DÜNYA
Başbakan Yıldırım, ISCTURKEY 2017 “10. Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı”na katıldı

“Gelecek bilişimde, gelecek iletişimde, gelecek akıl terinde”
Başbakan Binali Yıldırım, Bilgi Güvenliği Derneğince, “Siber Güvenlik ve Yapay Zeka” temasıyla Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunda düzenlenen 10. Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı’nın (ISCTURKEY 2017) açılışına katıldı.
Başbakan Yıldırım, Konferansın açılış konuşmasında, bilgi güvenliği konusunda farkındalık oluşturmak ve bu alanda çalışmalar yapan kesimleri bir araya getirmek için 10 yıldır düzenli olarak gerçekleştirildiğini, zaman içinde de uluslararası camiada kabul görmeye başladığını bildirdi. Yıldırım, etkinliğin, Avrupa Ağ ve Bilgi Güvenliği Ajansı (ENISA) tarafından “Siber Farkındalık Ayı” etkinlikleri arasında yerini aldığını belirtti.
Çalışmaları sürekli desteklediğini, aktaran Yıldırım, iki gün sürecek konferansın açılışının ardından Türkiye-Afrika Eğitim Bakanları Konferansı ve Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenen D-8 Zirvesi için İstanbul’a gideceğini söyledi.
Konferansın bu yılki temasının “Siber Güvenlik ve Yapay Zeka” olduğuna dikkati çeken Yıldırım, etkinlik kapsamında katılımcılar, bilişimciler ve sektör temsilcilerinin iki gün boyunca geleceğin dünyasını konuşacaklarını ve tecrübelerini paylaşacaklarını ifade etti.
Başbakan Yıldırım, Ekim 2012’de Siber Güvenlik Kurulu kurulduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:
“YETİŞMİŞ İNSANA İHTİYACIMIZ VAR”
“Bu işlerin lafları çok ediliyordu. Siber güvenlik, saldırılar, şunlar bunlar… ‘Altyapı çöküyor, sistemler çalışmıyor…’ Bu neyin nesi dedik, oturduk, arkadaşlarla bir araya geldik. Bu işin kurumsal bir yapıya sahip olması gerektiğine karar verdik. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının sorumlu olduğu yasal altyapıyı o zaman gerçekleştirdik. Ondan sonra USOM, SOME gibi uygulamaya yönelik birimleri BTK bünyesinde oluşturduk. Diğer bakanlıklarda SOME’ler teşkil ettik. Amaç, herhangi bir altyapılarımıza, bilişim altyapılarımıza saldırı olması halinde gereken adımları atmak, karşılığı anında vermek, herhangi büyük bir olumsuzluk, tahribat yaşamamak. O zaman biz bunu kurduğumuzda, dünyada bu işin farkında olan bir düzine ülke vardı. Onlardan biri de Türkiye’ydi. Dolayısıyla başlangıç noktamız fena değil. Ama acaba hızımız, geldiğimiz nokta aynı mı? Orasını konuşacağız. Orada yapacak çok işimiz var. Bugünkü hesaplara göre, bizim 30 binden fazla siber güvenlik uzmanına ihtiyacımız var, işte bin civarında var. Demek ki yetişmiş insan açığımız da ciddi boyutta.”
Önceki dönemlerde “siber güvenlik” kavramının değil “bilgi güvenliği” kavramının önem taşıdığını belirten Yıldırım, “O da bilgisayarı iyi kapattık mı, açık kaldı mı, ne oldu? Onlara bakıyordu. Kablosu çekilirse bilgiler kaybolur mu, olmaz mı? Bilgiyi korumaya yönelik bir anlayış vardı. Artık bu çok değişti. Dünya tarihinde çok önemli kırılma anları vardır. Şu anda bunlardan birini yaşıyoruz.” dedi.
Çağın yeni endüstriyel vizyonu olan “dördüncü sanayi devrimi” yani “Sanayi 4.0″ın önem kazandığını vurgulayan Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Alışkanlıklarımızı, hayatımızı derinden sarsacak, tamamen değiştirecek yeni olaydan, gelişmeden bahsediyoruz. Artık teknoloji hayatın her alanına girmiş olacak. Her kavram, her cihaz, gözümüzün gördüğü her nesne akıllanmaya başladı. Bütün nesneler akıllı olmaya başladı. ‘M2M’ diye bir şey çıktı, yani makineden makineye iletişim. Nesneler kendi arasında konuşmaya başladı. Kısa zaman içinde makinelerle, nesnelerle insanlar konuşmaya başlayacak. Aslında başladı bile kısa süre önce. ‘Sağa dön’ diyorsunuz, otomobil sağa dönüyor. ‘Park et’ diyorsunuz, park ediyor. ‘Dur’ diyorsunuz, duruyor. Aslında insan ve makine arasındaki iletişim de zihinde makineye uygulanabilir hale geldi. Bu değişim sağlık, ulaşım, eğitim, hayatın bütün alanlarında artık uygulamaya geçmiş durumda.”
“KAPSAMLI CHECK-UP İÇİN SAATLER HARCAMAYACAKSINIZ”
İnsan vücudunun gelecek dönemde “sensörlerle dolup taşacağını” belirten Yıldırım, “Hastaneyle ilgili bir işimiz var, o sensör harekete geçecek. Oradaki bütün bilgileri sayacak. Sanal doktorlarla görüşecek, oradaki robotik yapılarla. Bütün hikayene bakacak, ondan sonra tedavi olacak. Kapsamlı check-up için saatler harcamayacaksınız. Tam teşekkülü hastaneye gitme ihtiyacı duymayacaksınız. Otomobille giderken, gişelerden geçerken bu işi de yapmış olacaksınız. Bunlar hayal değil. Gerçeğe çok yakın şeylerden bahsediyoruz.” ifadesini kullandı.
Akıllı ulaşım teknolojileriyle sürücüsüz araçların deneme çalışmaları yapıldığını, bu araçların, belirli güzergahlarda kullanılmaya başlandığına değinen Yıldırım, üç boyutlu yazıcıların yavaş yavaş devreye girmeye başladığına işaret etti.
“SİBER TEHDİTLER UCUZ MALİYETLE ELDE EDİLİYOR”
Başbakan Yıldırım, gelişen teknolojiye ilişkin, şunları kaydetti:
“Artık fabrikada hiç insan bulunmadan dahi imalat yapılabilecek. Fabrikadaki bütün teçhizatlar birbiriyle konuşarak iş yapacaklar. Bunun tamamı yapay zeka dediğimiz gelişmiş teknolojinin ürünleri. Artık siber güvenlik tehdidi söz konusu olduğunda aslında hayatımızın tehdit altında olduğunu anlamamız gerekiyor. Eski dönemlerde ulusal güvenlik politikaları anlatılırken güçlerden bahsedilir; kara kuvvetleri, deniz kuvvetleri, hava kuvvetleri, özel kuvvetler, jandarma… Şimdi başka bir boyut var. O boyutun adın ne? Siber güçler. Artık siber güçlerden bahsediyoruz.
Milyarlarca, milyonlarca para harcayarak elde ettiğimiz uçaklar, tanklar, 100 dolarlık yazılımla devre dışı bırakılabilir. Binip gittiğiniz araba dışarıdan bir müdahaleyle durdurulabilir veya size kaza yaptırılabilir. Dolayısıyla siber tehditler ucuz maliyetle elde ediliyor, buna karşın koruma tedbirleri ve caydırıcılık için ciddi insan kaynağına ihtiyacınız var.”
Yıldırım, “Günümüzde siber alanda yaşanan her saldırı, her tehdit artık ülkelerin milli güvenliği haline gelmiştir. Örneğin bu yıl içinde İngiltere’de hastanelere yapılan bir siber saldırı sonucu hastanelerin bütün verileri şifrelendi ve hastaneler çalışamaz oldu. Bilgiye erişemedikleri için hastalara hizmet veremez hale geldi.” ifadesini kullandı.
Ukrayna’da başlayan geniş kapsamlı siber saldırıların dünya çapında birçok yerde tahribat yaptığına dikkati çeken Yıldırım, siber saldırı yapanların WannaCry isimli fidye yazılımını kullanarak 100’e yakın ülkede iş yaptıklarını bildirdi.
Şu anda siber dünyayla bağlantılı 5 milyar insan ve 5 milyar makina olduğuna değinen Yıldırım, bunun 10 milyar bağlantı anlamına geldiğini, 2020 yılında bu sayının 20 milyarı aşacağını dile getirdi.
Başbakan Yıldırım, bunun çok ciddi bir durum olduğunu, ciddiyetiyle orantılı olarak ülkelerde farkındalık oluştuğunu ve alınacak tedbirlerin aynı şekilde arttığını belirterek, şöyle devam etti:
“Amerika, 2009’da Siber Savaş Komutanlığı kurdu. İngiltere Savunma Bakanlığı destekli enstitüde, binlerce katılımla siber eğitimler vermeye başladı. Çin, Rusya, Kuzey Kore, İsrail ve İran gibi ülkeler de siber savunma güçlerini oluşturdular. Kuzey Kore Üniversitesi her yıl siber operasyon için özel öğrenci yetiştiriyor. Siber saldırıların ülke ekonomilerinde ciddi yıkıcı etkileri var. 2012’de İngiltere’nin yaşadığı siber saldırının ülke ekonomisine verdiği zarar 27 milyar pound olarak hesaplanmış. Aynı şekilde yılda yüz binden fazla, Amerika siber saldırıya maruz kalıyor ve yıllık maliyet 100 milyar doları buluyor. Geçtiğimiz sene dünyada bilişim güvenliğine harcanan para 81 milyar dolar. Bu rakam önümüzdeki sene 170 milyar dolara çıkacak. Yani lineer bir artış yok, üstel bir artış var. Her geçen yıl katlanan bir hızla bu maliyetler artıyor.”
“77 MİLYON MOBİL, 11 MİLYON SABİT GENİŞ BANT ABONEMİZ VAR”
Haberleşme ve iletişim teknolojilerine yaptıkları altyapı yatırımlarıyla Türkiye’de çok hızlı bir dönüşüm sağladıklarının altını çizen Yıldırım, “Son 15 yılda bunlar gerçekleşti. Türkiye’de 2002 yılında geniş bant internet yoktu. İnternet telefonla çevrilerek bağlanıyordu. Çeviriyorsun, çeviriyorsun, daha bitmeden numaralar, karın gurultusu gibi bir ses geliyor, ‘düştü’ diyor, bir daha çevir. Şimdi o devirler hayal gibi oldu. Bunlar gitti. Şimdi geniş bant da var, mobil internet de var. İletişim altyapısında büyük bir mesafe kat ettik.” ifadesini kullandı.
Yıldırım, 21 milyar bilgi iletişim teknolojilerinin oluşturduğu ciro varken, bugün 100 milyarı aşmış durumda olduğuna işaret ederek, 77 milyon mobil, 11 milyon sabit geniş bant abonesi olduğunu bildirdi.
“BİLGİ TOPLUMU DEMEK, İNTERNET ERİŞİMİ DEMEK”
“Bilgi toplumu demek, internet erişimi demek” değerlendirmesinde bulunan Yıldırım, Türkiye’nin bilgi toplumu olduğunu söyledi.
Türkiye’nin neredeyse gelişmiş ülkelerin düzeyine geldiğine değinen Yıldırım, Türkiye’nin altyapı, iletişim, internet konusunda ciddi mesafe aldığını belirtti.
Yıldırım, 4,5 G hizmetini başlattıklarını, bu sayede 60 milyon aboneye erişildiğini vurgulayarak, şu görüşlere yer verdi:
“Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki kullanım ağının genişlemesiyle birlikte sorun başladı. İletişim öyle bir şey ki yerinde kullanırsan ilaç, yerinde kullanmazsan zehir. Onun için burada tedbirleri almak durumundayız. İleride karşılaşacağınız sorunları şimdiden görmemiz, sorunları torunlara havale etmememiz için tedbir almamız lazım. Geleceğimiz, gençlerimiz, genç kızlarımız, delikanlılarımız… Geleceğimizin daha iyi bir Türkiye’ye sahip olması, daha güzel işlerin sorumlusu olması için bize görev düşüyor. Bu tedbirlerin alınması için üç tane temel unsur var. Birincisi insan. İnsanın olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Bütün iyilikler de, bütün kötülükler de insanın olduğu yerde. Makina kendi kendine bir iş yapamaz. O aklı, beyni, yapay zekayı üreten de insan. Siber güvenliğin ilk halkasında insan var. Teknolojiyi hayatın merkezine alan insanı, yani kullanıcıyı bilinçlendirmek işin başlangıcı. Burada da atılacak ilk adım farkındalık. Farkındalığı 10 yıldır, Bilgi Güvenliği Derneği ve buna benzer diğer sivil toplum kuruluşları yapmaya çalışıyor, yapıyor. Bir yandan Ulaştırma Bakanlığımız, başka kurumlarımız, HAVELSAN, bu konuda önemli bir gayret içerisinde.”
“EN AZ 30 BİN SİBER GÜVENLİK UZMANINA İHTİYACIMIZ VAR”
Daha ilkokulda, siber güvenlik, bilgi güvenliği, iletişim ile ilgili dersler başlatılmasından duyduğu memnuniyeti aktaran Yıldırım, bu yaşlarda bu bilincin oluşturulmasının geleceğe yönelik en güzel başlangıç olduğunu söyledi.
Kurumlardaki karar alıcılardan en küçük yaş grubundaki çocuklara kadar çok yönlü bilinçlendirme faaliyetinin sürdürülmesini isteyen Yıldırım, bunu yaparken de uzmanların yetişmesi gerektiğini belirtti.
Siber güvenlik uzman eksikliğinin kurumsal savunma ve güvenliği de yakından ilgilendirdiğine dikkati çeken Yıldırım, “Gelecek 5 yıl içinde dünyada 1 buçuk milyon siber güvenlik uzmanı ihtiyacı olacak. Bu hesabı Türkiye’ye uyarladığımızda en az 30 bin siber güvenlik uzmanına ihtiyacımız var. Gençlerimiz ‘iş’ diyor. İşte iş önünüzde. Demek ki 30 bin gencimize bu alanda ihtiyaç var. O bakımdan, bu alana gençlerimizin daha fazla yönelmesini özellikle istiyoruz.” dedi.
İkinci unsurun düzenleme olduğunu vurgulayan Yıldırım, bunun yasal bir altyapısı olacağını, gereken adımları da geçtiğimiz yıllarda attıklarını hatırlattı.
Bu işin sorumlusunu Ulaştırma Bakanlığı olarak belirlediklerini belirten Yıldırım, bunun stratejik ve eylem planlarının yapıldığını ifade etti.
Başbakan Yıldırım, üçüncü unsurun buraya yönelik teknolojiye yoğunlaşılması olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Milli yazılım, milli donanım, yerli… Eğer işin aklı sizde değilse, künhüne sahip değilseniz, o iş sizin değil. Uzaya uydu gönderiyorsunuz. Uydu dışındaki özel malzemeden yapılmış kaportanın tabii ki önemi var ama asıl önemli olan içindeki akıldır, yazılımdır. O sizin elinizde olduğu zaman nereye giderse gitsin onun sevk ve idaresi sizin elinizde. Beyninin başkasına ait olduğu bir araç, cihaz, makine size sadakatle hizmet etmeyebilir. Sahipleri onun kafasını karıştırarak size zarar vermesini sağlayabilir. O bakımından milli ve yerli yazılım…”
Milli ve yerli yazılım konusunda şu anda istenilen yerde olunmadığını, çok mesafe alınması gerektiğini belirten Yıldırım, hükümet olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde en temel hedeflerinin siber güvenliği milli güvenliğe entegre etmek, bunun yolunun da tehdit unsurlarını saldırı yapılmadan önce karşılamak ve bertaraf etmek olduğunu, bu yönde adımlar atıldığını anlattı.
Saldırıya karşı savunma yönünde önemli bir kapasite oluşturduklarının altını çizen Yıldırım, bu konuda ilk 10’dan ikinci 10’a geçildiğini bunun iyi bir adım olduğunu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile HAVELSAN’ın bu konuda öncü çalışmalar yaptığını aktardı.
Bunların yeterli olmayacağına dikkati çeken Yıldırım, “Yol haritası da var. Bu harita da hazırlandı. 2019’a kadar ne yapacağız, hangi adımlar atacağız bunlar da belli.” ifadesini kullandı.
Başbakan Yıldırım, siber güvenliği en etkin şekilde sağlamak ve dışa bağımlılığı en aza indirmek için milli ürünlerin önemini vurgulayarak, 2012’de başlanan ULAK Projesi’nin bittiğini ve test edilir hale geldiğini belirtti. Bunun küçük bir adım olduğunu ancak örnek oluşturduğunu söyledi. Yıldırım, “Demek ki isteyince oluyor, azmedince başarılıyor. Bunların sayısını artırmamız lazım.” diye konuştu.
“Başkasının aklı ile yapılmış ürünlere bel bağlamak ileride bizi yalnız bırakabilir, çaresiz bırakabilir.” diyen Binali Yıldırım, “O halde kendi aklımızın içinde olduğu ürünlere daha çok zaman, daha çok para ayırmamız lazım. Teknoloji ve yerli ürün noktasında daha çok gayret edeceğiz. Bu sebepten bunu yaptığımızda hem ekonomimiz hem milli güvenliğimiz de çok daha gelişmiş olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
EN ÖNEMLİ İŞLERDEN BİRİ YERLİ ÇİP ÜRETİMİ
Bu konudaki en önemli alanların yerli mikroelektronik sanayi yani yerli çip üretimi, yerli yazılım ve teknolojilerine geçiş olduğuna işaret eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlar demek ki önümüzde yapmamız gereken en önemli işlerden biridir. Yerli yazılımdan sadece yerli mühendislerin kodladığı yazılımları kastetmiş olmuyoruz. Bizim iyi kod yazan yazılım mühendislerimiz var. Ancak yerli yazılım geliştirme platformları üzerinde yazılan yazılımlara ihtiyacımız var.
İçeride tarlayı sürecek adam lazım ama tarlanın da bizim olması lazım. Tarlaya sahip olmazsak günün birinde çeker altımızdan alır, ondan sonra yine ortada kalırız. O bakımdan bunu çok önemsiyoruz. Yerli yazılım geliştirme programlarının inşa edilmesine azami özen göstermemiz lazım.”
“BAŞARDIKTAN SONRA DA TURKUAZ HALIYI SERER ‘KULÜBÜMÜZE HOŞ GELDİNİZ’ DERLER”
Başbakan Yıldırım, Türkiye’de içten yanmalı motor yapabilen bir kabiliyetin, bir teknolojinin, bir aklın bulunduğunu, ama içten yanmalı motorun prensibi ve bu prensibin üzerine geliştirilmiş patentli teknolojilere sahip olunmadığında asla maliyette avantajlı hale gelinemeyeceğini ve küresel piyasalarda tanınamayacağını anlattı.
Yapılan ürünün, ülkenin dışına çıkamıyorsa o zaman işin tamam olamayacağının altını çizen Yıldırım, şunları söyledi:
“Kolay kolay sizi o gruba dahil etmek istemeyeceklerdir. Oluncaya kadar tepenize vururlar, başardıktan sonra da turkuaz halıyı serer, ‘kulübümüze hoş geldiniz’ derler. Böyle bir dünya var. Bu gerçeği de bileceğiz. Onun için kendi aklımıza, kendi teknolojimize daha çok çalışacağız, daha çok gayret edeceğiz. Fuzuli işlerle birbirimizin enerjisini tüketmeyeceğiz. Daima ileri bakacağız, daima geleceğe odaklanacağız, daima muasır medeniyetler seviyesinin üzerine nasıl çıkacağız, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize işaret ettiği o hedefe nasıl erişeceğiz, buna yoğunlaşacağız. Gerçekten de güvenliğimizi sağlayabilecek çözümleri o zaman gerçekleştirmiş olacağız. Aksi halde, başkalarının verdiği kadar, başkalarının teknolojileri ile onlara bağımlı olarak sesimiz kısık olarak yaşamaya devam ederiz.”
Siber güvenliğin diğer unsurlarından birinin de Ulusal Kamu Veri Entegre Merkezi’ni kurmak ve kamu verilerinin yüksek güvenlikli bir ortamda muhafaza etmek olduğunu dile getiren Yıldırım, siber güvenlik konusunda uzman yetiştirmek üzere YÖK ve üniversitelerle birlikte çalışmaların devam ettiğini aktardı.
Yıldırım, “Ülkemizin geleceğe yönelik uzman ihtiyacını, bu konudaki açığımızı artık koşar adımlarla giderek tamamlamak zorundayız. Siber suçlarla daha etkin mücadele için büyük veri analiz altyapısı oluşturmaya da karar verdik. Önümüzde uzun bir yol, yapılacak çok ama çok işimiz var.” dedi.
Konferansın önemli konularda atılacak adımlara yararlı katkılar sağlayacağına inandığını belirten Yıldırım, bu konudaki farkındalığın artırılması yönünde bugüne kadar yapılan çalışmaların bundan sonra da artarak devam etmesini diledi.
Başbakan Yıldırım, etkinliği düzenleyen Bilgi Güvenliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Atalay’a ve etkinliği destekleyen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, ODTÜ, İTÜ ve Gazi Üniversitesi ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile diğer emeği geçenlere teşekkür etti.
Yıldırım, “Gelecek bilişimde, gelecek iletişimde, gelecek akıl terinde, onun için bu konuda çok daha fazla yapacağımız işler var.” diyerek sözlerini tamamladı.
DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’da toplu açılış törenine katıldı






Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’da toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Her seçimde bize en güçlü şekilde destek veren milletimiz sayesinde, sadece ülkemizi eşi benzeri görülmemiş eser ve hizmetlere kavuşturmakla kalmadık. Aynı zamanda, terör örgütlerinden darbecilere, küresel vesayetçilerden ekonomik tetikçilere kadar, istiklalimize ve istikbalimize göz dikenlerin tamamının da hakkından geldik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muğla Adliye Sarayı yanındaki miting alanında Marmaris-Datça Yolu, Milas İçme Suyu Arıtma Tesisi ve Bodrum Devlet Hastanesi ile Yapımı Tamamlanan Diğer Projelerin Toplu Açılış Töreni’nde konuştu.
Marmaris ziyaretleri dışında epeydir Muğla’yla hasret gideremediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğlalılara “Sizleri özlemişiz” diye seslendi.
Bugün hem özlem gidermeye hem de şehre kazandırdıkları eser ve hizmetlerin resmî açılışlarını yapmaya geldiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karşımda muhteşem bir katılım görüyorum. Bugün Muğla bir başka” dedi.
Eser ve hizmet siyasetlerinin en güzel örneklerini Muğla’da görmenin mümkün olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muğla’nın her karış toprağında izimiz var, emeğimiz var. Hamdolsun Muğla’mız da tarımıyla, turizmiyle, ticaretiyle bu emeklerimizi üretime, istihdama, kazanca dönüştürme konusunda çok başarılı” değerlendirmesini yaptı.
Geride kalan 20 yılda ülkenin altyapısından üstyapısına kadar tüm eksiklerini gidermiş, Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını önemli ölçüde tamamlamış olarak milletin huzurunda olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın geçmeye hazırlandığı yeni yönetim ve ekonomi düzeninde, Türkiye’yi hak ettiği seviyeye çıkarmanın ilk adımını attıklarını gördüğünü söyledi.
“ÜLKEMİZİ EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ ESER VE HİZMETLERE KAVUŞTURDUK”
Şimdi daha büyük hedeflerle, daha büyük bir öz güven ve güçle yönlerini geleceğe dönmüş durumda olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan 12 yıl önce 2023 hedeflerimizi ilk açıkladığımızda zihinlerini geri kalmışlık ve faşizm kapanına hapsetmiş birileri, kendi akıllarınca bizi küçümsemiş, alaya almışlardı. Hep yaptıkları gibi 2023 hedeflerimizi hayata geçirmek için başlattığımız her programa, her projeye, yatırıma ne diyorlardı? ‘Yapamazsınız.’ diyorlardı. Böyle engellemeye çalıştılar ve bu onlar için hezeyandı ama bunu dün gibi hatırlıyoruz” diye konuştu.
Yatırımlara karşı çıkanlara kulak asmadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tabii biz AK Gençlik’le, AK kadrolarla bunlara yüz vermedik. Hiç kulak asmadık. Bizim baktığımız tek yer milletimizdir, milletimizin özlemleridir, milletimizin talepleridir, milletimizin ihtiyaçlarıdır. Hamdolsun her seçimde bize en güçlü şekilde destek veren milletimiz sayesinde sadece ülkemizi eşi benzeri görülmemiş eser ve hizmetlere kavuşturmakla kalmadık aynı zamanda terör örgütlerinden darbecilere, küresel vesayetçilerden ekonomik tetikçilere kadar istiklalimize ve istikbalimize göz dikenlerin tamamının da hakkından geldik. Kendi milletinden umudunu kesenlerin, ülkemizin kutlu yürüyüşünü engellemek için sergiledikleri kepazeliklere rağmen Cumhuriyetimizin 100. yılına coşkuyla, gururla, heyecanla girdiğimiz bir döneme ulaştık.”
“BU MİLLET TERÖRDEN BESLENENLERE, KAN EMİCİLERE BU ÜLKEDE YOL VERMEZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, havaalanından buraya gelene kadar yol boyu tıklım tıklım olduğunu aktardı.
Müstemleke zihniyetlilerin kepazeliklerinin bitip tükenmek bilmediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz günlerde Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücüne güç katacak bir savunma sanayi projemizin açılışında, ordumuzun komutanlarıyla birlikte yaşadığımız sevince tahammül edemediklerini hep birlikte gördük. Bay Kemal, Sakarya Arifiye’de bu ordunun başkomutanı olarak Tayyip Erdoğan ne yaptı? Orada Fırtına obüslerinin teslim törenini yaptı. Senin hayatında, senin aklında böyle bir şey var mı, böyle bir şey yapabilir misiniz? Altay tanklarının teslimini yaptık Bay Kemal. Bunlarla ordumuz çok daha güçlü. Ordumuz bunlarla o terör örgütlerini ne yaptı? İnlerine gömdü inlerine. Bay Kemal, sen bu teröristlerle dirsek dirseğe dolaştın. Cezaevlerindeki teröristleri de nasıl çıkarırız diye bunun gayreti içerisindesin. Boşuna uğraşma, o teröristler öyle oralardan çıkamazlar. Ama bu şimdiden vadediyor. Yahu, Diyarbakır’da 51 vatandaşımızın ölümüne neden olan bu Demirtaş değil miydi? Şimdi çıkmış bu, ‘onları çıkaracağım’ diyor. Bu millet sana bu yolu açmaz. Bu millet terörden beslenenlere, kan emicilere bu ülkede yol vermez.”
Millete güvendiğini ve millete inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Bu yolda böyle yürüyeceğiz. El ele yürüyeceğiz, omuz omuza yürüyeceğiz. Hak ve özgürlük denilince biz milletimizle el ele olmayı anlarız, kan emicilere asla prim vermeyiz. Ama bu zihniyet önce Sakarya Arifiye’deki fabrikanın bu seviyeye gelmesini sağlayan yatırımlarımızı sabote etmek için yapmadığını bırakmadı. Her türlü yalan ve iftirayı kullanarak yürüttüğü bu ihanet kampanyasında başarılı olamayan bu habis zihniyet, bu defa doğrudan kahraman ordumuzu ve şerefli komutanlarımızı hedef alarak asıl niyetini gösterdi.”
“Muğla seninle gurur duyuyor” sloganları üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben de sizinle gurur duyuyorum. Gönüllerde köprüler kuralım ve destanları beraber yazalım” karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her gün sınırlarımızı taciz eden Yunanistan’a, elinde on binlerce masumun kanı olan PKK’ya, ülkemizin son dönemde gördüğü en büyük ihanet çetesi olan FETÖ’ye, egemenliğimizi hedef alan ülkelere, velhasıl Türkiye ve Türk milleti düşmanlarına göstermediği, gösteremediği tepkiyi, ordumuzun komutanlarına fütursuzca sergileyen, seviyesizce hakaret eden bir kişi bu ülkenin siyasetçisi olabilir mi? Kardeşlerim anayasamıza göre bu kardeşiniz, bu ordunun başkomutanıdır. Bunu ben söylemiyorum anayasamız söylüyor.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandakilerin “Bir gece ansızın gelebiliriz” sloganları üzerine de “Aynen öyle, bir gece ansızın gelebiliriz ve geleceğiz” ifadesini kullandı.
“KENDİ ÜRETİMİNİ YAPABİLEN TÜRKİYE GERÇEĞİNE TAHAMMÜL EDEMİYORLAR”
Muhalefetin, ülkenin ve milletin hangi menfaatini savunacağını ve hangi hedefini hayata geçirebileceğini soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii biz bunların asıl karın ağrılarını çok iyi biliyoruz. Bunlar Arifiye’deki atıl fabrikanın, ülkenin savunma sanayiinin en önemli üretim tesislerinden biri olmasından rahatsızlar. Bunlar karasından havasına, denizinden siberine kadar savunma sanayiinin her alanında kendi tasarımını, kendi üretimini yapabilen Türkiye gerçeğine tahammül edemiyorlar. Bunlar, terörü sınırları içinde bitirmekle kalmayıp sınırları ötesinde de teröristlerin başını ezen Türkiye fotoğrafına dayanamıyorlar” dedi.
Muhalefetin, küresel krizler karşısında diz çöküp teslim olmak yerine krizleri fırsata dönüştüren Türkiye tablosunu içlerine sindiremediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çünkü bunların tüm hayatları, vesayetçilerin ve darbecilerin yönetimini kendilerine altın tepside sunduğu ülke hayaliyle geçmiştir. Rahmetli Menderes’i idam sehpasına gönderip ülkenin başına böyle çullandılar. Rahmetli Demirel’i muhtıralarla yıpratıp ülkenin başına böyle çöreklendiler. Rahmetli Özal’ı binbir yalan ve iftirayla devreden çıkartıp ülkenin başına böyle musallat oldular. İktidara geldiğimiz ilk günden itibaren bize de aynısını yapmak için çok uğraştılar. Ülkeye ve millete daha büyük hizmetler kazandırmak için harcamamız gereken vaktimizin ve enerjimizin bir kısmını, bunlarla mücadeleye ayırmak mecburiyetinde kaldık. Partimizi kapatmaya teşebbüs etmekten sokakları karıştırmaya, terör örgütlerini cesaretlendirmekten darbecilere alkış tutmaya kadar her yolu denediler. Dışarıda ve içeride Türkiye’yi hedef alan kim varsa hepsinin yanında bunlar yer aldılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, işte ben şu anda karşımdaki bu muhteşem kalabalığın, az önce resmî rakamını sordum, dedim ne kadar? Resmî rakamı aldım, elhamdülillah 50 bine varan bir katılımla bugün buradayız. Bunlar bir tek kendi ülkelerinin, kendi insanlarının mücadelesine destek olmadılar. Şimdi de aynı kafayla, yeni oyunlar peşinde koşuyorlar.”
“BUNLAR ANAYASA’YI DA HİÇ OKUMAMIŞLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, altılı masaya değinerek, “Bir masa kurmuşlar, etrafındaki herkesten ayrı ses çıkıyor. Herkes ayrı baş çekiyor, herkes ayrı hesap yapıyor. Bunlar Anayasa’yı da hiç okumamışlar. Sen nasıl oluyor da daha seçilmemişsin ve seçilmediğin hâlde nasıl oluyor da ‘hemen seçime gideriz’ diyorsun? Neyse, olanlar oldu. Bunların, ‘Allah bir’ dediğine inanın, başka hiçbir şeye inanmayın. Çünkü Allah bir” dedi.
“Masanın altında, üstünde sakladıkları, gözükmeyen ortakları ayrı telden çalıyor” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha ortada fol yok, yumurta yok. Sizin deyiminizle şerlenmelerinden, şımarmalarından yanlarına varılmıyor. Çünkü bunlar sadece zarar dostudur. Ülkenin ve milletin iyiliğini istedikleri tek bir örnek görülmemiştir. Ülkemize 20 yıldır kazandırdığımız her eser ve hizmeti, demokrasi ve kalkınma atılımlarımızın tamamını nasıl bunlara rağmen yaptıysak inşallah Türkiye Yüzyılı vizyonunu da aynı şekilde hayata geçireceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandakilere, “Bunun için şimdi Muğla’dan destek istiyoruz. Öyle bir ses verin ki altta Akdeniz’in, üstte Marmara’nın her karışından duyulsun. Muğla, 2023’te güvenli, huzurlu, müreffeh Türkiye’nin yolunu bir kez daha açmaya hazır mıyız? Muğla, Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa etmeye hazır mıyız? Muğla, dışarıda Türkiye düşmanlarının, içeride onların maşalarının heveslerini bir kez daha kursaklarında bırakmaya hazır mıyız? Muğla, bir olarak, iri olarak, diri olarak, kardeş olarak hep birlikte Türkiye olarak 2023’te Cumhuriyetimizin yeni asrını karşılamaya hazır mıyız?” diye seslendi.
Alandakilerin hep bir ağızdan “evet” karşılığını vermesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbim sizlerden razı olsun” dedi.
“5 MİLYAR 221 MİLYON LİRA YATIRIM BEDELİNE SAHİP PROJELER”
Vatandaşlarla her buluşmalarının bir eser ve hizmet şöleni şeklinde gerçekleştiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bugün de Muğla’da çeşitli kurumlarımızca şehrimize kazandırılan 5 milyar 221 milyon lira yatırım bedeline sahip projeler ile ilçe belediyelerimizin 523 milyon liralık yatırımlarının resmî açılışını yapıyoruz. Eğitimde, anaokulundan liseye kadar çok sayıda yeni okulumuz ile aralarında deprem güçlendirme çalışmalarının da bulunduğu diğer yatırımlardan oluşan 17 projeyi resmen hizmete açıyoruz. Ziya Paşa ne diyor? ‘Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.’ Üniversitemizin yeni fakülte ve yüksekokul binaları ile altyapı ve çevre düzenlemeleri çalışmalarının resmî açılışını da buradan yapıyoruz. Menteşe’deki 2’şer bin kişi kapasiteli iki öğrenci yurdunun, Fethiye’deki 1350 kişilik öğrenci yurdunun, Bodrum Gençlik Merkezi ve Spor Salonu’nun, Dalaman Spor Salonu’nun, Marmaris Stadı’nın, Milas Spor Salonu’nun resmî açılışlarını da bugün gerçekleştiriyoruz. Sağlıkta, Bodrum’da 150 yataklı, Milas’ta 150 yataklı, Yatağan’da 100 yataklı devlet hastanelerimiz ile Ula Sağlık Merkezi’ni hizmete açıyoruz. Ulaştırmada, Muğla-Kale yolunun tamamlanan 6 kilometresi ve tünelinin, Bozburun-Datça yolunun tamamlanan kısımlarının, Milas tarihî Sarıçay Köprüsü restorasyonunun açılışlarını da bugün yapıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarımda, Milas İçmesuyu İsale Hattı ve Arıtma Tesisi, Menteşe Göktepe sulaması, Seydikemer Eşen Çayı ve Akçay Deresi ıslahı, Girme ve Seki Arazi Toplulaştırması, ilçelerdeki göletlerin ağaçlandırma çalışmaları ile ORKÖY ve kırsal kalkınma yatırımları hibe desteklerinin resmî açılışlarını gerçekleştireceklerini belirtti.
Çevre ve şehircilikte 644 milyon liralık bir yatırımla tamamlanan Muğla Kanalizasyon Şebekesi ve Arıtma Tesisi ile ilçelerdeki altyapı yatırımlarının da resmî açılışlarını yapacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerjide aralarında 422 milyon liralık yatırım olan Yatağan Pamukkale Enerji İletim Hattı’nın da bulunduğu çok sayıda yatırımı da hizmete açacaklarını söyledi.
Valilik tarafından tamamlanan yol yapımları, antik kentlerdeki kazılar, restorasyonlar, çevre düzenlemeleri, çeşitli kurumların hizmet binaları ve diğer yatırımlar ile Köyceğiz, Ula, Kavaklıdere, Ortaca, Dalaman, Seydikemer ve Yatağan belediyelerinin 86 ayrı projesini de resmen hizmete açtıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bu yatırımların şehre hayırlı olmasını diledi.
“MUĞLA’YA TOPLAM 50 MİLYAR LİRA TUTARINDA KAMU YATIRIMI YAPTIK”
Emeği geçen bakanlıkları, belediyeleri ve kurumları da tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İktidara geldiğimiz günden bugüne Muğla’ya toplam 50 milyar lira tutarında kamu yatırımı yaptık. Laf ola beri gele yok, icraat, icraat, icraat” diye konuştu.
Eğitimde 3 bin 325 yeni derslik kazandırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlik ve sporda 11 bin 157 kişi kapasiteli yükseköğrenim yurt binaları açtıklarını, toplam 69 spor tesisi inşa ettiklerini söyledi.
Kentteki ihtiyaç sahiplerine toplam 2,5 milyar lira tutarında kaynakla destek olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sağlıkta toplam 1541 yataklı 16 hastane dahil 38 sağlık tesisi inşa ettik. Çevre ve şehircilikte Muğla’da 3 bin 355 konutun yapımını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. 953 konutun yapımına devam ediyoruz. Muğla için İlk Evim projemiz kapsamında toplam 2 bin 599 konut inşa edecek, İlk Arsa projemiz kapsamında da 5 bin 500 altyapılı arsayı sizlerin hizmetine sunacağız. İktidara geldiğimizde Muğla’da 8 adet atıksu arıtma tesisiyle belediye nüfusunun yüzde 25’ine ulaşılabilir iken bugün 33 adet atık su arıtma tesisiyle belediye nüfusunun yüzde 94’üne hizmet veriyoruz. Ulaştırmada 90 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğuna 367 kilometre ilave yaparak toplamda 457 kilometreye ulaştırdık. Geçtiğimiz yıl 4,6 milyon yolcu kapasitesine ulaşan Dalaman Havalimanı’nı ve geçtiğimiz yıl yaklaşık 4 milyon yolcu kapasitesine ulaşan Milas Bodrum Havalimanı’nı yeniledik. Ören ve Turgut Reis yat limanlarını, Bodrum ve Güllük iskelelerini tamamlayıp şehrimize kazandırdık.”
“234 MİLYON FİDANI TOPRAKLA BULUŞTURDUK”
Tarım orman alanında Muğla’ya 8 baraj, 7 içme suyu tesisi, 18 sulama tesisi, bir arazi toplulaştırma, 66 taşkın koruma tesisi, 7 gölet ve 10 hidroelektrik santrali inşa ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaptığımız sulama projeleriyle Muğla’da yaklaşık 105 bin dekar zirai araziyi sulamaya açtık, 60 bin dekar arazinin sulanmasına hizmet edecek 5 barajın inşası sürüyor. Şehir genelinde 110 bin hektar alanda çalışma yaparak 234 milyon fidanı toprakla buluşturduk” diye konuştu.
Arıcılığı geliştirmek ve organik bal üretimini desteklemek için 14 bal ormanı kurduklarına da işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, çiftçilere toplam 2,1 milyar liralık tarımsal destek verdiklerini, 9 tarımsal ovayı da koruma altına aldıklarını söyledi.
Muğla’daki turist sayılarına ilişkin de bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yabancı turist sayısına göre ilk üçte, iç turizmde ise ilk sırada yer alan Muğla’mızın toplam turist sayısı, önceki yıla göre yüzde 37 artış göstererek 6 milyonun üzerine çıktı” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’ya sanayi ve teknolojide, bir teknopark ile 2 araştırma geliştirme merkezi kurduklarını da belirterek şunları kaydetti: “İşverenlerimizi toplam 4,1 milyar lira tutarındaki prim teşvikiyle destekledik. Enerjide Muğla’ya, Menteşe’ye, Yatağan’a, Ula’ya, Kavaklıdere ve Bayır’a doğal gaz arzını sağladık. Bitmedi, önümüzdeki dönemde Bodrum, Dalaman, Datça, Fethiye, Köyceğiz, Marmaris, Milas, Ortaca ve Seydikemer’e doğal gaz arzını inşallah sağlayacağız. Gördüğünüz gibi ne kadar özetlersek özetleyelim, Muğla’ya hizmetlerimizi anlatmakla bitiremiyoruz, inşallah önümüzdeki dönemde şehrimizi daha çok, daha büyük hizmetlerle buluşturacağız. Türkiye Yüzyılı destanını Muğla’yla, siz Muğlalılarla birlikte yazacağız. Zaman daraldı, seçime ana kademe yoğun bir şekilde gidiyor muyuz? Sandıkları patlatıyor muyuz? Şimdi öyle bir seslenelim ki tüm Türkiye duysun. Muğla’dan inşallah sandıkları patlatarak geleceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından, hizmete alınacak projelerin bulunduğu noktalara canlı bağlantı yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberindekilerle kurdele keserek hizmete alınan eserlerin toplu açılışını yaptı.
Törene, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu da katıldı.

DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rami Kütüphanesi Açılış Töreni’ne katıldı





Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rami Kütüphanesi Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Ülkemizin, özellikle de İstanbul’un tarihî ve kültürel mirasına sahip çıkmayı, ecdada karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak görüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rami Kütüphanesi Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıları selamlayarak kütüphanenin hayırlı olması temennisinde bulundu.
Hayatını kaybeden sanatçı Burhan Çaçan’a Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burhan Çaçan yürek tellerimizi titreten, güçlü sesi, kendine özgü yorumu ve her zaman koruduğu vakur duruşuyla hem halkımızın gönlünde taht kurmuş hem de Türk halk müziğine eşsiz katkılar yapmış bir sanatçımızdır. Merhum sanatçımız bizim de ilk gençlik yıllarımızdan itibaren severek dinlediğimiz, şahsiyetini hep takdir ettiğimiz gerçekten müstesna bir insandı. 45 yıllık sanat hayatı boyunca birbirinden değerli albümlere imza atan Burhan Çaçan vefatıyla geride doldurulması zor bir boşluk bırakmıştır. Rabbim merhum sanatçımızı rahmeti ve merhametiyle kuşatsın. Başta ailesi olmak üzere yakınlarına ve tüm sevenlerine sabır versin diyorum” ifadelerini kullandı.
Kütüphaneye dönüştürülen Rami Kışlası’nın ülkenin son 2,5 asırlık tarihinde çok önemli bir yeri olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin de buranın gıda çarşısına dönüştüğü dönemde peynir, sucuk ve pastırma satışı yaptığını söyledi.
Burada bir geçmişini kenara koymanın mümkün olmadığını, buranın top sahası olduğu dönemde futbol da oynadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama hepsinden öte Sultan 2. Mahmut 1828-1829’daki Osmanlı Rus Savaşı’nın askerî ve idari yönetimini bu kışladan yürütmüştür. Cumhuriyet döneminde de aynı amaçla uzunca bir süre kullanılan kışla daha sonra az önce ifade ettiğim gibi Gıda Toptancıları Sitesi de dâhil farklı biçimlerde değerlendirilmiştir” diye konuştu.
“İSTANBUL’UN EN BÜYÜK KÜTÜPHANESİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zaman içinde ciddi bir tahribata uğrayan bu abide eseri İstanbul’un en büyük kütüphanesi olarak düzenlemek için yürüttükleri çalışmaların nihayet sona erdiğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Rami’yi sadece bir kütüphane değil pek çok faaliyetin de yapılabileceği bir kültür merkezi olarak planladık. Buradaki kütüphanemiz haftanın her günü, günün 24 saati gençlerimiz başta olmak üzere kitapseverlere hizmet verecektir. Kullanım alanı 36 bin metrekareyi geçen, peyzaj alanı 51 bin metrekareyi bulan, diğer ilaveleriyle yaklaşık 110 bin metrekarelik bir alanda şu andaki yapıya kavuşmuş bulunuyoruz. Kütüphanemizde ilk etapta 2 milyonu aşkın kitap ve 4 bin 200 kişilik kapasitesiyle hizmete başlamasından memnuniyet duyuyorum. Kitap sayımız elbette zaman içinde daha da artacak. Kütüphane bünyesindeki Atatürk İhtisas Kütüphanesi de 25 bin ciltlik külliyatıyla kendi alanında önemli bir ihtiyacı karşılayacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rami bünyesindeki Yazma Eserler Kütüphanesi’nin de buraya ayrı bir derinlik katacağını dile getirerek günümüzün olmazsa olmazı dijital kaynakların da burada meraklılarıyla buluşacağını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kütüphanede emeği geçen herkesi tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin 100’üncü yılını 100 yeni kütüphaneyle karşılama hedefine adım adım yaklaştıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu eserin her türlü takdirin üzerinde olduğunu söyledi.
Ülkenin özellikle de İstanbul’un tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkmayı ecdada karşı sorumluluklarının bir gereği olarak gördüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstelik sadece bununla kalmadıklarını, modern sanatların ülkede yaygınlaşmasını sağlayacak projeleri de hayata geçirdiklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bünyesinde ülkenin en iyi altyapısına sahip bir kongre ve kültür merkezi, sergi merkezi ve kütüphaneyi milletin hizmetine sunduklarını anımsatarak, yine Cumhurbaşkanlığı’nın Çankaya Köşkü’ndeki, Tarabya Yerleşkesi’ndeki, Dolmabahçe’deki, Yıldız Sarayı’ndaki tarihî eserleri restore ederek, Vahdettin Köşkü’nü o yanmış hâlinden sonra bugünkü hâline getirerek, yeni baştan yaparak, tarihe sahip çıktıklarını dile getirdi.
Millî Saraylar Başkanlığını, Cumhurbaşkanlığına bağlayarak, ecdat yadigârı pek çok eserin ihyasını sağladıklarını, bunlarla beraber Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’ni yürütülen tüm olumsuz kampanyalara rağmen yeniden ve çok daha güzel bir şekilde İstanbul’un kültür sanat hayatına kazandırdıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Diğer yandan Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını 100 yeni kütüphaneyle karşılama hedefimize adım adım yaklaşıyoruz. Bir taraftan Kültür ve Turizm Bakanlığımız diğer taraftan Millet Bahçeleri bünyesindeki kütüphane çalışmalarıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, öte yandan belediyelerimiz, ülkemizi ve gençlerimizi kitapla buluşturmak için canla başla çalışıyor. Tabii üniversitelerimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın son dönemde bu konuda gösterdiği gayretlerin de yakın takipçisiyiz. Yeni bir anlayışla dönüştürdüğümüz ve inşa ettiğimiz kütüphanelerimizin gençlerimiz nezdinde gördüğü kabule gittiğim her yerde şahit oluyorum. Eskiler ‘şerefü’l mekin bil mekân’ derler. Yani bir mekânın şerefi, değeri, anlamı orada bulunanlarladır. Bu mananın bu sözün en iyi vücut bulduğu yerlerin kütüphaneler olduğuna inanıyorum. İşte burası böyle bir eserdir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerle birlikte tüm vatandaşların kütüphaneyle ünsiyeti ne kadar güçlendirilirse geleceğin o derece emniyette olacağının altını çizerek, “Az önce buradaki bir Anadolu Lisesi’nin mensubu gençlerimizle bir arada olduk. Ve ‘Cumhurbaşkanım 5 dakikada artık okulumuzdan buraya geliyoruz’ dediler. 5 dakika. ‘Başka?’ dedim, ‘Onları da söyleyin bakalım.’ Artık burada çorbanızı içecek misiniz? İçeceksiniz. Çayınızı içecek misiniz? İçeceksiniz. Kahvenizi içecek misiniz? İçeceksiniz. Kek, onu da yiyeceksiniz, para yok. Tabii çok mutlular. Yarın sabahtan itibaren bu uygulama da başlıyor” diye konuştu.
Geriye doğru bakıldığında, kütüphanelerin ne kadar zengin, ne kadar yaygın, ne kadar hareketliyse medeniyetin o derece ürettiğini, devletin o derece güçlü, milletin o derece müreffeh olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim medeniyetimiz kitapla, defterle, kalemle, mürekkeple, okumakla, anlamakla, sormakla, anlatmakla yoğrulmuş, ilimle, irfanla, hikmet ve tefekkürle kıvamını bulmuştur. Duvarları kitaplarla dolu bir kütüphaneyi en kıymetli hazinelerden daha üstün tutan ecdadımız, her kütüphaneyi cennetten bir köşke benzetmiştir. Âlimleri, gölgelerinde soluklanılan cennet ağaçlarıyla kıyaslayan ecdat, onların eserlerini de bu ağaçların meyveleri olarak görmüştür. Elhamdülillah, nasıl bir ecdada sahibiz. İnşallah biz de onlara layık oluruz” değerlendirmesini yaptı.
“ADALET, HAK, HAKKANİYET VE FIRSAT EŞİTLİĞİ TEMELİNDE HİÇBİR AYRIM GÖZETMEKSİZİN ÇALIŞTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayırlı işlerin her biri gibi ilim, irfan, kültür, sanat faaliyetlerini de ibadet aşkıyla yürüten milletin, bu vasfı sayesinde asırlarca dünyaya ışık tuttuğunu, hâlen el üstünde tutulan eserler verdiğini aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kütüphanelerimizin sembolü olduğu bereketli medeniyet iklimimiz, yerini fikri ve manevi kuraklığa bıraktıkça bu tablonun yerini gerileme, rehavet, sefalet almıştır. Kimi dönemlerde bu kuraklık iklimi özellikle tesis edilmiş, özellikle başımıza bir kara bulut gibi çöktürülmüştür. Ülkemizde yıllarca eğitim öğretimi ve entelektüel faaliyetleri hep tek yönlü bir formatlama aracı hem de belirli kesimlere mahsus bir ayrıcalık olarak tutmaya çalışan zihniyetin yol açtığı kısırlığı yaşadık. Çocuklarımızı ya okullara hiç almıyorlardı ya da faşizan baskılarla kendi ideolojik saplantıları doğrultusunda biçimlendirmeye çalışıyorlardı. Rahmetli Menderes’in başlattığı, rahmetli Özal’ın sürdürdüğü bu ülkenin asli unsuru olan milletin evlatlarının akademiden bürokrasiye, medyadan iş dünyasına her alanda önlerini açma çabalarını hayırla yâd ediyoruz. Biz de hükûmete geldiğimiz günden beri adalet, hak, hakkaniyet ve fırsat eşitliği temelinde hiçbir ayrım gözetmeksizin, ülkemizin her köşesini ve milletimizin tamamını kuşatacak şekilde bu anlayışla çalıştık, çabaladık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalkınmanın bir bütün olduğuna, en başında da eğitimin, kültür ve sanatın geldiğine inandığını ifade etti.
Bunun için önceliklerinin ilk sırasına eğitimi aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem geçmişin yanlışlarını düzeltecek, mağduriyetlerini giderecek hem de bugünün ihtiyaçlarına cevap verecek bir eğitim altyapısı ve sistemi kurmak için kolları sıvadıklarını söyledi.
Okul öncesinden üniversiteye, oradan akademik basamakların en üstüne kadar tüm kademelerde köklü reformlar gerçekleştirdiklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesleki eğitimi güçlendirmek dâhil tüm sistemi yeniden yapılandırdıklarının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversiteleri 81 vilayete yaygınlaştırdıklarını anımsatarak, şunları anlattı: “Çocuklarımızı ve gençlerimizi her alanda destekledik. Aynı şekilde kültür sanat altyapımızı tahkim ettik. Düşüncesine, yüreğine, becerisine, emeğine dayalı üretim yaparak ülkemize değer katan herkesin yanında olduk. Yaptığı işe, gerçekleştirdiği üretime, verdiği hizmete kendi değerlerinin damgasını vuran kültür sanat insanlarımızı özellikle teşvik ettik. Bunları yaparken asırlardır yolumuzu aydınlatan medeniyet güneşimizi tekrar en yükseğe taşıma peşinde koşuyorduk. Demokrasi ve kalkınma atılımlarımızın diğer tüm başlıklarında kaydettiğimiz gelişmelerin de bu mücadeleyi destekleyen bir yönü vardı.”
Geçen 20 yılda ülkenin asırlık altyapı eksiklerini, demokrasi ve güvenlik ihtiyaçlarını gidermekte gerçekten çok büyük bir başarı yakaladıklarını ve bunu kimsenin inkâr edemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çerçevede eğitimde, kültür ve sanatta geldiğimiz yeri de çok önemli görüyoruz. Ama henüz bu alanlarda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadığımızın da farkındayız. Bizimki ancak hayalleri ve hedefleri büyük olanların yaşayabileceği bir hayıflanmadır. Yoksa asırlara bedel eserler ve hizmetler ortaya koyduğumuzdan asla şüphemiz yok” değerlendirmesinde bulundu.
“RAMİ KÜTÜPHANEMİZ GELECEĞE YATIRIMIN ESERİ OLACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya değişirken ülkemizin yerinde kalması demek gerileme işaretidir. Takip eden değil öncülük yapan diğer alanlar gibi kültürde de kendisine sunulanları tüketen değil, üreten bir Türkiye için gece gündüz çalışıyoruz. İnşallah önümüzdeki dönem Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla eğitim ve kültür başta olmak üzere ülkemizi küresel düzeyde marka hâline getirecek başlıkların tamamında da milletimizi hayallerine kavuşturacağız” diye konuştu.
Rami Kütüphanesi’ni, bu büyük yürüyüşte yeni bir halka, yeni bir safha olarak gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Rami Kütüphanemizi gezerken bütün gerek cilt hanesi yani mücellitlerimizi gördüm gerekse adeta bir ameliyathane gibi kitapların restorasyonlarının yapıldığı birimlere girdik. Oradaki arkadaşlarımızın nasıl bir hassasiyetle çalıştıklarını, adeta organ nakli yapar gibi o kitapların bütün gerçekten tahrip olmuş o yaprakları tek tek tek nasıl bir yerden bir yere naklettiklerini görmek, onlara şükran borcu olduğumuzu söylememek mümkün değil. Ve bu eserlerle beraber inşallah Rami Kütüphanemiz çok çok farklı geleceğe bir yatırımın eseri olacak. Ülkemize ve İstanbul’umuza hayırlı olmasını diliyorum. Dilediğimiz tüm kitapları buraya nakledebiliriz. Ve Kültür Turizm Bakanlığımızın bütçesine ayrıca bir destek vererek yurt içi, yurt dışından buraya her türlü inşallah kitapları alacağız. İthalatçılığımıza onu getireceğiz. Kitap ithali yapacağız dünyanın dört bir yanından ve Rami Kütüphanemizin bu uluslararası özelliğini de çok daha güçlü hâle getirmiş olacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kütüphanede okuyacak, araştıracak, eser ortaya koyacak, yapılan faaliyetlerden istifade edecek herkese teşekkür ederek sözlerini tamamladı.
Konuşmaların ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a günün anısına Rami Kütüphanesi’nin minyatürünü takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, protokol üyeleriyle birlikte kurdele keserek kütüphanenin açılışını gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, program öncesinde eşi Emine Erdoğan’la birlikte Rami Kütüphanesi’ni gezdi, öğrencilerle sohbet etti.

DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayiinde büyük bir zihniyet devrimi gerçekleştirdik”




Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeni Nesil Fırtına Obüsleri Teslimat Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Savunma sanayiinde başarı hikâyesi yazmakla kalmadık, aynı zamanda büyük bir zihniyet devrimi de gerçekleştirdik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Millî Savunma Bakanlığı Arifiye Yerleşkesi BMC İşletmesi’nde Yeni Nesil Fırtına Obüsleri Teslimat Töreni’ne katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
BMC Power tarafından bugün teslim edilecek altı adet yeni nesil Fırtına Obüsü’nün hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah bu sayıyı önümüzdeki dönemde yeni teslimatlarla toplamda 140’a kadar çıkartacağız. Yeni nesil Fırtına Obüsleri şu an envanterde olan modellere kıyasla pek çok avantaja sahiptir. Yürütülen çalışmalar neticesinde obüslerimizin hem beka kabiliyeti hem de ateş gücü artırılmıştır” dedi.
“TÜRKİYE’NİN SAVUNMA HAMLELERİNİN ENGELLENMESİNE ASLA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Türkiye’nin savunma hamlelerinin, geçmişte defalarca yaşandığı gibi, türlü ayak oyunlarıyla engellenmesine asla müsaade etmeyeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayii alanında da tam bağımsızlığımızı ilan edene kadar durmayacak, dinlenmeyecek, en küçük bir geri gidişe rıza göstermeyeceğiz. İşte bugün burada olduğu gibi, kamu ve özel sektör iş birliğiyle, inşallah ülkemizi başarıdan başarıya koşturacağız” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin zincirlerini kırdığı alanların başında savunma sanayiinin geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ana yüklenicileri, KOBİ’leri, araştırma kuruluşları, teknoloji merkezleriyle son 20 yılda bu alanda hayal dahi edilemeyen başarılara imza attık. Savunma sanayiinde başarı hikâyesi yazmakla kalmadık, aynı zamanda büyük bir zihniyet devrimi de gerçekleştirdik. Daha önce başlattığı stratejik projeler emekleme aşamasındayken akim bırakılan ülkemiz, bizimle birlikle ilk defa projelerinin neticelendiği, uygulamaya geçtiği, başarısını ispatladığı günleri gördü. ‘Yapılamaz’ denilen, ‘hayal mahsulü’ olarak nitelenen birçok kritik projeyi, hamdolsun tek tek gerçeğe dönüştürdük.”

-
DÜNYA2 sene ago
DEV YATIRIMLAR | AĞRI’DA ALTIN VE GÜMÜŞ REZERVİ MÜJDESİ
-
DÜNYA3 sene ago
Dev Yatırımlar | Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi’nde performans testleri başladı
-
DÜNYA3 sene ago
Dev yatırımlar | Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez : Söğüt’te Altın Kaynağı Tespit Edilen Sahayı İnceledi
-
DÜNYA3 sene ago
Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye Genç İş Adamları Heyetini (TÜGİK) Kabulünde Açıklamalarda Bulundu
-
DÜNYA3 sene ago
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “OECD İstanbul Merkezi Açılış Töreni”ne Video Mesaj Gönderdi
-
DÜNYA2 sene ago
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır anneleri ile iftarda buluştu
-
TEKNE FİRMALARI3 sene ago
Tekne ve Yat Firmaları | İstanbul TÜRKİYE
-
DÜNYA2 sene ago
Angola Cumhurbaşkanı Lourenço Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde