahvenizi içecek misiniz? İçeceksiniz. Kek, onu da yiyeceksiniz, para yok. Tabii çok mutlular. Yarın sabahtan itibaren bu uygulama da başlıyor” diye konuştu.
Geriye doğru bakıldığında, kütüphanelerin ne kadar zengin, ne kadar yaygın, ne kadar hareketliyse medeniyetin o derece ürettiğini, devletin o derece güçlü, milletin o derece müreffeh olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim medeniyetimiz kitapla, defterle, kalemle, mürekkeple, okumakla, anlamakla, sormakla, anlatmakla yoğrulmuş, ilimle, irfanla, hikmet ve tefekkürle kıvamını bulmuştur. Duvarları kitaplarla dolu bir kütüphaneyi en kıymetli hazinelerden daha üstün tutan ecdadımız, her kütüphaneyi cennetten bir köşke benzetmiştir. Âlimleri, gölgelerinde soluklanılan cennet ağaçlarıyla kıyaslayan ecdat, onların eserlerini de bu ağaçların meyveleri olarak görmüştür. Elhamdülillah, nasıl bir ecdada sahibiz. İnşallah biz de onlara layık oluruz” değerlendirmesini yaptı.
“ADALET, HAK, HAKKANİYET VE FIRSAT EŞİTLİĞİ TEMELİNDE HİÇBİR AYRIM GÖZETMEKSİZİN ÇALIŞTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayırlı işlerin her biri gibi ilim, irfan, kültür, sanat faaliyetlerini de ibadet aşkıyla yürüten milletin, bu vasfı sayesinde asırlarca dünyaya ışık tuttuğunu, hâlen el üstünde tutulan eserler verdiğini aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kütüphanelerimizin sembolü olduğu bereketli medeniyet iklimimiz, yerini fikri ve manevi kuraklığa bıraktıkça bu tablonun yerini gerileme, rehavet, sefalet almıştır. Kimi dönemlerde bu kuraklık iklimi özellikle tesis edilmiş, özellikle başımıza bir kara bulut gibi çöktürülmüştür. Ülkemizde yıllarca eğitim öğretimi ve entelektüel faaliyetleri hep tek yönlü bir formatlama aracı hem de belirli kesimlere mahsus bir ayrıcalık olarak tutmaya çalışan zihniyetin yol açtığı kısırlığı yaşadık. Çocuklarımızı ya okullara hiç almıyorlardı ya da faşizan baskılarla kendi ideolojik saplantıları doğrultusunda biçimlendirmeye çalışıyorlardı. Rahmetli Menderes’in başlattığı, rahmetli Özal’ın sürdürdüğü bu ülkenin asli unsuru olan milletin evlatlarının akademiden bürokrasiye, medyadan iş dünyasına her alanda önlerini açma çabalarını hayırla yâd ediyoruz. Biz de hükûmete geldiğimiz günden beri adalet, hak, hakkaniyet ve fırsat eşitliği temelinde hiçbir ayrım gözetmeksizin, ülkemizin her köşesini ve milletimizin tamamını kuşatacak şekilde bu anlayışla çalıştık, çabaladık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalkınmanın bir bütün olduğuna, en başında da eğitimin, kültür ve sanatın geldiğine inandığını ifade etti.
Bunun için önceliklerinin ilk sırasına eğitimi aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem geçmişin yanlışlarını düzeltecek, mağduriyetlerini giderecek hem de bugünün ihtiyaçlarına cevap verecek bir eğitim altyapısı ve sistemi kurmak için kolları sıvadıklarını söyledi.
Okul öncesinden üniversiteye, oradan akademik basamakların en üstüne kadar tüm kademelerde köklü reformlar gerçekleştirdiklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesleki eğitimi güçlendirmek dâhil tüm sistemi yeniden yapılandırdıklarının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversiteleri 81 vilayete yaygınlaştırdıklarını anımsatarak, şunları anlattı: “Çocuklarımızı ve gençlerimizi her alanda destekledik. Aynı şekilde kültür sanat altyapımızı tahkim ettik. Düşüncesine, yüreğine, becerisine, emeğine dayalı üretim yaparak ülkemize değer katan herkesin yanında olduk. Yaptığı işe, gerçekleştirdiği üretime, verdiği hizmete kendi değerlerinin damgasını vuran kültür sanat insanlarımızı özellikle teşvik ettik. Bunları yaparken asırlardır yolumuzu aydınlatan medeniyet güneşimizi tekrar en yükseğe taşıma peşinde koşuyorduk. Demokrasi ve kalkınma atılımlarımızın diğer tüm başlıklarında kaydettiğimiz gelişmelerin de bu mücadeleyi destekleyen bir yönü vardı.”
Geçen 20 yılda ülkenin asırlık altyapı eksiklerini, demokrasi ve güvenlik ihtiyaçlarını gidermekte gerçekten çok büyük bir başarı yakaladıklarını ve bunu kimsenin inkâr edemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çerçevede eğitimde, kültür ve sanatta geldiğimiz yeri de çok önemli görüyoruz. Ama henüz bu alanlarda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadığımızın da farkındayız. Bizimki ancak hayalleri ve hedefleri büyük olanların yaşayabileceği bir hayıflanmadır. Yoksa asırlara bedel eserler ve hizmetler ortaya koyduğumuzdan asla şüphemiz yok” değerlendirmesinde bulundu.
“RAMİ KÜTÜPHANEMİZ GELECEĞE YATIRIMIN ESERİ OLACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya değişirken ülkemizin yerinde kalması demek gerileme işaretidir. Takip eden değil öncülük yapan diğer alanlar gibi kültürde de kendisine sunulanları tüketen değil, üreten bir Türkiye için gece gündüz çalışıyoruz. İnşallah önümüzdeki dönem Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla eğitim ve kültür başta olmak üzere ülkemizi küresel düzeyde marka hâline getirecek başlıkların tamamında da milletimizi hayallerine kavuşturacağız” diye konuştu.
Rami Kütüphanesi’ni, bu büyük yürüyüşte yeni bir halka, yeni bir safha olarak gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Rami Kütüphanemizi gezerken bütün gerek cilt hanesi yani mücellitlerimizi gördüm gerekse adeta bir ameliyathane gibi kitapların restorasyonlarının yapıldığı birimlere girdik. Oradaki arkadaşlarımızın nasıl bir hassasiyetle çalıştıklarını, adeta organ nakli yapar gibi o kitapların bütün gerçekten tahrip olmuş o yaprakları tek tek tek nasıl bir yerden bir yere naklettiklerini görmek, onlara şükran borcu olduğumuzu söylememek mümkün değil. Ve bu eserlerle beraber inşallah Rami Kütüphanemiz çok çok farklı geleceğe bir yatırımın eseri olacak. Ülkemize ve İstanbul’umuza hayırlı olmasını diliyorum. Dilediğimiz tüm kitapları buraya nakledebiliriz. Ve Kültür Turizm Bakanlığımızın bütçesine ayrıca bir destek vererek yurt içi, yurt dışından buraya her türlü inşallah kitapları alacağız. İthalatçılığımıza onu getireceğiz. Kitap ithali yapacağız dünyanın dört bir yanından ve Rami Kütüphanemizin bu uluslararası özelliğini de çok daha güçlü hâle getirmiş olacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kütüphanede okuyacak, araştıracak, eser ortaya koyacak, yapılan faaliyetlerden istifade edecek herkese teşekkür ederek sözlerini tamamladı.
Konuşmaların ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a günün anısına Rami Kütüphanesi’nin minyatürünü takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, protokol üyeleriyle birlikte kurdele keserek kütüphanenin açılışını gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, program öncesinde eşi Emine Erdoğan’la birlikte Rami Kütüphanesi’ni gezdi, öğrencilerle sohbet etti.

DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayiinde büyük bir zihniyet devrimi gerçekleştirdik”




Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeni Nesil Fırtına Obüsleri Teslimat Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Savunma sanayiinde başarı hikâyesi yazmakla kalmadık, aynı zamanda büyük bir zihniyet devrimi de gerçekleştirdik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Millî Savunma Bakanlığı Arifiye Yerleşkesi BMC İşletmesi’nde Yeni Nesil Fırtına Obüsleri Teslimat Töreni’ne katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
BMC Power tarafından bugün teslim edilecek altı adet yeni nesil Fırtına Obüsü’nün hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah bu sayıyı önümüzdeki dönemde yeni teslimatlarla toplamda 140’a kadar çıkartacağız. Yeni nesil Fırtına Obüsleri şu an envanterde olan modellere kıyasla pek çok avantaja sahiptir. Yürütülen çalışmalar neticesinde obüslerimizin hem beka kabiliyeti hem de ateş gücü artırılmıştır” dedi.
“TÜRKİYE’NİN SAVUNMA HAMLELERİNİN ENGELLENMESİNE ASLA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Türkiye’nin savunma hamlelerinin, geçmişte defalarca yaşandığı gibi, türlü ayak oyunlarıyla engellenmesine asla müsaade etmeyeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayii alanında da tam bağımsızlığımızı ilan edene kadar durmayacak, dinlenmeyecek, en küçük bir geri gidişe rıza göstermeyeceğiz. İşte bugün burada olduğu gibi, kamu ve özel sektör iş birliğiyle, inşallah ülkemizi başarıdan başarıya koşturacağız” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin zincirlerini kırdığı alanların başında savunma sanayiinin geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ana yüklenicileri, KOBİ’leri, araştırma kuruluşları, teknoloji merkezleriyle son 20 yılda bu alanda hayal dahi edilemeyen başarılara imza attık. Savunma sanayiinde başarı hikâyesi yazmakla kalmadık, aynı zamanda büyük bir zihniyet devrimi de gerçekleştirdik. Daha önce başlattığı stratejik projeler emekleme aşamasındayken akim bırakılan ülkemiz, bizimle birlikle ilk defa projelerinin neticelendiği, uygulamaya geçtiği, başarısını ispatladığı günleri gördü. ‘Yapılamaz’ denilen, ‘hayal mahsulü’ olarak nitelenen birçok kritik projeyi, hamdolsun tek tek gerçeğe dönüştürdük.”

-
DÜNYA2 sene ago
DEV YATIRIMLAR | AĞRI’DA ALTIN VE GÜMÜŞ REZERVİ MÜJDESİ
-
DÜNYA2 sene ago
Angola Cumhurbaşkanı Lourenço Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde
-
DÜNYA3 sene ago
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır anneleri ile iftarda buluştu
-
TEKNE FİRMALARI3 sene ago
Tekne ve Yat Firmaları | İstanbul TÜRKİYE
-
DÜNYA2 sene ago
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kurban Bayramı mesajı
-
DÜNYA2 sene ago
“Kıbrıs Davası’nın sahibi, yavru vatanı ile ana vatanı ile büyük Türk Milleti’nin tamamıdır”
-
DÜNYA3 sene ago
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Enerjetik Malzemeler Üretim Tesisi Açılışı ve Ürün Lansmanı’na katıldı
-
DÜNYA3 sene ago
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İklim Liderler Zirvesi’nde konuştu