DÜNYA
Küresel refah ve barışın gelişmesi için ortak aklımızı seferber etmeliyiz

Başbakan Binali Yıldırım, ISEAS Yusuf İshak Enstitüsü tarafından 41’incisi düzenlenen “Singapore Lecture” konferansına konuşmacı olarak katıldı.
“Türkiye-Singapur İlişkileri: Akıllı Bir Stratejik Ortaklık İnşa Etmek” başlıklı konferansta katılımcılara hitap eden Yıldırım, Singapur ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması’nın 1 Ekim’den itibaren yürürlüğe gireceğini bildirdi.
Singapur’un kurucusu Lee Kuan Yew’in pragmatik yaklaşımını da yansıtan anlaşmanın, girişimci ve insani Türk dış politika anlayışını da içerdiğini belirten Yıldırım, “Bizim dış politikadaki anlayışımız, Türkiye geliştikçe çevresi de değişecek ve kalkınacak. Bu bağlamda dostlukları artırmak, düşmanlıkları azaltmak, dış politikamızın ana temellerinden birini oluşturuyor.” diye konuştu.
Siyaset ve ekonominin bütün halinde ele alınmasının önemine işaret eden Yıldırım, Türkiye’nin, farklı ekonomik ve stratejik havzalar arasında köprü ve buluşma noktası olmasının yanı sıra çevresi için ekonomik kalkınma görevini sürdüren bir ülke olduğunu vurguladı.
Yıldırım, Avrupa’nın doğu ekseninde gelişmiş ekonomisiyle Asya’nın merkezindeki dev ticaret üssü Singapur arasında organik bir bağlantı kuran iki ülke arasındaki köprünün öneminin, her iki ülkenin çevresine ekonomik katkıları göz önüne alındığında daha iyi anlaşıldığını söyledi. Başbakan Yıldırım, “Bu yüzden iki ülke olarak birlikte yapacağımız çok faydalı ve o kadar verimli işler olduğunu düşünüyorum. Daha gelişmiş, daha müreffeh bir dünya için birlikte çalışabilir, ülkelerimizi geleceğe hazırlarken çevre ülkelere de katkı sağlayabiliriz.” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE, İYİ BİR İŞ ORTAĞI, GÜVENİLİR BİR DOST”
Bağlantı, iletişim ve ulaşımın, günümüzün en önemli kavramlarından olduğuna işaret eden Yıldırım, “Diplomatik temsil alanında da bunun öneminin farkındayız. 236 dış misyonumuzla Birlemiş Milletler’in 5 daimi ülkesinin ardından en geniş temsil ağına sahip ülke Türkiye’dir. Dış temsilcilik sayımız, ülkemizin uluslararası alandaki artan etkinliğinin bir göstergesidir. Ülkemizdeki yabancı temsilcilik sayısı da benzer şekilde artmış ve 264’e çıkmıştır.” diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin, “iyi bir iş ortağı, güvenilir bir dost, etkin bir mesai arkadaşı” olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Türkiye bugün dünyanın 17’nci, Avrupa’nın 6’ncı büyük ekonomisi ve G20 üyesi bir ülkedir. Satın alma gücü paritesiyle 2 trilyon dolar civarındaki gayri safi hasılasıyla dünyanın 13. büyük ekonomisi konumundadır. Hem Avrupa hem Asya’da yer alan bununla da yetinmeyip tüm coğrafyalara açılan ülkemiz, küresel alanda günden güne etkin bir rol oynamaktadır. Afrika, Asya Pasifik, Latin Amerika ve Karayipler’e yönelik açılım ve ortaklık politikalarımızın, dış politika gündeminde önemli yeri vardır. Bu politikalarla beraber ticaretimiz Afrika’ya son 14 yılda 6, Latin Amerika’ya 7 kattan fazla artış sağlamıştır. ASEAN ülkeleriyle aynı dönemdeki ticaret hacmindeki artışımız 6 kat artmış, Doğu Asya, Çin, Güney Kore ülkeleriyle dokuz katın üzerine çıkmıştır.
Türkiye’nin temel dış politika eksenleri bugün de güncelliğini korumaktadır. Avrupa Birliği, ülkemiz için stratejik hedef olmayı sürdürüyor. AB ile çok boyutlu ve köklü ilişkilerimiz var. AB ile Gümrük Birliği içinde olan tek aday ülkeyiz. Türkiye, AB’nin beşinci büyük ticaret ortağı ve AB ile ticaretimiz yaklaşık 146 milyar dolar seviyesindedir. Gümrük Birliği’ni güncelleyerek ticaret hacmini iki katına çıkarmayı hedefliyoruz ve bunun başarılabileceğini öngörüyoruz.”
“TÜRKİYE, İŞ BİRLİĞİNİ ÖN PLANA ÇIKARAN BİR ÜLKE”
Yıldırım, Türkiye’nin, Avrupa-Atlantik güvenliğinin ve savunma politikasının temel taşı olarak kabul ettiği NATO’nun en önemli üyelerinden biri olduğunu, terörle mücadele dahil olmak üzere ittifakın güncel tehditler karşısında uyarlanması bağlamında önemli yönlendirici rol oynadığını belirtti.
Türkiye’nin çok taraflı diplomasi alanında Birleşmiş Milletler çatısı altında aktif çalışmalara devam ettiğini, çeşitli girişimlere öncülük ettiğini vurgulayan Yıldırım, “Finlandiya ile başlattığımız ve eş başkanlığını yürüttüğümüz ‘Barış için Arabuluculuk’ girişimi, benzer şekilde İspanya ile başlayıp Birleşmiş Milletler seviyesine taşıdığımız Medeniyetler İttifakı küresel girişimleri bu anlamda iki örnektir. Türkiye, Balkanlar’dan Akdeniz ve Ortadoğu’ya, Karadeniz’den Orta Asya’ya uzanan coğrafyada iş birliğini ön plana çıkaran ve aktif politika izleyen bir ülkedir.” dedi.
“SORUNLAR DİYALOG YOLUYLA ÇÖZÜMLENEBİLİR”
Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin dış politikasının girişimci ve insani bir anlayış temelinde yürütüldüğüne işaret ederek, şunları kaydetti:
“Mevcut dostluklarımızı güçlendirmeyi ve gerek bölgemizde gerekse uzak coğrafyalarda daha çok dost kazanmayı hedefliyoruz. Yakın çevremizdeki ülkeler ve komşularımızla diyaloğu geliştirmek için iş birliği fırsatlarına odaklanmış vaziyetteyiz. İnanıyoruz ki bütün sorunlar diyalog yoluyla çözümlenebilir. Bu çerçevede siyasi diyaloğun en üst düzeyde sürdürülmesi ve bütün alanlarda kapsamlı iş birliği yapılmasını sağlayan ikili düzeyde bakanlar kurullarını bir araya getiren yüksek düzeyli iş birliği mekanizmasını hayata geçirdik. Hali hazırda bölgemizde bulunan 19 ülkeyle fiilen bu mekanizma çerçevesinde ilişkilerimizi derinleştiriyoruz. Bu mekanizmayı kurduğumuz ülkelerle ticaret hacmimiz, 2002 yılına nazaran 2016 yılında 5 kat artarak, 14 milyar dolardan 75 milyar dolara yükselmiştir. Komşu ülkelerle olan ticaretimiz ise 2002-2016 yılları arasında 4,6 kat artmış, 13 milyar dolardan 60 milyar dolar seviyesine gelmiştir.”
Başbakan Yıldırım konuşmasında, Türkiye’nin bugüne kadar farklı coğrafyalarda geliştirdiği ekonomik ve ticari işbirliğinin sonucu olarak 19 serbest ticaret anlaşmasının hayat geçirildiğini bildirdi.
Türkiye ile Singapur arasındaki serbest ticaret anlaşmasının bütün onay süreçlerinin tamamlandığını ve kısa süre içerisinde hayata geçeceğini belirten Yıldırım, şunları ifade etti:
“Elimizin boş gelmediğini bilmenizi isterim. Bu anlaşmanın ticaretimize somut, olumlu katkılarını çok yakında göreceğimizi ifade etmek isterim. Dikkatinizi çekmek istediğim bir başka husus, aramızda imzaladığımız serbest ticaret anlaşmasının yeni nesil bir anlaşma olduğudur. Bu anlaşmada ilk defa kamu alımları, hizmetler, tarım gibi sektörler yer almaktadır. Bu sayın Başbakan Yardımcısının ifade ettiği gibi Singapur’a verdiğimiz önceliğin bir neticesidir.”
Türkiye’nin, uzakdoğu ile bağlarının yeni olmadığını vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
“Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi ve bağlantılı kuruluşlarının da güçlendirilmesini hedefliyoruz. Ayrıca Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan modern İpek Yolu bağlamında ülkemizden başlayarak, Gürcistan, Azerbaycan, Hazar Denizi ve hatta bütün Orta Asya Cumhuriyetlerini aşarak Afganistan, Pakistan ve Çin’e ulaşacak orta koridorun geliştirilmesi Çin ve bölgedeki ülkelerle yakın bir işbirliğimiz ve çalışmamız devam ediyor. Tarihi İpek Yolunun yeniden canlandırılması vasıtasıyla Doğu ve Batı arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ve ticari etkileşimin merkezinde bulunan Asya’nın günümüzde ekonomik ve ticari ilişkilerin odağına yeniden yerleştiğini görmekteyiz.”
“21. YÜZYIL ASYA YÜZYILI”
Yıldırım, 21. yüzyılın “Asya Yüzyılı” olarak nitelendirilmesinin çok doğru bir tespit olacağına işaret etti.
Türkiye’nin şu anda yıllık 600 milyar dolar tutarında olan ve önümüzdeki kısa bir sürede artması öngörülen Avrupa-Çin ticaret trafiğinin aktığı orta koridor üzerinde yer aldığına dikkati çeken Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
“14-15 Mayıs 2017’te Pekin’de gerçekleştirilen Kuşak ve Yol Formunda, orta koridor girişiminin stratejik konumu vurgulanmış, liderler ortak bildirisinde yer almış ve önemi uluslararası toplumun önünde bir kez daha teyit edilmiştir. Ülkemiz, Avrasya coğrafyasında ulaşım ve ticaret yolları üzerinde emsalsiz konumuyla kuşak ve yol girişimi kapsamında bütünleşmiş çok modlu alt yapı, ulaşım, enerji ve ticaret ağlarının oluşturulmasına yönelik projeleri başarıyla hayata geçirmede kilit bir rol üstlenmiştir. Bu çerçevede, İpek Yolu Ekonomik Koridoru Projesi’nin, ülkemizin Kafkaslar, Orta Asya üzerinden Çin’e bağlanmasını hedefleyen Trans-Hazar Ortak Koridoru olarak isimlendireceğimiz bu girişimle uyumlu olduğunu ifade etmek isterim. Bu girişim hem bölgesel hem de küresel refaha katkıda bulunacaktır. Bu çerçevede Singapur’un ülkemizdeki önemli yatırımlarında biri olan Mersin Uluslararası Limanı yılda 2,6 milyon konteyner kapasitesine ulaşmış bulunmaktadır.”
“İNSANİ YARDIMDA DÜNYADA İKİNCİ SIRADAYIZ”
Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin küresel sorunların ve zafiyetlerin giderilmesi için büyük çaba harcadığını, bunun yanında küresel kalkınma alanında da önemli roller üstlendiğini vurguladı.
Yıldırım, şunları ifade etti:
“İnsani kalkınma yardımlarımız an itibariyle Amerika’dan sonra dünyada ikinci sıraya yükselmiştir. Türkiye’nin yıllık insani yardım miktarı 7 milyar doları bulmuştur. Sadece soydaşlık ve komşuluk aidiyetine bağlı olduğumuz coğrafyalarla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda Somali’den Myanmar’a kadar birçok yerde ihtiyaç sahiplerine ulaşmanın gayreti içerisindeyiz. İnsani diplomasi alanındaki yetkinliğimiz 23-24 Mayıs 2016’da ev sahipliğini yaptığımız tarihin ilk Dünya İnsani Zirvesi ile adeta zirve yapmıştır. 180 ülke ve 9 bin katılımcının iştirak ettiği zirve Birleşmiş Milletler’in New York dışındaki en büyük Birleşmiş Milletler zirvesi ünvanına sahip olmuştur.”
Yıldırım, Türkiye’nin Suriye’deki iç savaşın başından bu yana izlediği iyi komşuluk ve açık kapı politikasıyla bugüne kadar 3 milyonun üzerinde sığınmacıya ev sahipliği yaptığına değindi. Suriyelilere sağlanan desteğin uluslararası toplumda da büyük bir takdir kazandığına dikkati çeken Yıldırım, Türkiye dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke olduğunu bildirdi.
Yıldırım, “Ülkemizdeki Suriyeliler için yaptığımız harcamalar, bütün kurumlarımızın yaptığı çalışmalarla 30 milyar doları bulmuştur. Avrupa Birliği’nin, Türkiye’deki sığınmacılar için 3 milyar avro taahhüdü kapsamında ikili bazda, ülkemizde Suriyelilere sağlanan miktar bugüne kadar sadece 800 milyondur. Uluslararası toplumun katkısı da 500 milyon doları ancak bulabilmiştir.” dedi.
“ATEŞKES İZLEME MEKANİZMASI AKTİF BİR ŞEKİLDE DEVAM EDİYOR”
Türkiye’nin Suriye krizini çözmek için çok büyük bir gayret gösterdiğine işaret eden Yıldırım, şunları kaydetti:
“Türkiye, Rusya Federasyonu ve İran’ın öncülüğünde, bu ülkede ilan edilen ateşkes 30 Aralık 2016’dan beri yürürlükte olup, kalıcı çözüme ulaşılması için yoğun bir diplomasi çalışması ve sahada da terörle mücadele faaliyeti devam etmektedir. Üç ülkenin katılımıyla güçlü ateşkes izleme mekanizması aktif bir şekilde devam ediyor. Ayrıca ilk kez rejim ve muhalefetin aynı masada oturması sağlanmış durumdadır. Bu sayede siyasi çözüme yönelik Cenevre Müzakerelerine geri dönüldüğünü ifade etmek isterim. Ülkemizin DEAŞ ile mücadelede küresel koalisyonun içersinde aktif bir rolü vardır. Geçtiğimiz yıl başlattığımız Fırat Kalkanı harekatı ile 2 bin kilometreden fazla bir alanda DEAŞ’ın bütün faaliyetlerine son verdik ve bu bölgeleri DEAŞ’tan tamamen temizledik. Bugüne kadar Suriye’de 3 bin 800, Irak’ta 800 olmak üzere toplamda 4 bin 600 DEAŞ terör elemanı etkisiz hale getirilmiştir. Bugün hiçbir ülke, DEAŞ ile mücadelede Türkiye’nin gösterdiği kararlılığı ne yazık ki gösterememektedir.”
Terörün ulusal, bölgesel ve küresel güvenlik için ciddi bir tehdit ve “bütün dünyanın başının belası” olduğunu bildiren Yıldırım, teröre karşı mücadelenin, uluslararası yakın iş birliğine dayanmasının şart olduğunu vurguladı. Yıldırım, Türkiye’nin, terörden canı yanan ve 40 yıldır bölücü terör örgütü PKK ile mücadele eden bir ülke olarak, çok önemli kazanım ve tecrübelerinin olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin FETÖ, PKK, PYD/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle aynı anda etkin bir mücadele vermek zorunda kaldığını hatırlatan Yıldırım, “Terör örgütlerinin dünyaya yönelen tehditlerinin ortadan kaldırılması için bütün ülkelerin terör örgütleri arasında hiçbir ayırım yapmadan, kimliği, etnik yapısına vurgu yapmadan ortak çabayla mücadele etmesi şarttır. Aksi halde ‘Bana değmeyen yılan bin yaşasın’ anlayışını sürdürürsek, bir gün bu terör, böyle düşünenlerin kapısını da çalacaktır.” diye konuştu.
Türkiye’nin 15 Temmuz 2016’da hain ve kanlı bir darbe girişimi yaşadığını, halkın darbeye kahramanca karşı koyarak, demokrasiye sahip çıktığını vurgulayan Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu darbeyi gerçekleştirmeye çalışan FETÖ terör örgütünün amacı sadece Türkiye ile sınırlı değildir. Küresel bir terör şebekesiyle karşı karşıya olduğumuzu lütfen hatırlayın. Beyinleri yıkanmış örgüt mensupları dünyanın birçok ülkesinde ‘hayır, eğitim’ adı altında çalışıyor, bulundukları ülkelere nüfuz etmeye gayret ediyor. Dostlarımızı bu konuda daha dikkatli olmaya ve bu örgütlerin kara propagandalarına kulak vermemeye davet ediyorum. Ülkemiz bu hain darbe girişiminden çok daha güçlü bir şekilde çıkmıştır. Devletimiz ve bütün kurumlarımız şimdi bu terör örgütünden temizlenmektedir. Güçlü ekonomimiz, siyasi irademiz ve halkımızın kararlılığı bu sınavı başarıyla geçmemizi sağlamıştır.”
Yıldırım, bu darbe girişiminin ardından, Türkiye’nin gerçek dostlarını bir kez daha gördüğünü belirterek, “Singapur, Türkiye’nin gerçek dostudur ve bu darbeden sonra hemen Türkiye ile dayanışmasını, Türkiye’ye olan desteğini açıklamış, bununla da kalmamış aynı zamanda Dışişleri Bakanını Türkiye’ye göndererek bu düşüncelerini bizatihi paylaşmışlardır.” dedi.
“SİNGAPURLU VE TÜRK İŞ ADAMLARINA GÖREV”
Son 15 yıldır Türk ekonomisinde tarihin en başarılı dönemlerinden geçildiğini, 2002-2016 aralığında Türkiye’deki büyümenin art arda yüzde 5,7 olduğunu vurgulayan Yıldırım, küresel kriz sonrası 2010-2016 döneminde ise büyüme oranının yüzde 6,7 seviyesinde gerçekleştiğine işaret etti.
Bu oranların OECD ülkeleri arasındaki en yüksek oran olduğuna dikkati çeken Yıldırım, “Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; gelecek 10-15 yılda Türkiye’nin büyüme trendi aynı oranlar seviyesinde olacaktır. Bu da ne anlama geliyor? Daha fazla yatırım, daha fazla ticaret, daha fazla kalkınma. O yüzden Singapurlu iş adamlarına, yatırımcılara, aynı zamanda Türk iş adamlarına büyük görev düşüyor, daha fazla bir araya gelmek, birlikte çalışmak, hem Türkiye’de hem Singapur’da hem de üçüncü ülkelerde meydana gelen büyük fırsatları değerlendirmek.” ifadesini kullandı.
Yıldırım, Türkiye’nin dış ekonomik ilişkilerinde ciddi atılımların olduğunu, bu çerçevede Avrupa, Ortadoğu, Kuzey Afrika ülkeleriyle dış ticaret ortaklıklarının daha da derinleştirildiğini belirterek, bunun yanı sıra Latin Amerika ve Asya’ya yönelik uygulamaya koydukları açılım ve ortaklık politikalarıyla, ekonomik ve ticari ilişkilerin çeşitlendiğini bildirdi. Yıldırım, 2002 yılında 88 milyar dolar olan ticaret hacminin 2016’da 341 milyara çıkmış olmasının bu çeşitliliğin bir sonucu olduğunu dile getirdi.
“YENİ NESİL REFORMLARI YAPMA ZAMANI”
Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin ekonomik hedefleri doğrultusunda makro ekonomik istikrarın korunduğu, siyasi istikrarın garanti altına alındığı, cari açık enflasyonunun aşamalı olarak aşağıya çekildiği bir ortamda, yapısal reformlar yoluyla büyümeyi devamlı hale getirmeyi ve daha kapsayıcı bir kalkınma modelini hedeflediğine değindi.
Bütün bu hedefler çerçevesinde önem verdikleri konulardan birinin de doğrudan yabancı yatırımlar olduğa dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:
“Türkiye doğrudan yabancı yatırımlar için adeta bir cazibe merkezidir. 2003-2016 yılları arasında gerçekleşen doğrudan yabancı yatırımlar 180 milyar doları bulmuştur. Türkiye ekonomisi son yıllarda karşı karşıya kaldığımız iç ve dış şoklara karşı da dirençlidir ve gereken cevabı vermiştir. Şimdi artık yeni nesil reformları yapma zamanı gelmiştir. Önümüzdeki bir yıl içerisinde kamu maliyesini güçlendirmek, vergiye daha da tabana yaymak, vergi mevzuatında ciddi değişiklikler yapmak için çalışıyoruz. İstihdamın artırılması, iş gücüne katılımın, kadın iş gücünün daha fazla artırarak sağlanması için gerekli düzenlemeleri yapacağız. Yatırımları artırmak ve küresel doğrudan yatırımları cezbetmek için yatırım ortamını çok daha iyileştiriyoruz. Yargı sürecinin kalitesinin artması ve yargının hızlandırılması için yargı reformunun bütün bileşenlerini hayata geçiriyoruz. Eğitimde, okul öncesi eğitim başta olmak üzere kaliteyi artırmak ve dördüncü sanayi devriminin gerektirdiği nitelikte iş gücü, insan ihtiyacını karşılamak için eğitimde kaliteyi artıran reformlara öncelik veriyoruz.”
“Bütün bu alanlarda ilerlerken aslında yaptığımız şey çok basit, tekerleğin yeniden icat edilmesine ihtiyaç yok. Dünyanın neresinde olursa olsun iyi uygulamaları esas alıyoruz.” diyen Yıldırım, bu noktada Singapur’a yaptıkları ziyaretin önemine değindi.
Singapur’un Türkiye için bir ilham kaynağı olduğunu belirten Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:
“Bu çerçevede Türkiye geniş işbirliği fırsatlarını görmektedir. Bunlar, güçlü büyüme, nitelikli ve rekabetçi iş gücü, serbest ve yeniliklere açık yatırım ortamı, alt yapı, pazara erişim bağlamında merkezi konum, Avrupa’nın enerji koridoru, lojistik merkezi olma özelliği, düşük vergi, yüksek teşvik imkanları, AB ile mevcut gümrük birliği, büyük iç pazar, genç ve dinamik, eğitimli insan kaynağıdır. Bu temelde, küresel yatırımcıları geniş fırsatları beklediğine inandığımız bilgi ve iletişim teknolojileri, enerji, finans, gayrimenkul, iş hizmetleri, petrokimya, madencilik, metal, makina, otomotiv, tarım, gıda ve lojistik, bunun yanı sıra turizm ve sağlık sektöründeki imkanları değerlendirmek üzere Singapurlu girişimcileri Türkiye’ye davet ediyorum. İnanıyorum ki birlikte çok başarılı işler yapabiliriz. Daha müreffeh geleceği birlikte şekillendirebiliriz.”
“SİNGAPUR STRATEJİK ORTAK”
Başbakan Yıldırım, çok önemli bir bölgesel örgüt olan ASEAN ile ilişkileri geliştirmeye önem verdiklerini vurgulayarak, bu kapsamda, ASEAN Bölgesel Forumu Dışişleri Bakanları Toplantılarına katıldıklarını belirtti.
Türkiye’nin ASEAN ülkeleriyle ticaretinin son 14 yılda 6 kat arttığını ve 2016 sonu itibariyle yaklaşık 9 milyar dolara ulaştığını anlatan Yıldırım, Singapur’u bölgeye açılımda stratejik bir ortak olarak gördüklerini ifade etti.
ASEAN ile sektörel diyalog ortaklığının gerçekleştiğini de belirten Yıldırım, bu konuda yaptığı katkı için Singapur’a teşekkür etti.
Yıldırım, Singapur ile stratejik ortaklığın 21. yüzyılın özellikle gereklerine uygun olarak, yeni, akıllı bir işbirliğine dönüştüğünü aktardı.
Singapur’la olan ilişkilerin kökeninin 1865’te Osmanlı döneminde başladığını hatırlatan Yıldırım, bu sürecin Singapur’un bağımsızlığını ilan etmesiyle daha da güçlendiğini vurguladı. Yıldırım, iki ülkenin 2019’da ilişkilerinin başlangıcının 50’inci yılını kutlayacağını belirterek, “Türkiye ve Singapur bölgelerinde olağanüstü başarılar elde etmiş, dinamik, yaratıcı, eğitimli nüfuslarıyla katma değer ortaya koyan iki ülkedir. ” dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, Singapur’un başarısının Türkiye’yi de memnun ettiğine işaret ederek, “(Fırsat eşitliği, çalışarak gelişme) ilkelerinin Singapur’u başarıya taşıdığı dünyaca bilinmektedir. Başarı öykünüz pek çok ilham kaynağı olmaktadır. Uzun yıllar Ulaştırma Bakanlığı yapmış bir gemi inşa yüksek mühendisi olarak ülkenizdeki altyapı ve ulaştırma teknolojilerinden oldukça etkilendiğimi ifade etmek isterim.” ifadesini kullandı.
Singapur’un Kurucu Başbakanı Lee Kuan Yew’un ülkesinde büyük hizmetleriyle tanındığını ve büyük saygı gördüğünü bildiren Yıldırım, Başbakan Lee yönetimindeki hükümetin de ülkeyi daha ileriye taşıma azmiyle ortaya koyduğu hedeflerin ve atılımların takdire şayan olduğunu vurguladı.
Yıldırım, dünyanın farklı coğrafyalarında olmakla birlikte Singapur ve Türkiye’nin ortak temel değerleri paylaştığına, dış politikada benzer ilkeleri öne çıkardığına, birçok bölgesel ve küresel olayda iki ülkenin birbirine yakın görüşleri benimsediğine dikkati çekti.
“ORTAK AKLI SEFERBER ETMELİYİZ”
“Turizmin karşılıklı olarak geliştirilmesi de diğer önemli hedeflerimiz arasındadır. Kültürel alanda da birbirimize verebileceğimiz zengin birikimimiz olduğunu ifade etmek isterim.” diyen Yıldırım, ikili ilişkilerin 2014’te Singapur Başbakanı’nın Türkiye ziyaretiyle “Yüksek Stratejik Ortaklık” düzeyine çıkarıldığını hatırlattı.
Singapurun 2018’de ASEAN Dönem Başkanlığını üstlenecek olmasından memnuniyet duyduklarını aktaran Yıldırım, “Başkanlığınız döneminde ASEAN ile tesis ettiğimiz sektörel diyalog ortaklığının bütün boyutlarıyla geliştirilmesinin mümkün olacağına inanıyoruz.” dedi.
Yıldırım, mükemmel seyreden iş birliğimizin ve siyasi ilişkilerin, ekonomik gelişmelerle taçlandırılmasına önem verdikleri belirtti. Gelişmekte olan ekonomik işbirliğini daha da ileri taşıma imkanının mevcut olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
“Singapur’la serbest ticaret anlaşması sayesinde önümüzdeki dönemde karşılıklı ticaretin ve yatırımların ivme kazanacağına, ekonomik ilişkilerde yeni bir sıçrama yaşayacağımıza inanıyorum. Bu anlaşma ikili ve bölgesel ilişkilerimize açılan tarihi bir fırsat penceresi olmaya devam edecek. Gelecek nesillerin refahı ve kardeşliği için bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yatırımların teşviki için her türlü altyapı mevcuttur. Karşılıklı yatırımların yanı sıra Türk şirketleri Singapurlu yatırımcılar için, Orta Asya, Afrika, Ortadoğu başta olmak üzere üçüncü ülkelerde verimli iş birliği yapabilirler. İlişkilerimizin gerek ikili gerek çok taraflı alanlarda ileri taşınması için irade bugün yeterince mevcuttur. Gelecek çalışmalarımızı bunun üzerine bina edebiliriz. Hem ülkelerimizin refahı hem küresel refah ve barışın gelişmesi için ortak aklımızı seferber etmeliyiz.”
Başbakan Yıldırım iki ülkenin birbirinden öğreneceği pek çok husus olduğunu belirterek yeniliklere açık olunması, yeni ekonomilere geçişte Türkiye ve Singapur’un önce olması gerektiğine vurgu yaptı. Yıldırım, geleceğin bugün yapılacak hamlelerle şekillendirileceğini belirterek konuşmasını tamamladı.
SORU-CEVAP
Başbakan Yıldırım, konuşmasının ardından katılımcıların sorularını cevapladı.
Türkiye’nin, Güneydoğu Asya Ülkeler Birliği’nin (ASEAN) sektörel diyalog ortağı olmasına ilişkin soru üzerine Başbakan Yıldırım, “Baştan beri şunu söylüyoruz, Türkiye, Avrupa ile Asya’nın birleştiği yerde. Singapur da Uzakdoğu ve Güneydoğu Asya’ya açılan bir kapı. İki ülkenin birlikte yapacağı çalışmalar, Avrupa ile Asya’yı birbirine daha çok yakınlaştıracak, bölgesel ve küresel barış ve refaha daha çok katkı sağlayacak.” ifadesini kullandı.
İklim değişikliğine ilişkin son dönemde kaygılar olduğu belirtilerek, çevre ve iklim konusunda Singapur ile Türkiye arasında neler yapılabileceğinin sorulması üzerine Yıldırım, çevreyi temiz tutma ve bunu sürdürülebilir kılma amacıyla alt yapı yatırımlarının artırıldığını bildirdi.
Başbakan Yıldırım, Asya ile Avrupa’yı birleştirecek “İpek Yolu” projesine ilişkin soruya ise şu cevabı verdi:
“YENİ FIRSATLAR”
“Türkiye, Avrupa ile Asya arasında köprü bir ülke. Bir tarafımız Avrupa, bir tarafımız Asya. Tarihi olarak da Güneydoğu Asya’dan başlayan güzergahlar ve o şekilde ilerleyen güzergahlar Orta Asya’dan, Kafkasya’dan, Anadolu’dan, Türkiye topraklarından hep geçmiştir. Ondan sonra Batı’ya, Avrupa’ya devam etmiştir. Çok eski tarihlerde İpek Yolu olarak kullanılmıştır, Kral Yolu, Baharat Yolu da denmiştir. Modern dünyada da yine yeni bir yol kurabiliriz, yenilenmiş yollar, demiryolları ve lojistik merkezleriyle. Bu amaçla Türkiye olarak yollar inşa ediyoruz.”
Yıldırım, Türkiye’nin, Çin ile mevcut olan yolu iyileştirme adına stratejik ortaklığı olduğunu, projenin tamamlanmasının ardından Avrupa ile Asya arasında yeni bir bağlantı kurmanın mümkün olacağını bildirdi.
“Singapur ile Türkiye arasındaki akıllı stratejik ortaklıkta neler sunulabilir?” sorusu üzerine Yıldırım, iki ülkenin, genç iş gücü kapasitesinin yüksek olduğunu söyledi.
Singapur ve Türkiye’nin dünya üzerindeki özel konumuna işaret eden Yıldırım, şunları ifade etti:
“Gelişmekte olan ülkelere erişimin olduğu iki ülkeyiz. Epey bir alt yapı ihtiyacı olan ülkeler bizim etrafımızda. Siz Singapur olarak mühendislikte, finansta güçlüsünüz. Dünyanın farklı bölgelerine erişim, doğrudan yatırımlar anlamında güçlüsünüz. Her iki ülkenin de kendine göre birtakım avantajları var. Bu avantajları bir araya getirirsek, bunu yapabilirsek bir sinerji yaratabiliriz. Böyle bir sinerji oluşturulursa yeni projeler oluşturulabilir ve bunlarda başarılı olup, yeni fırsatlar yaratabiliriz.”
“TÜRKİYE, İSLAM’IN TEMSİLİ ANLAMINDA BİR TEMİNAT”
Türkiye’yi yakından takip ettiğini söyleyen bir katılımcının, “Sayın Turgut Özal ve Sayın Erbakan dönemini inceledim, şimdi Sayın Erdoğan’ın dönemini de inceliyorum. Türkiye’nin Müslüman alemiyle Müslüman olmayan dünyanın birbirini anlamasını sağlama anlamında nasıl bir rolü olabilir?” sorusuna Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin, bölgede çok belirleyici bir rol oynadığına dikkati çekti.
Türkiye’nin Müslüman bir ülke olduğunu hatırlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Biz bir teminatız aslında. Yani Türkiye, İslam’ın temsili anlamında bir teminat. Türkiye olarak aşırıcılıkların önlenmesi anlamında biz bir güvence olabiliriz. Bölgemizdeki temel problem aşırıcılıklar. Bu yabancı savaşçılar, dünyanın her yerinden kalkıp geliyorlar. Bizim toprağımızdan DEAŞ’a katılmak üzere Suriye ve Irak’a geçiyorlar. Dolayısıyla problem aslında Müslüman ülkelerin içinde değil, görüyoruz ki problem her yerde. Pek çok Avrupalı yabancı terörist savaşçı kalkıp Suriye’ye gitmek istiyor DEAŞ’a katılmak için. Biz onları durduruyoruz, sınır dışı ediyoruz, ülkelerine geri gönderiyoruz veya masum insanları öldürmelerini engellemek için bir şekilde tecrit ediyoruz. Bence Singapur’un burada güzel uygulamaları var. Çünkü toplumunuz farklı inançlara mensup kesimlerden oluşuyor ama gayet başarılı olmuşsunuz, farklı görüşleri, farklı dinleri bir araya getirmişsiniz ve barışçıl bir şekilde yaşayabiliyorsunuz. Bu güzel bir örnek, yani bizim bölgemiz için değil sadece küresel anlamda da öyle. O yüzden birlikte çalışıyor olmamız lazım ki dinle insanlara bir şeyleri öğretebilelim ve insanlar yanlış yollara sapmasınlar.”
Başbakan Yıldırım, Singapur’u ziyaret eden yabancı devlet ve hükümet liderlerini, fikir önderleri ve alanında lider şahsiyetleri buluşturan üst düzey bir etkinlik olan geleneksel “Singapore Lecture” konferansına, Türkiye’den konuşmacı olarak katılan ilk isim oldu.
DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’da toplu açılış törenine katıldı






Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’da toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Her seçimde bize en güçlü şekilde destek veren milletimiz sayesinde, sadece ülkemizi eşi benzeri görülmemiş eser ve hizmetlere kavuşturmakla kalmadık. Aynı zamanda, terör örgütlerinden darbecilere, küresel vesayetçilerden ekonomik tetikçilere kadar, istiklalimize ve istikbalimize göz dikenlerin tamamının da hakkından geldik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muğla Adliye Sarayı yanındaki miting alanında Marmaris-Datça Yolu, Milas İçme Suyu Arıtma Tesisi ve Bodrum Devlet Hastanesi ile Yapımı Tamamlanan Diğer Projelerin Toplu Açılış Töreni’nde konuştu.
Marmaris ziyaretleri dışında epeydir Muğla’yla hasret gideremediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğlalılara “Sizleri özlemişiz” diye seslendi.
Bugün hem özlem gidermeye hem de şehre kazandırdıkları eser ve hizmetlerin resmî açılışlarını yapmaya geldiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karşımda muhteşem bir katılım görüyorum. Bugün Muğla bir başka” dedi.
Eser ve hizmet siyasetlerinin en güzel örneklerini Muğla’da görmenin mümkün olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muğla’nın her karış toprağında izimiz var, emeğimiz var. Hamdolsun Muğla’mız da tarımıyla, turizmiyle, ticaretiyle bu emeklerimizi üretime, istihdama, kazanca dönüştürme konusunda çok başarılı” değerlendirmesini yaptı.
Geride kalan 20 yılda ülkenin altyapısından üstyapısına kadar tüm eksiklerini gidermiş, Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını önemli ölçüde tamamlamış olarak milletin huzurunda olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın geçmeye hazırlandığı yeni yönetim ve ekonomi düzeninde, Türkiye’yi hak ettiği seviyeye çıkarmanın ilk adımını attıklarını gördüğünü söyledi.
“ÜLKEMİZİ EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ ESER VE HİZMETLERE KAVUŞTURDUK”
Şimdi daha büyük hedeflerle, daha büyük bir öz güven ve güçle yönlerini geleceğe dönmüş durumda olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan 12 yıl önce 2023 hedeflerimizi ilk açıkladığımızda zihinlerini geri kalmışlık ve faşizm kapanına hapsetmiş birileri, kendi akıllarınca bizi küçümsemiş, alaya almışlardı. Hep yaptıkları gibi 2023 hedeflerimizi hayata geçirmek için başlattığımız her programa, her projeye, yatırıma ne diyorlardı? ‘Yapamazsınız.’ diyorlardı. Böyle engellemeye çalıştılar ve bu onlar için hezeyandı ama bunu dün gibi hatırlıyoruz” diye konuştu.
Yatırımlara karşı çıkanlara kulak asmadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tabii biz AK Gençlik’le, AK kadrolarla bunlara yüz vermedik. Hiç kulak asmadık. Bizim baktığımız tek yer milletimizdir, milletimizin özlemleridir, milletimizin talepleridir, milletimizin ihtiyaçlarıdır. Hamdolsun her seçimde bize en güçlü şekilde destek veren milletimiz sayesinde sadece ülkemizi eşi benzeri görülmemiş eser ve hizmetlere kavuşturmakla kalmadık aynı zamanda terör örgütlerinden darbecilere, küresel vesayetçilerden ekonomik tetikçilere kadar istiklalimize ve istikbalimize göz dikenlerin tamamının da hakkından geldik. Kendi milletinden umudunu kesenlerin, ülkemizin kutlu yürüyüşünü engellemek için sergiledikleri kepazeliklere rağmen Cumhuriyetimizin 100. yılına coşkuyla, gururla, heyecanla girdiğimiz bir döneme ulaştık.”
“BU MİLLET TERÖRDEN BESLENENLERE, KAN EMİCİLERE BU ÜLKEDE YOL VERMEZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, havaalanından buraya gelene kadar yol boyu tıklım tıklım olduğunu aktardı.
Müstemleke zihniyetlilerin kepazeliklerinin bitip tükenmek bilmediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz günlerde Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücüne güç katacak bir savunma sanayi projemizin açılışında, ordumuzun komutanlarıyla birlikte yaşadığımız sevince tahammül edemediklerini hep birlikte gördük. Bay Kemal, Sakarya Arifiye’de bu ordunun başkomutanı olarak Tayyip Erdoğan ne yaptı? Orada Fırtına obüslerinin teslim törenini yaptı. Senin hayatında, senin aklında böyle bir şey var mı, böyle bir şey yapabilir misiniz? Altay tanklarının teslimini yaptık Bay Kemal. Bunlarla ordumuz çok daha güçlü. Ordumuz bunlarla o terör örgütlerini ne yaptı? İnlerine gömdü inlerine. Bay Kemal, sen bu teröristlerle dirsek dirseğe dolaştın. Cezaevlerindeki teröristleri de nasıl çıkarırız diye bunun gayreti içerisindesin. Boşuna uğraşma, o teröristler öyle oralardan çıkamazlar. Ama bu şimdiden vadediyor. Yahu, Diyarbakır’da 51 vatandaşımızın ölümüne neden olan bu Demirtaş değil miydi? Şimdi çıkmış bu, ‘onları çıkaracağım’ diyor. Bu millet sana bu yolu açmaz. Bu millet terörden beslenenlere, kan emicilere bu ülkede yol vermez.”
Millete güvendiğini ve millete inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Bu yolda böyle yürüyeceğiz. El ele yürüyeceğiz, omuz omuza yürüyeceğiz. Hak ve özgürlük denilince biz milletimizle el ele olmayı anlarız, kan emicilere asla prim vermeyiz. Ama bu zihniyet önce Sakarya Arifiye’deki fabrikanın bu seviyeye gelmesini sağlayan yatırımlarımızı sabote etmek için yapmadığını bırakmadı. Her türlü yalan ve iftirayı kullanarak yürüttüğü bu ihanet kampanyasında başarılı olamayan bu habis zihniyet, bu defa doğrudan kahraman ordumuzu ve şerefli komutanlarımızı hedef alarak asıl niyetini gösterdi.”
“Muğla seninle gurur duyuyor” sloganları üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben de sizinle gurur duyuyorum. Gönüllerde köprüler kuralım ve destanları beraber yazalım” karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her gün sınırlarımızı taciz eden Yunanistan’a, elinde on binlerce masumun kanı olan PKK’ya, ülkemizin son dönemde gördüğü en büyük ihanet çetesi olan FETÖ’ye, egemenliğimizi hedef alan ülkelere, velhasıl Türkiye ve Türk milleti düşmanlarına göstermediği, gösteremediği tepkiyi, ordumuzun komutanlarına fütursuzca sergileyen, seviyesizce hakaret eden bir kişi bu ülkenin siyasetçisi olabilir mi? Kardeşlerim anayasamıza göre bu kardeşiniz, bu ordunun başkomutanıdır. Bunu ben söylemiyorum anayasamız söylüyor.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandakilerin “Bir gece ansızın gelebiliriz” sloganları üzerine de “Aynen öyle, bir gece ansızın gelebiliriz ve geleceğiz” ifadesini kullandı.
“KENDİ ÜRETİMİNİ YAPABİLEN TÜRKİYE GERÇEĞİNE TAHAMMÜL EDEMİYORLAR”
Muhalefetin, ülkenin ve milletin hangi menfaatini savunacağını ve hangi hedefini hayata geçirebileceğini soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii biz bunların asıl karın ağrılarını çok iyi biliyoruz. Bunlar Arifiye’deki atıl fabrikanın, ülkenin savunma sanayiinin en önemli üretim tesislerinden biri olmasından rahatsızlar. Bunlar karasından havasına, denizinden siberine kadar savunma sanayiinin her alanında kendi tasarımını, kendi üretimini yapabilen Türkiye gerçeğine tahammül edemiyorlar. Bunlar, terörü sınırları içinde bitirmekle kalmayıp sınırları ötesinde de teröristlerin başını ezen Türkiye fotoğrafına dayanamıyorlar” dedi.
Muhalefetin, küresel krizler karşısında diz çöküp teslim olmak yerine krizleri fırsata dönüştüren Türkiye tablosunu içlerine sindiremediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çünkü bunların tüm hayatları, vesayetçilerin ve darbecilerin yönetimini kendilerine altın tepside sunduğu ülke hayaliyle geçmiştir. Rahmetli Menderes’i idam sehpasına gönderip ülkenin başına böyle çullandılar. Rahmetli Demirel’i muhtıralarla yıpratıp ülkenin başına böyle çöreklendiler. Rahmetli Özal’ı binbir yalan ve iftirayla devreden çıkartıp ülkenin başına böyle musallat oldular. İktidara geldiğimiz ilk günden itibaren bize de aynısını yapmak için çok uğraştılar. Ülkeye ve millete daha büyük hizmetler kazandırmak için harcamamız gereken vaktimizin ve enerjimizin bir kısmını, bunlarla mücadeleye ayırmak mecburiyetinde kaldık. Partimizi kapatmaya teşebbüs etmekten sokakları karıştırmaya, terör örgütlerini cesaretlendirmekten darbecilere alkış tutmaya kadar her yolu denediler. Dışarıda ve içeride Türkiye’yi hedef alan kim varsa hepsinin yanında bunlar yer aldılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, işte ben şu anda karşımdaki bu muhteşem kalabalığın, az önce resmî rakamını sordum, dedim ne kadar? Resmî rakamı aldım, elhamdülillah 50 bine varan bir katılımla bugün buradayız. Bunlar bir tek kendi ülkelerinin, kendi insanlarının mücadelesine destek olmadılar. Şimdi de aynı kafayla, yeni oyunlar peşinde koşuyorlar.”
“BUNLAR ANAYASA’YI DA HİÇ OKUMAMIŞLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, altılı masaya değinerek, “Bir masa kurmuşlar, etrafındaki herkesten ayrı ses çıkıyor. Herkes ayrı baş çekiyor, herkes ayrı hesap yapıyor. Bunlar Anayasa’yı da hiç okumamışlar. Sen nasıl oluyor da daha seçilmemişsin ve seçilmediğin hâlde nasıl oluyor da ‘hemen seçime gideriz’ diyorsun? Neyse, olanlar oldu. Bunların, ‘Allah bir’ dediğine inanın, başka hiçbir şeye inanmayın. Çünkü Allah bir” dedi.
“Masanın altında, üstünde sakladıkları, gözükmeyen ortakları ayrı telden çalıyor” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha ortada fol yok, yumurta yok. Sizin deyiminizle şerlenmelerinden, şımarmalarından yanlarına varılmıyor. Çünkü bunlar sadece zarar dostudur. Ülkenin ve milletin iyiliğini istedikleri tek bir örnek görülmemiştir. Ülkemize 20 yıldır kazandırdığımız her eser ve hizmeti, demokrasi ve kalkınma atılımlarımızın tamamını nasıl bunlara rağmen yaptıysak inşallah Türkiye Yüzyılı vizyonunu da aynı şekilde hayata geçireceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandakilere, “Bunun için şimdi Muğla’dan destek istiyoruz. Öyle bir ses verin ki altta Akdeniz’in, üstte Marmara’nın her karışından duyulsun. Muğla, 2023’te güvenli, huzurlu, müreffeh Türkiye’nin yolunu bir kez daha açmaya hazır mıyız? Muğla, Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa etmeye hazır mıyız? Muğla, dışarıda Türkiye düşmanlarının, içeride onların maşalarının heveslerini bir kez daha kursaklarında bırakmaya hazır mıyız? Muğla, bir olarak, iri olarak, diri olarak, kardeş olarak hep birlikte Türkiye olarak 2023’te Cumhuriyetimizin yeni asrını karşılamaya hazır mıyız?” diye seslendi.
Alandakilerin hep bir ağızdan “evet” karşılığını vermesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbim sizlerden razı olsun” dedi.
“5 MİLYAR 221 MİLYON LİRA YATIRIM BEDELİNE SAHİP PROJELER”
Vatandaşlarla her buluşmalarının bir eser ve hizmet şöleni şeklinde gerçekleştiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bugün de Muğla’da çeşitli kurumlarımızca şehrimize kazandırılan 5 milyar 221 milyon lira yatırım bedeline sahip projeler ile ilçe belediyelerimizin 523 milyon liralık yatırımlarının resmî açılışını yapıyoruz. Eğitimde, anaokulundan liseye kadar çok sayıda yeni okulumuz ile aralarında deprem güçlendirme çalışmalarının da bulunduğu diğer yatırımlardan oluşan 17 projeyi resmen hizmete açıyoruz. Ziya Paşa ne diyor? ‘Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.’ Üniversitemizin yeni fakülte ve yüksekokul binaları ile altyapı ve çevre düzenlemeleri çalışmalarının resmî açılışını da buradan yapıyoruz. Menteşe’deki 2’şer bin kişi kapasiteli iki öğrenci yurdunun, Fethiye’deki 1350 kişilik öğrenci yurdunun, Bodrum Gençlik Merkezi ve Spor Salonu’nun, Dalaman Spor Salonu’nun, Marmaris Stadı’nın, Milas Spor Salonu’nun resmî açılışlarını da bugün gerçekleştiriyoruz. Sağlıkta, Bodrum’da 150 yataklı, Milas’ta 150 yataklı, Yatağan’da 100 yataklı devlet hastanelerimiz ile Ula Sağlık Merkezi’ni hizmete açıyoruz. Ulaştırmada, Muğla-Kale yolunun tamamlanan 6 kilometresi ve tünelinin, Bozburun-Datça yolunun tamamlanan kısımlarının, Milas tarihî Sarıçay Köprüsü restorasyonunun açılışlarını da bugün yapıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarımda, Milas İçmesuyu İsale Hattı ve Arıtma Tesisi, Menteşe Göktepe sulaması, Seydikemer Eşen Çayı ve Akçay Deresi ıslahı, Girme ve Seki Arazi Toplulaştırması, ilçelerdeki göletlerin ağaçlandırma çalışmaları ile ORKÖY ve kırsal kalkınma yatırımları hibe desteklerinin resmî açılışlarını gerçekleştireceklerini belirtti.
Çevre ve şehircilikte 644 milyon liralık bir yatırımla tamamlanan Muğla Kanalizasyon Şebekesi ve Arıtma Tesisi ile ilçelerdeki altyapı yatırımlarının da resmî açılışlarını yapacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerjide aralarında 422 milyon liralık yatırım olan Yatağan Pamukkale Enerji İletim Hattı’nın da bulunduğu çok sayıda yatırımı da hizmete açacaklarını söyledi.
Valilik tarafından tamamlanan yol yapımları, antik kentlerdeki kazılar, restorasyonlar, çevre düzenlemeleri, çeşitli kurumların hizmet binaları ve diğer yatırımlar ile Köyceğiz, Ula, Kavaklıdere, Ortaca, Dalaman, Seydikemer ve Yatağan belediyelerinin 86 ayrı projesini de resmen hizmete açtıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bu yatırımların şehre hayırlı olmasını diledi.
“MUĞLA’YA TOPLAM 50 MİLYAR LİRA TUTARINDA KAMU YATIRIMI YAPTIK”
Emeği geçen bakanlıkları, belediyeleri ve kurumları da tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İktidara geldiğimiz günden bugüne Muğla’ya toplam 50 milyar lira tutarında kamu yatırımı yaptık. Laf ola beri gele yok, icraat, icraat, icraat” diye konuştu.
Eğitimde 3 bin 325 yeni derslik kazandırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlik ve sporda 11 bin 157 kişi kapasiteli yükseköğrenim yurt binaları açtıklarını, toplam 69 spor tesisi inşa ettiklerini söyledi.
Kentteki ihtiyaç sahiplerine toplam 2,5 milyar lira tutarında kaynakla destek olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sağlıkta toplam 1541 yataklı 16 hastane dahil 38 sağlık tesisi inşa ettik. Çevre ve şehircilikte Muğla’da 3 bin 355 konutun yapımını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. 953 konutun yapımına devam ediyoruz. Muğla için İlk Evim projemiz kapsamında toplam 2 bin 599 konut inşa edecek, İlk Arsa projemiz kapsamında da 5 bin 500 altyapılı arsayı sizlerin hizmetine sunacağız. İktidara geldiğimizde Muğla’da 8 adet atıksu arıtma tesisiyle belediye nüfusunun yüzde 25’ine ulaşılabilir iken bugün 33 adet atık su arıtma tesisiyle belediye nüfusunun yüzde 94’üne hizmet veriyoruz. Ulaştırmada 90 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğuna 367 kilometre ilave yaparak toplamda 457 kilometreye ulaştırdık. Geçtiğimiz yıl 4,6 milyon yolcu kapasitesine ulaşan Dalaman Havalimanı’nı ve geçtiğimiz yıl yaklaşık 4 milyon yolcu kapasitesine ulaşan Milas Bodrum Havalimanı’nı yeniledik. Ören ve Turgut Reis yat limanlarını, Bodrum ve Güllük iskelelerini tamamlayıp şehrimize kazandırdık.”
“234 MİLYON FİDANI TOPRAKLA BULUŞTURDUK”
Tarım orman alanında Muğla’ya 8 baraj, 7 içme suyu tesisi, 18 sulama tesisi, bir arazi toplulaştırma, 66 taşkın koruma tesisi, 7 gölet ve 10 hidroelektrik santrali inşa ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaptığımız sulama projeleriyle Muğla’da yaklaşık 105 bin dekar zirai araziyi sulamaya açtık, 60 bin dekar arazinin sulanmasına hizmet edecek 5 barajın inşası sürüyor. Şehir genelinde 110 bin hektar alanda çalışma yaparak 234 milyon fidanı toprakla buluşturduk” diye konuştu.
Arıcılığı geliştirmek ve organik bal üretimini desteklemek için 14 bal ormanı kurduklarına da işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, çiftçilere toplam 2,1 milyar liralık tarımsal destek verdiklerini, 9 tarımsal ovayı da koruma altına aldıklarını söyledi.
Muğla’daki turist sayılarına ilişkin de bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yabancı turist sayısına göre ilk üçte, iç turizmde ise ilk sırada yer alan Muğla’mızın toplam turist sayısı, önceki yıla göre yüzde 37 artış göstererek 6 milyonun üzerine çıktı” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’ya sanayi ve teknolojide, bir teknopark ile 2 araştırma geliştirme merkezi kurduklarını da belirterek şunları kaydetti: “İşverenlerimizi toplam 4,1 milyar lira tutarındaki prim teşvikiyle destekledik. Enerjide Muğla’ya, Menteşe’ye, Yatağan’a, Ula’ya, Kavaklıdere ve Bayır’a doğal gaz arzını sağladık. Bitmedi, önümüzdeki dönemde Bodrum, Dalaman, Datça, Fethiye, Köyceğiz, Marmaris, Milas, Ortaca ve Seydikemer’e doğal gaz arzını inşallah sağlayacağız. Gördüğünüz gibi ne kadar özetlersek özetleyelim, Muğla’ya hizmetlerimizi anlatmakla bitiremiyoruz, inşallah önümüzdeki dönemde şehrimizi daha çok, daha büyük hizmetlerle buluşturacağız. Türkiye Yüzyılı destanını Muğla’yla, siz Muğlalılarla birlikte yazacağız. Zaman daraldı, seçime ana kademe yoğun bir şekilde gidiyor muyuz? Sandıkları patlatıyor muyuz? Şimdi öyle bir seslenelim ki tüm Türkiye duysun. Muğla’dan inşallah sandıkları patlatarak geleceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından, hizmete alınacak projelerin bulunduğu noktalara canlı bağlantı yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberindekilerle kurdele keserek hizmete alınan eserlerin toplu açılışını yaptı.
Törene, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu da katıldı.

DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rami Kütüphanesi Açılış Töreni’ne katıldı





Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rami Kütüphanesi Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Ülkemizin, özellikle de İstanbul’un tarihî ve kültürel mirasına sahip çıkmayı, ecdada karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak görüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rami Kütüphanesi Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıları selamlayarak kütüphanenin hayırlı olması temennisinde bulundu.
Hayatını kaybeden sanatçı Burhan Çaçan’a Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burhan Çaçan yürek tellerimizi titreten, güçlü sesi, kendine özgü yorumu ve her zaman koruduğu vakur duruşuyla hem halkımızın gönlünde taht kurmuş hem de Türk halk müziğine eşsiz katkılar yapmış bir sanatçımızdır. Merhum sanatçımız bizim de ilk gençlik yıllarımızdan itibaren severek dinlediğimiz, şahsiyetini hep takdir ettiğimiz gerçekten müstesna bir insandı. 45 yıllık sanat hayatı boyunca birbirinden değerli albümlere imza atan Burhan Çaçan vefatıyla geride doldurulması zor bir boşluk bırakmıştır. Rabbim merhum sanatçımızı rahmeti ve merhametiyle kuşatsın. Başta ailesi olmak üzere yakınlarına ve tüm sevenlerine sabır versin diyorum” ifadelerini kullandı.
Kütüphaneye dönüştürülen Rami Kışlası’nın ülkenin son 2,5 asırlık tarihinde çok önemli bir yeri olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin de buranın gıda çarşısına dönüştüğü dönemde peynir, sucuk ve pastırma satışı yaptığını söyledi.
Burada bir geçmişini kenara koymanın mümkün olmadığını, buranın top sahası olduğu dönemde futbol da oynadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama hepsinden öte Sultan 2. Mahmut 1828-1829’daki Osmanlı Rus Savaşı’nın askerî ve idari yönetimini bu kışladan yürütmüştür. Cumhuriyet döneminde de aynı amaçla uzunca bir süre kullanılan kışla daha sonra az önce ifade ettiğim gibi Gıda Toptancıları Sitesi de dâhil farklı biçimlerde değerlendirilmiştir” diye konuştu.
“İSTANBUL’UN EN BÜYÜK KÜTÜPHANESİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zaman içinde ciddi bir tahribata uğrayan bu abide eseri İstanbul’un en büyük kütüphanesi olarak düzenlemek için yürüttükleri çalışmaların nihayet sona erdiğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Rami’yi sadece bir kütüphane değil pek çok faaliyetin de yapılabileceği bir kültür merkezi olarak planladık. Buradaki kütüphanemiz haftanın her günü, günün 24 saati gençlerimiz başta olmak üzere kitapseverlere hizmet verecektir. Kullanım alanı 36 bin metrekareyi geçen, peyzaj alanı 51 bin metrekareyi bulan, diğer ilaveleriyle yaklaşık 110 bin metrekarelik bir alanda şu andaki yapıya kavuşmuş bulunuyoruz. Kütüphanemizde ilk etapta 2 milyonu aşkın kitap ve 4 bin 200 kişilik kapasitesiyle hizmete başlamasından memnuniyet duyuyorum. Kitap sayımız elbette zaman içinde daha da artacak. Kütüphane bünyesindeki Atatürk İhtisas Kütüphanesi de 25 bin ciltlik külliyatıyla kendi alanında önemli bir ihtiyacı karşılayacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rami bünyesindeki Yazma Eserler Kütüphanesi’nin de buraya ayrı bir derinlik katacağını dile getirerek günümüzün olmazsa olmazı dijital kaynakların da burada meraklılarıyla buluşacağını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kütüphanede emeği geçen herkesi tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin 100’üncü yılını 100 yeni kütüphaneyle karşılama hedefine adım adım yaklaştıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu eserin her türlü takdirin üzerinde olduğunu söyledi.
Ülkenin özellikle de İstanbul’un tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkmayı ecdada karşı sorumluluklarının bir gereği olarak gördüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstelik sadece bununla kalmadıklarını, modern sanatların ülkede yaygınlaşmasını sağlayacak projeleri de hayata geçirdiklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bünyesinde ülkenin en iyi altyapısına sahip bir kongre ve kültür merkezi, sergi merkezi ve kütüphaneyi milletin hizmetine sunduklarını anımsatarak, yine Cumhurbaşkanlığı’nın Çankaya Köşkü’ndeki, Tarabya Yerleşkesi’ndeki, Dolmabahçe’deki, Yıldız Sarayı’ndaki tarihî eserleri restore ederek, Vahdettin Köşkü’nü o yanmış hâlinden sonra bugünkü hâline getirerek, yeni baştan yaparak, tarihe sahip çıktıklarını dile getirdi.
Millî Saraylar Başkanlığını, Cumhurbaşkanlığına bağlayarak, ecdat yadigârı pek çok eserin ihyasını sağladıklarını, bunlarla beraber Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’ni yürütülen tüm olumsuz kampanyalara rağmen yeniden ve çok daha güzel bir şekilde İstanbul’un kültür sanat hayatına kazandırdıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Diğer yandan Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını 100 yeni kütüphaneyle karşılama hedefimize adım adım yaklaşıyoruz. Bir taraftan Kültür ve Turizm Bakanlığımız diğer taraftan Millet Bahçeleri bünyesindeki kütüphane çalışmalarıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, öte yandan belediyelerimiz, ülkemizi ve gençlerimizi kitapla buluşturmak için canla başla çalışıyor. Tabii üniversitelerimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın son dönemde bu konuda gösterdiği gayretlerin de yakın takipçisiyiz. Yeni bir anlayışla dönüştürdüğümüz ve inşa ettiğimiz kütüphanelerimizin gençlerimiz nezdinde gördüğü kabule gittiğim her yerde şahit oluyorum. Eskiler ‘şerefü’l mekin bil mekân’ derler. Yani bir mekânın şerefi, değeri, anlamı orada bulunanlarladır. Bu mananın bu sözün en iyi vücut bulduğu yerlerin kütüphaneler olduğuna inanıyorum. İşte burası böyle bir eserdir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerle birlikte tüm vatandaşların kütüphaneyle ünsiyeti ne kadar güçlendirilirse geleceğin o derece emniyette olacağının altını çizerek, “Az önce buradaki bir Anadolu Lisesi’nin mensubu gençlerimizle bir arada olduk. Ve ‘Cumhurbaşkanım 5 dakikada artık okulumuzdan buraya geliyoruz’ dediler. 5 dakika. ‘Başka?’ dedim, ‘Onları da söyleyin bakalım.’ Artık burada çorbanızı içecek misiniz? İçeceksiniz. Çayınızı içecek misiniz? İçeceksiniz. Kahvenizi içecek misiniz? İçeceksiniz. Kek, onu da yiyeceksiniz, para yok. Tabii çok mutlular. Yarın sabahtan itibaren bu uygulama da başlıyor” diye konuştu.
Geriye doğru bakıldığında, kütüphanelerin ne kadar zengin, ne kadar yaygın, ne kadar hareketliyse medeniyetin o derece ürettiğini, devletin o derece güçlü, milletin o derece müreffeh olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim medeniyetimiz kitapla, defterle, kalemle, mürekkeple, okumakla, anlamakla, sormakla, anlatmakla yoğrulmuş, ilimle, irfanla, hikmet ve tefekkürle kıvamını bulmuştur. Duvarları kitaplarla dolu bir kütüphaneyi en kıymetli hazinelerden daha üstün tutan ecdadımız, her kütüphaneyi cennetten bir köşke benzetmiştir. Âlimleri, gölgelerinde soluklanılan cennet ağaçlarıyla kıyaslayan ecdat, onların eserlerini de bu ağaçların meyveleri olarak görmüştür. Elhamdülillah, nasıl bir ecdada sahibiz. İnşallah biz de onlara layık oluruz” değerlendirmesini yaptı.
“ADALET, HAK, HAKKANİYET VE FIRSAT EŞİTLİĞİ TEMELİNDE HİÇBİR AYRIM GÖZETMEKSİZİN ÇALIŞTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayırlı işlerin her biri gibi ilim, irfan, kültür, sanat faaliyetlerini de ibadet aşkıyla yürüten milletin, bu vasfı sayesinde asırlarca dünyaya ışık tuttuğunu, hâlen el üstünde tutulan eserler verdiğini aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kütüphanelerimizin sembolü olduğu bereketli medeniyet iklimimiz, yerini fikri ve manevi kuraklığa bıraktıkça bu tablonun yerini gerileme, rehavet, sefalet almıştır. Kimi dönemlerde bu kuraklık iklimi özellikle tesis edilmiş, özellikle başımıza bir kara bulut gibi çöktürülmüştür. Ülkemizde yıllarca eğitim öğretimi ve entelektüel faaliyetleri hep tek yönlü bir formatlama aracı hem de belirli kesimlere mahsus bir ayrıcalık olarak tutmaya çalışan zihniyetin yol açtığı kısırlığı yaşadık. Çocuklarımızı ya okullara hiç almıyorlardı ya da faşizan baskılarla kendi ideolojik saplantıları doğrultusunda biçimlendirmeye çalışıyorlardı. Rahmetli Menderes’in başlattığı, rahmetli Özal’ın sürdürdüğü bu ülkenin asli unsuru olan milletin evlatlarının akademiden bürokrasiye, medyadan iş dünyasına her alanda önlerini açma çabalarını hayırla yâd ediyoruz. Biz de hükûmete geldiğimiz günden beri adalet, hak, hakkaniyet ve fırsat eşitliği temelinde hiçbir ayrım gözetmeksizin, ülkemizin her köşesini ve milletimizin tamamını kuşatacak şekilde bu anlayışla çalıştık, çabaladık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalkınmanın bir bütün olduğuna, en başında da eğitimin, kültür ve sanatın geldiğine inandığını ifade etti.
Bunun için önceliklerinin ilk sırasına eğitimi aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem geçmişin yanlışlarını düzeltecek, mağduriyetlerini giderecek hem de bugünün ihtiyaçlarına cevap verecek bir eğitim altyapısı ve sistemi kurmak için kolları sıvadıklarını söyledi.
Okul öncesinden üniversiteye, oradan akademik basamakların en üstüne kadar tüm kademelerde köklü reformlar gerçekleştirdiklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesleki eğitimi güçlendirmek dâhil tüm sistemi yeniden yapılandırdıklarının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversiteleri 81 vilayete yaygınlaştırdıklarını anımsatarak, şunları anlattı: “Çocuklarımızı ve gençlerimizi her alanda destekledik. Aynı şekilde kültür sanat altyapımızı tahkim ettik. Düşüncesine, yüreğine, becerisine, emeğine dayalı üretim yaparak ülkemize değer katan herkesin yanında olduk. Yaptığı işe, gerçekleştirdiği üretime, verdiği hizmete kendi değerlerinin damgasını vuran kültür sanat insanlarımızı özellikle teşvik ettik. Bunları yaparken asırlardır yolumuzu aydınlatan medeniyet güneşimizi tekrar en yükseğe taşıma peşinde koşuyorduk. Demokrasi ve kalkınma atılımlarımızın diğer tüm başlıklarında kaydettiğimiz gelişmelerin de bu mücadeleyi destekleyen bir yönü vardı.”
Geçen 20 yılda ülkenin asırlık altyapı eksiklerini, demokrasi ve güvenlik ihtiyaçlarını gidermekte gerçekten çok büyük bir başarı yakaladıklarını ve bunu kimsenin inkâr edemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çerçevede eğitimde, kültür ve sanatta geldiğimiz yeri de çok önemli görüyoruz. Ama henüz bu alanlarda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadığımızın da farkındayız. Bizimki ancak hayalleri ve hedefleri büyük olanların yaşayabileceği bir hayıflanmadır. Yoksa asırlara bedel eserler ve hizmetler ortaya koyduğumuzdan asla şüphemiz yok” değerlendirmesinde bulundu.
“RAMİ KÜTÜPHANEMİZ GELECEĞE YATIRIMIN ESERİ OLACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya değişirken ülkemizin yerinde kalması demek gerileme işaretidir. Takip eden değil öncülük yapan diğer alanlar gibi kültürde de kendisine sunulanları tüketen değil, üreten bir Türkiye için gece gündüz çalışıyoruz. İnşallah önümüzdeki dönem Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla eğitim ve kültür başta olmak üzere ülkemizi küresel düzeyde marka hâline getirecek başlıkların tamamında da milletimizi hayallerine kavuşturacağız” diye konuştu.
Rami Kütüphanesi’ni, bu büyük yürüyüşte yeni bir halka, yeni bir safha olarak gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Rami Kütüphanemizi gezerken bütün gerek cilt hanesi yani mücellitlerimizi gördüm gerekse adeta bir ameliyathane gibi kitapların restorasyonlarının yapıldığı birimlere girdik. Oradaki arkadaşlarımızın nasıl bir hassasiyetle çalıştıklarını, adeta organ nakli yapar gibi o kitapların bütün gerçekten tahrip olmuş o yaprakları tek tek tek nasıl bir yerden bir yere naklettiklerini görmek, onlara şükran borcu olduğumuzu söylememek mümkün değil. Ve bu eserlerle beraber inşallah Rami Kütüphanemiz çok çok farklı geleceğe bir yatırımın eseri olacak. Ülkemize ve İstanbul’umuza hayırlı olmasını diliyorum. Dilediğimiz tüm kitapları buraya nakledebiliriz. Ve Kültür Turizm Bakanlığımızın bütçesine ayrıca bir destek vererek yurt içi, yurt dışından buraya her türlü inşallah kitapları alacağız. İthalatçılığımıza onu getireceğiz. Kitap ithali yapacağız dünyanın dört bir yanından ve Rami Kütüphanemizin bu uluslararası özelliğini de çok daha güçlü hâle getirmiş olacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kütüphanede okuyacak, araştıracak, eser ortaya koyacak, yapılan faaliyetlerden istifade edecek herkese teşekkür ederek sözlerini tamamladı.
Konuşmaların ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a günün anısına Rami Kütüphanesi’nin minyatürünü takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, protokol üyeleriyle birlikte kurdele keserek kütüphanenin açılışını gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, program öncesinde eşi Emine Erdoğan’la birlikte Rami Kütüphanesi’ni gezdi, öğrencilerle sohbet etti.

DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayiinde büyük bir zihniyet devrimi gerçekleştirdik”




Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeni Nesil Fırtına Obüsleri Teslimat Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Savunma sanayiinde başarı hikâyesi yazmakla kalmadık, aynı zamanda büyük bir zihniyet devrimi de gerçekleştirdik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Millî Savunma Bakanlığı Arifiye Yerleşkesi BMC İşletmesi’nde Yeni Nesil Fırtına Obüsleri Teslimat Töreni’ne katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
BMC Power tarafından bugün teslim edilecek altı adet yeni nesil Fırtına Obüsü’nün hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah bu sayıyı önümüzdeki dönemde yeni teslimatlarla toplamda 140’a kadar çıkartacağız. Yeni nesil Fırtına Obüsleri şu an envanterde olan modellere kıyasla pek çok avantaja sahiptir. Yürütülen çalışmalar neticesinde obüslerimizin hem beka kabiliyeti hem de ateş gücü artırılmıştır” dedi.
“TÜRKİYE’NİN SAVUNMA HAMLELERİNİN ENGELLENMESİNE ASLA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Türkiye’nin savunma hamlelerinin, geçmişte defalarca yaşandığı gibi, türlü ayak oyunlarıyla engellenmesine asla müsaade etmeyeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayii alanında da tam bağımsızlığımızı ilan edene kadar durmayacak, dinlenmeyecek, en küçük bir geri gidişe rıza göstermeyeceğiz. İşte bugün burada olduğu gibi, kamu ve özel sektör iş birliğiyle, inşallah ülkemizi başarıdan başarıya koşturacağız” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin zincirlerini kırdığı alanların başında savunma sanayiinin geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ana yüklenicileri, KOBİ’leri, araştırma kuruluşları, teknoloji merkezleriyle son 20 yılda bu alanda hayal dahi edilemeyen başarılara imza attık. Savunma sanayiinde başarı hikâyesi yazmakla kalmadık, aynı zamanda büyük bir zihniyet devrimi de gerçekleştirdik. Daha önce başlattığı stratejik projeler emekleme aşamasındayken akim bırakılan ülkemiz, bizimle birlikle ilk defa projelerinin neticelendiği, uygulamaya geçtiği, başarısını ispatladığı günleri gördü. ‘Yapılamaz’ denilen, ‘hayal mahsulü’ olarak nitelenen birçok kritik projeyi, hamdolsun tek tek gerçeğe dönüştürdük.”

-
DÜNYA2 sene ago
DEV YATIRIMLAR | AĞRI’DA ALTIN VE GÜMÜŞ REZERVİ MÜJDESİ
-
DÜNYA3 sene ago
Dev Yatırımlar | Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi’nde performans testleri başladı
-
DÜNYA3 sene ago
Dev yatırımlar | Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez : Söğüt’te Altın Kaynağı Tespit Edilen Sahayı İnceledi
-
DÜNYA3 sene ago
Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye Genç İş Adamları Heyetini (TÜGİK) Kabulünde Açıklamalarda Bulundu
-
DÜNYA3 sene ago
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “OECD İstanbul Merkezi Açılış Töreni”ne Video Mesaj Gönderdi
-
DÜNYA2 sene ago
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır anneleri ile iftarda buluştu
-
TEKNE FİRMALARI3 sene ago
Tekne ve Yat Firmaları | İstanbul TÜRKİYE
-
DÜNYA2 sene ago
Angola Cumhurbaşkanı Lourenço Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde